Davutoğlu, partisinin aday tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, yaran nasihatinin "Kalbini, kapını ve alnını açık tut" dediğini belirterek, "Şimdi size soruyorum. Eğer kardeşleriniz bir şeye ihtiyaç içindeyse, sizin de imkanınız varsa, o imkanlarla o kardeşlerinizin yardımına koşmak, sizin için bir borç değil midir? Ilgaz'ın eğilmesi nasıl imkansızsa, bizim de eğilmemiz o kadar imkansızdır. Ilgaz Dağı kadar dikiz, Ilgaz Dağı kadar onurluyuz" ifadesini kullandı.
Bosna Hersek'te büyük acılar yaşandığını, binlerce kardeşlerinin katledildiğini anımsatan Davutoğlu, o dönemde Türkiye'nin ekonomisinin krizde olması nedeniyle yardım edecek gücü bulunmadığını dile getirdi.
O dönemde hükümetlerin "aciz koalisyon" hükümeti olduğunu anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Kendi ekonomisi krizdeydi, o zaman hükümetler aciz koalisyon hükümetleriydi. Bu onurlu millet adına Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, Bosna Hersek'teki kardeşlerimizin sürüldükleri topraklara dönmeleri için kredi açtı, 100 milyon avro. Binlercesi o sürüldükleri topraklara geri döndü. 10 gündür Bosna'da olaylar yaşanıyor. Oraya Türkiye Cumhuriyeti hükümeti adına, 75 milyon adına ilk inen Dışişleri Bakanı bendim, Allah'ın izniyle. Ben oradayken bazı yayın organları Bosna'ya yaptığımız bu kardeş yardımını, Ahi Evran'dan gelen Ahilik yardımını suçlayıcı şekilde gündeme getirdiler. Bosna'da olaylar başlayalı 10 gün oldu. Ana muhalefet partisi liderinden Bosna'da dayanışma ifade eden herhangi bir söz duydunuz mu? Milliyetçi Hareket Partisinden gür bir ses çıktı mı? O mazlumlara sahip çıkmayanlar, o mazlumlara çıkan bizlerin önüne engel çıkarmaya çalışıyorlar."
"Bosna Hersek'teki kardeşlerimizin evlerine, yurtlarına dönmesi için bu yardımların sürdürülmesine razı mısınız? Bosna Hersek'in her bir kasabasında, her bir evinde, her bir odasında, 75 milyon Türk kardeşine dua edilmesi için bu yardımların devamına razı mısınız?" diye soran Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Kırgızistan'da 2010'da iç çatışmalar yaşandığında orada kardeş kavgasını engellemek için Kırgızistan'a inen ilk dışişleri bakanı da bendim. Yörük, Türkmen beylerinin torunlarıyız, bize önce gitmek yakışır. O zamanın Kırgızistan Başbakan'ı, Başbakanımıza özel bir sohbette 'Yardıma ihtiyacımız var, kardeş eli uzatın' dediğinde bir hamlede 150 milyon dolar paket Kırgızistan'a açıklandı. O topraklardan yapılan bu yardımdan razı mısınız? İşte bu milletin derin sesi, vicdanı bu. Yardım etmek isteyebilirsiniz, sadece yardım etmek değil mesele. Yardım etmek isteseniz de gücünüz yetmeye bilir ama şimdi öyle bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti var ki kim yardım istese Elhamdülillah gücümüz yetiyor. Bu milletin helal vergilerinin bereketiyle gücümüz yetiyor. Kırım'da 90'lı yıllarda yeterli ev yapılmadığını fark ettiğimizde binlerce evi Tatar kardeşlerimizin hizmetine sunduk. Büyük Türk şairi Cengiz Dağcı, Londra'da vefat ettiğinde cenazesini alıp Kırım'a, o Türk toprağına defnetmek bize nasip oldu."
- "Bu zulme karşı sessiz kalmak bize yakışır mı?"
Davutoğlu, Bosna Hersek'in Avrupa'nın, diğerinin ise Kırgızistan Asya'nın ortası olduğunu, yay gibi gerildiklerini, Türkiye Cumhuriyeti'nin iki kanatlı kartal gibi bir eliyle Bosna ve Balkanlar'da, öbür eliyle de Kırgızistan'da, Orta Asya'da olduğunu vurguladı.
Suriyeli kardeşlerinin yıllardır ızdırap çektiğine işaret eden Davutoğlu, "Kardeşlerimiz' dediysek, sakın ola ki yanılmayasınız, gerçek anlamda kardeşlerimiz çünkü 100 yıl önce Halep ile Antep, Halepli ile Antepli arasında fark yoktu. Gaziantep 'Gazi' unvanını alırken Halep onun yanındaydı. Şimdi bizim Halep'in yanında olmamızdan daha doğal ne olabilir ki? Suriye halkı, bir zalimin elinde her türlü silahla, tankla, topla, hava bombardımanıyla, Scud füzesiyle, kimyasal silahlarla ve en nihayet varil bombalarıyla katledilirken bize susmak yakışır mı? Allah için soruyorum, Emir Karatekin adına soruyorum, Hacı Murad-ı Veli adına soruyorum, bu zulme karşı sessiz kalmak bize yakışır mı? Sesimizi çıkardık, oradaki Türkmenlere, Araplara, Kürtlere her bir kardeşimize yardım ettik" diye konuştu.
700 bin Suriyelinin evlerinden, barklarından koparılarak Türkiye sınırlarına geldiğini anımsatan Davutoğlu, yaran nasihatinin "Alnını, kapını ve kalbini açık tut, kendin muhtaç olsan bile ihtiyaç sahibine karşı cömert ol" dediğini anımsattı.
"Suriyeli, Türkmen, her milletten, her mezhepten kardeşimize, bu acılar yaşarken kapımızı, kalbimizi kapatabilir miyiz?" diye soran Davutoğlu, şunları belirtti:
"Ana muhalefet partisi liderine Başbakan 'genel müdür' diyor çünkü liderlik bir vasıftır, o yok onda. Üç yıldır bize saldırıyorlar. Suriyeli kardeşlerimize kapımızı, kalbimizi açtığımız için bize saldırıyorlar. Yüz binlerce insana kucak açtığımız, hamile kadınlar kaçıp sınırımıza, kapımıza geldiği, onlara kapımızı açtığımız için. 8 bin bebek burada doğdu. Onların özgürce, emniyet içinde doğmalarını sağladığımız için bize karşı çıkıyorlar. Onların karşı çıkmaları önemli değil. Suriyelilere yardımımızdan razı mısınız? İster Orta Asya'dan, ister Balkanlar'dan, ister Orta Doğu'dan ne zaman, kimin yardımına ihtiyacı varsa bizimle onlara evlerinizi, kalplerinizi açmaya hazır mısınız? İşte Anadolu'yu Anadolu yapan bu 'evet'tir. Bütün diğerleri geçer ama bu 'evet' daim kalır.
Bütün insanlık Somali'yi unutmuşken, herkes köşesinde otururken, Somalili bebekler su bulamadığı için kitleler halinde ölürken, Somali semalarında bir uçak belirdi. Bu uçak gövdesinde ay yıldız taşıyan bir uçaktı. Onun içinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, bakan arkadaşları, eşleri, çocukları Türk halkının temsilcileri vardı. Açlık içinde kıvranan Somalilileri kaderine terk etmek bize yakışır mı? Gittik, Somali'yi iki sene içinde her şekliyle değiştirdik. Yeni bir çehre kazandı. Dün ve bugün Türkiye'nin sadece Somali değil, bütün Afrika'da, dünyada saygıyla anılmasına sebebiyet veren yüce yardımlar, sizlerin yardımlarınız şüphe altına bırakılmak isteniyor. 'Niye yardım edildi?' diye soruluyor. İşte onlar, alnı da, kalbi de, kapısı da kapalı olanlar. Onlar anlamazlar yaranları, onların kalbi mühürlü, onların kalbi bu insanlık duygularından uzak kalmış."
- "Bu seçimde başka bir şey talep edeceğiz"
Dünyanın neresinde olursa olsun, birinin açlık içinde kıvranırken onlara yardım ellerinin uzanması, milli iradenin ebediyen egemen olması, Türk milletinin mazlumlara elinin ulaşabileceği güçlü devlet haline gelmesi için vatandaşların güçlü iradesine ihtiyaç duyulduğunu anlatan Davutoğlu, 30 Mart'taki seçimlerin bu noktada çok önemli olduğunu aktardı.
Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu seçimde başka bir şey talep edeceğiz. Bu seçim, herhangi bir seçim değil, bu seçim daha sonraki cumhurbaşkanlığı, gelecek seneki genel seçimlerin ilk işaret fişeği, onun için üzerimize geliyorlar. Onun için her gün bir şekilde Başbakanımızı yıpratmak adına aslında bu ülkeyi de yıpratmaya çalışıyorlar. Madem ki bizden razısınız. Allah, bu devlete, bu millete zeval vermesin. Allah, kudret ve şefkat eli olan büyük bir devlet geleneğini tekrar kurmayı nasip etsin. 2023 hedefleriyle inşallah dünyanın her yerinde adaleti, irfanı, erdemi temsil eden kudret sahibi Türkiye Cumhuriyeti Devletini büyük bir küresel güç, büyük bir cihan devleti haline getirsin. 2023 yılında güçlü ve kudretli bir cihan devletinin temel taşları dokunmaya çalışılıyorsa bir ve beraber olmamız lazım. Bunun en önemli mesajı 30 Mart'ta olacak."
- Diğer konuşmacılar
AK Parti Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz ise vatandaşlardan önlerindeki seçimlerde partilerine oy isteyerek, "Çankırı'da işsizlik oranlarını sıfıra düşüreceğiz" dedi.
AK Parti Çankırı Milletvekili İdris Şahin de Müslüman aleminin tek umudunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu olduğunu, 2009 seçimlerinden daha çok oy alacaklarına inandıklarını söyledi.
Çankırı Belediye Başkanı ve AK Parti adayı İrfan Dinç de Çankırı'ya AK Parti belediyeciliği ile hizmetlerin geldiğini, yeni dönem için 36 proje hazırladıklarını ifade etti.
AK Parti İl Başkanı Salim Çivitcioğlu ise 12 belediye ve 3 beldede belediye başkalıklarını alacaklarını, bunun için kapı kapı dolaşıp çalışacaklarını kaydetti.
Davutoğlu, toplantının ardından Emir Karatekin Türbesi ve Dr. Rıfkı Kamil Urga Araştırma Merkezi'ni ziyaret ederek kentten ayrıldı.
(Bitti)