Eroğlu, "Türkiye'deki Baraj ve HES Projelerinde Örnek Uygulamalar" başlığında düzenlenen 2. Barajlar Kongresi ve "Barajlar ve HES Fuarı"nın düzenlendiği İstanbul Fuar Merkezi'nde basın mensuplarının sorularını cevapladı.
"Su gibi aziz olun. Su varsa hayat var" diyerek konuşmasına başlayan Eroğlu, "Kuraklığın betonlaşmadan kaynaklandığı iddia ediliyor. Bu konuda ne diyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine, "Bunun betonlaşmayla alakası yok. Kaldı ki buna bakarsanız bizim ormanlık alanlar artıyor. Ağaçlandırma artıyor. 3 milyar fidanı son 10 yılda toprakla buluşturduk. Yağışların bununla alakası yoktur. Daha önce yapı azken daha büyük kuraklıkları yaşadık. 1973 yılında daha az yapı vardı ama o zamanki kuraklık daha büyüktü. Dolayısıyla kuraklıkla yapılar arasında irtibat kurmak doğru değil" diye konuştu.
Bir basın mensubunun, "Ağaçların depresyona girmesinden söz ediliyor" şeklindeki ifadesi üzerine Eroğlu, bu görüşe katılmadığını ifade etti.
İstanbul'u susuz bırakmamak adına yapılan çalışmaları da aktaran Eroğlu, şunları söyledi:
"İstanbul için şunu ifade edeyim. Başbakanımız büyükşehir belediye başkanıyken ben de 5 Mayıs 1994 tarihinde İSKİ Genel Müdürlüğü görevine getirildim. O zaman biliyorsunuz İstanbul'da su yoktu. Çoğu yere haftada bir su verirsek çok iyiydi. 15 günde bir su verdiğimiz yerler vardı. Biz Istranca derelerini İstanbul'a bağladık. 7 tane Istranca barajını yaptık ve oradan Terkos'a akıyor. Terkos'tan da eskiden Alibey barajına su açık kanaldan aktarılırdı ve sular çoğu kez kaybolurdu. Biz açık kanal yerine Terkos'tan Kağıthane'ye kadar 2 metre 20 santimetre çapında 42 kilometre uzunluğunda dev ishale hattı yaptık. Daha sonra bir başka su arıtım ve dağıtım merkezini İkitelli'de inşa ettik. İkitelli'de inşa ettiğimiz merkeze özetle Sazlıdere barajını bağladık, 55 milyon metreküp yılda su veriyor. Ayrıca Terkos'tan da 33 kilometre uzunluğunda 2 metre 20 santimetre çapında dev bir hatla İkitelli'den aşağı yukarı 840 bin metreküp suyu arıtacak muazzam bir tesis kurduk. Bunları hep biz kurduk. Hatta rahmetli Başbakanımız Erbakan da açılışına gelmişti.
Bunun dışında; bu sular yeterli mi? Değil tabii. İstanbul nüfusu sürekli artıyor. Yılda 400 bin kişi, yani bir Helsinki kadar İstanbul'a hala göç geliyor. Bunun için İstanbul'a, Başbakanımızın, başbakanlığı döneminde 2004'te, Yeşilçay'ı bağladık. 145 milyon metreküp oradan su geliyor. Ayrıca biliyorsunuz 2007'deki kuraklığı da aşmak için İstanbul'da Melen'den 185 kilometrelik bir ishale hattıyla büyük çaplı boru hattıyla önce Ömerli'ye su getirdik, daha sonra da Cumhuriyet Arıtma Tesisi'ne, çok büyük kapasiteli dünyanın sayılı arıtma tesisine, oradan da Boğaz'ın altından ta Melen suyunu Kağıthane'ye kadar getirdik. Hatta Boğazın altında iki köprüyü birleştiren ilk dev tüneli inşa ettik. Sadece tünel uzunluğu 5 bin 551 metre. Denizin, Boğazın 135 metre altında bir tesis."
- "Melen'den ikinci hat"
Bakan Eroğlu, şu anda İstanbul'daki barajlarda yüzde 30 oranında su bulunduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
"Şebekeyi yeniledik. Kaçaklar suda yüzde 65'di, bunlar normal seviyeye indi. İkincisi bir yerde su eksikliği olduğu zaman başka bir barajdan besleme imkanı var. Bunların hepsini düşündük. Hatta 1 ay önce Büyükşehir Belediye Başkanımız, DSİ Genel Müdürümüz, İSKİ Genel Müdürümüzün katılımıyla değerlendirme toplantısı yaptık. Alınacak tedbirleri tamamen aldık. Merak etmeyin. Hatta biz Melen'den ikinci bir ishale hattının yapılması kararını da aldık. O da hızla yapılıyor. Onu da İSKİ yapacak. Bir de Asya Yakası'nda suyumuz çok, Avrupa Yakası'nda sıkıntı olmasın diye Boğaz'ın altından özellikle Sarayburnu ile Salacak arasına da iki dev denizaltı borusu da İSKİ tarafından döşendi. Alınabilecek bütün tedbirleri aldık. İstanbul'u susuz bırakmak istemiyoruz, susuz bırakmayız. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum."
Kuraklık nedeniyle İstanbul'da bazı bölgelerde su kesintisine gidildiği iddialarının sorulması üzerine Eroğlu, iddianın doğru olmadığını, su kesintilerinin arıza nedeniyle yapılmış olabileceğini dile getirdi. Eroğlu, "Arıza nedeni haricinde İstanbul'da su kesintisi yoktur. Yazın da su kesintisi olmayacak" ifadelerini kullandı.
- "Yağış olacak şeklinde tahmin söz konusu"
Mevsimin kurak geçtiğini ancak gelecek 3 ay yağışların normal seviyede olacağını tahmin ettiklerini ifade eden Eroğlu, "Bu akşam saatlerinden itibaren yağış olacak şeklinde bir tahmin söz konusu. Ekim, kasım, aralık, ocakın 20'sine kadar yağışlarda azalma vardı. Özellikle 20 ile 30 Ocak arasında iyi bir yağış geldi. Normallerin hatta üzerindeydi. Şimdi biz de önümüzdeki bu ay içinde, mart ayında, nisan ayında normaller civarında yağış geleceğini tahmin ediyoruz ama dünyada sadece burada değil, ABD kuraklıktan yanıyor. Dünyada büyük bir kuraklık var ama biz aldığımız tedbirler, yaptığımız büyük tesis, şebeke yenileme, arıtma tesisi, barajlar göletlerle... Allah'a şükür onları yapmışız, onları yapmasaydık biz de de bütün şehirlerde susuzluk olabilirdi" değerlendirmesinde bulundu.
İzmir ve Aydın'da da su sıkıntısının yaşanmayacağını kaydeden Eroğlu, "Arkadaşlara şunu dedim. '1994, 2000 ve 2007'de kuraklık yaşandı. 2014'te de bir kuraklık geliyor. Gereken tedbirleri alın' dedik. Biz 3-4 yıl önce tesisleri arka arkaya yapmaya başladık. Hangi vilayeti sorarsanız sorun orayla ilgili tedbirimizi aldık" diye konuştu.
Barajların depreme dayanıklı olup olmadığı yönündeki soru üzerine Veysel Eroğlu, tüm barajların depremselliğinin yapıldığını bu konuda hiçbir problemin olmadığını, barajların depreme dayanıklı olduğunu ifade etti.
- HES protestoları
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, HES'e yönelik protestolara ilişkin şunları kaydetti:
"HES'lere karşı çıkanları anlamak mümkün değil. Bütün dünyada hidroelektrik potansiyel, ABD, Kanada dahil, yüzde 90, 95'i kullanılıyor. 2003 yılında Türkiye, bu potansiyelin yüzde 18'ini ancak kullanıyordu. Su akıyor biz bakıyorduk. Biz son yıllarda hidroelektrik enerji üretiminde gerçekten şaha kalktık. 26 milyar kilowatt saat üretimin geçen yıl sonunda 79 milyar kilowatta çıkardık. Şu anda şu gördüğünüz dört ampulden bir tanesi bizim getirdiğimiz elektrikle yanıyor. Temiz, yenilenebilir, tamamen ekolojik, bütün dünyada teşvik edilen, ucuz, karbon emisyonu olmayan gerçekten çevreci hidroelektrik santraller geliyor. Bütün dünyada hidroelektrik santraller teşvik ediliyor. Biz zaten uygun olmayan yerdekilere izin vermiyoruz, ithal ediyoruz. Ayrıca çok iyi bir denetim durumu var. Dolayısıyla HES'ler Türkiye'de elektriğin sigortasıdır, buna karşı çıkmak doğru değildir. Lütfen hiç kimse burada büyük bir pasta var, onların, bazı elektrik üreten yurt dışı firmaların gazına gelmesin. Doğalgazdan, kömürden elektrik üreten firmaların gazına gelmesin. Son derece temizdir."
HES yapanlara çevreyi düzenleme mecburiyeti getirildiğini kaydeden Eroğlu, vatandaşların Türkiye'de en çok HES yapılan merkezlerden birisi olan Trabzon'un Solaklı Vadisi'ni incelemelerini istedi.