Hisarcıklıoğlu, Erasmus+Programı ve İş Dünyası İçin Fırsatlar Toplantısı'nda, eğitim, istihdam ve Avrupa Birliği müzakereleri konusunda değerlendirmeler yaptı.
Her yatırım türünde bir risk bulunduğunu ancak eğitime yapılan yatırımda hiçbir risk bulunmadığını belirten Hisarcıklıoğlu, Erasmus+ Programı'nın iş dünyası ve insan kaynakları arasında daha nitelikli bir işbirliği ortamı sağlayacağını vurguladı. Hisarcıklıoğlu, "Kendini yenileyemeyen insanların işlerini kaybetme riski artıyor. Ama diğer taraftan yeni ve katma değeri daha yüksek işler ortaya çıkıyor. Bunlar içinse daha farklı bilgiye ve becerilere sahip olmak gerekiyor. İşte şimdi bu program (Erasmus+), bu sorunları aşmak için geniş bir imkanlar dizisi sunuyor. Gençlerimizin beceri sahibi olması için gerekli alt yapıyı oluşturmamıza katkı sağlıyor" diye konuştu.
Erasmus+ Programı'yla, eğitim kurumlarının sanayi ile işbirliğinin güç kazanacağını anlatan Hisarcıklıoğlu, "Bu program, Türkiye'nin AB'ye intibak sürecine katkı sağlayacak, bu sürecin gerektirdiği insan kaynağının yetişmesine yardımcı olacaktır" ifadelerini kullandı.
- "AB ekonomik ve siyasi kriterleri, bize pusula oldu"
Bu programın iş dünyası ile eğitim sektörünün işbirliğini artıracak, ortak olmalarını teşvik edecek çok önemli bir mekanizma olduğunu aktaran Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:
"Avrupa seviyesinde ortaklıklar oluşturarak işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikte eleman yetiştirilmesi, bilgi, yenilik ve girişimcilik kapasitesinin geliştirilmesi ve sonuçta rekabet gücünün artması noktasında, reel sektöre merkezi rol oynama fırsatı sunmaktadır. Dolayısıyla bizlerin bu programdan azami şekilde istifade ederek, aktif bir şekilde burada yer alarak, şirketlerimizin rekabet gücünü artıracağımıza inanıyorum."
Türkiye'nin iktisadi, sosyal, siyasi dönüşüm sürecinde, Avrupa Birliği üyelik süreci ve bu kapsamda yürütülen çalışmaların son derece etkili olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, "AB ekonomik ve siyasi kriterleri, yapısal değişim sürecimizi başarıyla sürdürürken bize pusula oldu. Reform sürecimizin temeline insan onurunu, insan temel hak ve özgürlüklerine saygıyı yerleştirdi. Hukukun üstünlüğüne saygıyı güçlendirdi. İşleyen piyasa ekonomisi için gerekli kurum ve kuralların iktisadi hayatımıza yön vermesine ışık tuttu. Rekabet edebilme gücümüz daha da arttı. Üretim standartlarımız ve kalitemiz dünya ile rekabet eder hale geldi. Tüketicimiz kazandı, insanımız kazandı, iş dünyamız kazandı ve elbette sonuçta Türkiye kazandı" değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin tam üyeliğine destek veren AB ülkelerine seslenen Hisarcıklıoğlu, "Dostlarımıza bir kez daha çağrıda bulunmak istiyorum. Türkiye, tüm üye devletlerin ortak kararıyla müzakerelere başladı. Bu kararın alınmasına katkı sağlayan her birey, Türkiye'de, AB üyesi ülkelerde ve bölgemizdeki gelecek nesiller tarafından minnetle anılacak. Aynı şekilde süreci yokuşa süren, teknik temelde tamamlanması gereken çalışmalara gereksiz yere siyasi boyut katan, hesabını gelecek nesillerin menfaatine göre değil, gelecek seçimlere göre yapan herkes bugün de kaybediyor, yarın da kaybedecek" şeklinde konuştu.
- "Destek verin, müzakereler devam etsin"
Uzun aradan sonra yeni bir fasıl açıldığını, vize muafiyeti konusunda bir adım atıldığını hatırlatan Hisarcıklıoğlu, "İnsanlarda umut ışığı doğdu. AB katılım sürecinin hareketlendiği izlenimi oluştu. Bir heyecan ortaya çıktı. Şimdi hepimizin görevi bu heyecanı, bu umut ışını değerlendirmek. Teknik olarak hazır olduğumuz fasılları süratle müzakereler açmamız gerekir. Yargı ve Temel Haklar Faslı, Adalet Özgürlük Güvenlik Faslı, Sosyal Politika ve İstihdam Faslı, Ekonomik ve Parasal Politika Faslı, Eğitim Kültür Faslı ve daha bir çoğu artık müzakerelere açılmalıdır" görüşünü paylaştı.
AB üyesi ülkelerde dahi olmayan uygulamaların Türkiye'nin önüne "açılış kriteri" olarak konulmasının adil bir tutum olmayacağına işaret eden Hisarcıklıoğlu, "Destek verin, müzakereler devam etsin! Sonuçta Türkiye'nin AB üyeliğine Türk vatandaşları ve AB üyesi ülkelerin vatandaşları karar verecek. AB'nin tüm dünyada saygıyla karşılanan dönüştürme gücünden, Türkiye'nin daha fazla yararlanmasına artık imkan sağlayın" çağrısında bulundu.
- "10 yılda 630 milyon avroluk fon aktarıldı"
AB Bakanlığının bağlı kuruluşu Türkiye Ulusal Ajansı Başkanı Bülent Özcan ise kurumun çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Kurumun 34 ülkedeki tüm AB programlarının Türkiye'deki takibini sağladığını aktaran Özcan, "Ajans 34 ülke içerisinde önemli bir başarıya imza attı. Öncelikle 10 yıllık dönem içerisinde 102 bin 726 proje başvurusu Türkiye Ulusal Ajansı'na bizzat Türkiye'deki kuruluşlarımız tarafından yapıldı. Bu, 100 bin barajını aşan belki de Avrupa'daki tek ülke olarak Türkiye'yi, Ulusal Ajansı birinci sıraya yerleştirdi. Bu doğrultuda 25-30 bin projeye destek verilmeye karar verildi. Yaklaşık 630 milyon avroluk bir fon aktarıldı" bilgisini verdi.
Ajansa son 10 yılda 102 bin projenin üzerinde başvuru yapıldığını belirten Özcan, Erasmus+ Programı'nın 5 farklı programın bir arada sunulmasıyla oluştuğunu, önümüzdeki dönemde Erasmus+ isminin daha fazla duyulacağını kaydetti. Özcan, "Yeni dönemde artık başvuru süreçleri, uygulama süreçlere daha basitleştiriliyor" müjdesini de verdi.