Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 10 Şubat günü günü yaptığı konuşmada, "17 Aralık sürecinde kimlerin kimlerle iş tutuğunu dikkat etmenizi rica ediyorum" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, konuşmasının başında aktardığı tapeleri hatırlatarak, "Az önce tapeleri izledik. Kimlerin kimlerle iş tutuğunu gayet iyi öğrendik" dedi.
Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ile oğlu Barış Güler arasında 17 Aralık sabahı yapıldığını ileri sürdüğü bir telefon konuşmasını aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bunlar tamamen telaş sonucu söylenen laflar. Buradaki önemli nokta şu; arama yapılıyor, babasını arıyor, İçişleri Bakanı'nı. Babası bütün bunları biliyor. 'Kaç lira para var oğlum, sen ondan bahset' diyor. 'Bir trilyon. O kadar kaldı' diyor. Para sayma makinaları boşuna konmadı, o kasalar oralara boşuna konmadı. Şimdi ben burada Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum; bu tapeler mahkeme kararıyla alınan tapelerdir. Mahkeme kararıyla bunların dinlenmesi gerekiyor ve dinlemişler. Yasadışı değil, bunlar. Kimsenin kimseye darbe yaptığı yok. Eğer darbe söz konusuysa, senin cebine darbe yapıldı sevgili vatandaşım, senin cebine. Kalkacaksın milleti soyacaksın, sonra istifa edeceksin, sonra gidip milletin yüzüne bakacaksın. Gerçekten merak ediyorum, bunların yüzündeki deri nedir acaba? Kalpleri nedir acaba? Herşey ortada, iğneden ipliğe ortada. Konuşmalarla, belgelerle, kasalarla ortada. Herşey ortada, sanki hiçbir şey yokmuş gibi çıkıyor, 'Bize darbe yapıldı' diyor."
-"Türkiye'nin yeni bir ünlüsü var artık, Alo Fatih"
Başbakan Erdoğan'ın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın bir televizyon kanalının yöneticisiyle yaptığı ileri sürülen bir telefon konuşmasında CHP'li kadın milletvekillerinin konuşmalarının küfürlü konuştukları gerekçesiyle yayınlanmasına tepki gösterdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, CHP'li kadın milletvekillerinin küfürlü kelimeler kullandığının yalan olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Yalçın Akdoğan, şunu kullanıyor; 'Biz Meclis TV'yi kapattırıyoruz kimse görmesin diye, siz canlı Meclis'i veriyorsunuz. Böyle şey olur mu' diyor. Ne diyorlardı? 'Yasaklarla mücadele ediyoruz' diyorlardı. Şimdi TBMM'deki konuşmaları CHP'li milletvekillerinin konuşmalarını kimse duymasın diye yasak getirdiler. Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum; TBMM'deki görüşmeler milletten niye yasaklanır? Hani milli iradeye saygı vardı? Bırakın milli iradenin temsilcilerini konuşsun. Vatandaş ister dinler ister dinlemez" diye konuştu.
Türkiye'nin artık "Alo Fatih" isimli yeni bir ünlüsünün olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın bir televizyon kanalının alt yazısına ilişkin yaptığı ileri sürülen telefon görüşmesini aktardı. Kılıçdaroğlu, "Bu tablo yasakçı bir Türkiye'yi öngören tablodur. Aşama aşama Türkiye'yi bu noktaya getirdiler. Medyaya önce gözdağı verdiler. O kadar ki 'Sizin boynunuzdaki tasmaları ben çıkardım' dedi gazetecilere. Hangi ülkenin başbakanı, gazetecilere 'sizin boynunuzdaki tasmaları ben çıkardım' dedi. Aslında söylediği ters, 'sizin boynunuza tasmaları ben taktım' diyor" değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti iktidarının zaman içinde aşamalı olarak medyaya baskı uyguladığını ve bu baskıyı artırarak sürdüğünü öne süren Kılıçdaroğlu, gelinen en son noktanın ise son derece vahim olduğuna işaret etti. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Gelinen en son noktayı da izledik; 'Bu milletin anasını belleyeceğiz' dediler. Burada bütün yurttaşlarıma sesleniyorum; açıkça size hakaret, sövgü var. İktidarın desteklediği sövgü var. Bunu içinize sindiriyorsanız, 30 Mart geliyor, gidin oyunuzu verin. 'Hayır benim annem çok değerlidir, benim anneme kimse laf edemez diyorsanız, o zaman yeriniz belli. Ders vereceksiniz. Sizin ananıza küfredene ders vereceksiniz. Türkiye öyle bir Türkiye ki vali kalkıyor vatandaşa hakaret ediyor, Adana'da. Valiye kimse birşey yapmıyor, hakarete uğrayan vatandaş hakkında dava açılıyor. Ona layık olmadığınızı, hak etmediğinizi 30 Mart'ta anlatmak zorundasınız."
-"Siyasette kadınlar daha cesur"
Konuşmasında CHP'nin yerel seçimlere yönelik aday belirleme çalışmalarına da değinen Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet tarihinde ilk kez seçim yapılmıyor. Aday belirleme süreçleri her partiye göre farklı. Biz mümkün olduğu kadar demokratik yöntemlerle aday belirlemeye çalıştık" dedi.
Partisinin 86 seçim çevresinde eğilim yoklaması yaptığını,108 bin parti üyesinin oy kullandığını, eğilim yoklamasından çıkan aday adaylarını aday olarak belirlediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, 22 seçim çevresinde aday sayısını aza indirmek için ön eleme yaptıklarını, anketler uyguladıklarını anlattı. Kılıçdaroğlu, ön eleme ve eğilim yoklamasında toplam 207 bin üyenin oy kullandığını kaydetti. Parti tüzüğünde yapılan değişiklik ile cinsiyet ve gençlik kotalarının uygulanmaya başlandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, CHP'nin parti tarihinde ilk kez 46 kadın aday belirlediğine dikkati çekti. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Erkekler kusura bakmasın siyasette kadınlar daha cesur. Yüzde yüz seçim garantisi olan yerlerde erkekler birbirlerini yiyor, kadınlar gidiyor seçilmesi en zor olan yerde 'Ben buradan aday olacağım' diyor. Partinin yeni yüzlere, gençlere kadınlara ihtiyacı var. Pırıl pırıl gençlerimiz var. Bunların önü açılacak. 'O niye oluyor, ben niye olmuyor?'... Şunu asla içime sindiremiyorum, 'Ben olmazsam burayı kimse kazanamaz'. O zaman istifa et, bağımsız aday ol, bakalım kazanıyor musun, kazanamıyor musun? 'Ben istifa edeceğim, başka partiye gireceğim'. O zaman kusura bakma sen zaten CHP'li değilsin ki. CHP'li olan öyle yapmaz."
-"Eski hastalıklardan bu parti kurtulacak"
Belediye başkanı olarak CHP'ye hizmet etmiş, ancak yeniden aday gösterilmeyen herkese teşekkür eden ve onlara şükran borçlu olduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, bu kişilerin CHP'ye önemli hizmetler yaptıklarını vurguladı. Partinin değişimi yakalaması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Hiçbir makam kişiler için kalıcı değildir. Gelip geçicidir. Biz hepimiz hizmet aracıyız. Hizmet ederiz, vaktimiz dolar, ayrılır, gideriz başka bir arkadaşımız gelir" dedi.
Adaylık konusunda kavgaların CHP'nin oy oranının yüksek olduğu seçim yerlerine ilişkin çıktığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "En çok kavga nerede çıkıyor? CHP oylarının yüksek olduğu yerlerde. Niye kavga çıkıyor? 'Ben olacağım, o olmasın' kavgası. Eski hastalıklardan bu parti kurtulacak" diye konuştu.
CHP'lilerin partiye hizmet etmek için her aşamada görev yapabileceğini belirten Kılıçdaroğlu, geçmişte bir çok görevlerde bulunan SHP'nin Genel Başkanlığını yapan ve bugünde Parti Meclisi üyesi olan Murat Karayalçın'ı örnek gösterdi. Kılıçdaroğlu, "Partiye hizmet etmek için makam çok, yer çok. İlla 'ben belediye başkanı olacağım' diye bir hırs yok. Koltuklar kişisel hırsa endekslenmemeli. Kişisel hırsa endekslenen koltuklar koltuk sayılmaz. Türkiye'nin bu kadar ağır koşulları var. Bu ağır koşulları kendi iç kavgalarımızla görmezlikten gelmeyeceğiz. Bizim sorumluluklarımız var" dedi.
Kılıçdaroğlu, verdikleri her kararın doğru olduğu iddiasında bulunmadıklarını, ancak partinin yetkili organlarının kararlarına saygı gösterilmesi gerektiğini bildirdi.
-"Merkel olsa, Obama olsa koltuğunda oturur muydu?
Türkiye'nin zor koşullardan geçtiğini, yolsuzluğun bu kadar ayyuka çıktığı bir başka ülkenin tarihte olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, CHP'lilerin yolsuzluklara anlatmasını istedi.
Ülkenin itibarının yerle bir edildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, "Diyelim ki Almanya'dayız Merkel alıyor telefonu bir televizyona telefon ediyor, 'Muhalefet partisinin cümlesi ekranlarda onu kaldırın kardeşim'. O Merkel koltuğunda oturur muydu? Asla oturamazdı. Bütün medya ortak mücadele ederdi. Obama açtı telefon, 'Biz senatodaki görüşmeleri millet görmesin diye yasakladık, sen canlı veriyorsun' dese, Obama görevde kalır mı? Bir gün bile kalamaz. Peki bu reziller nasıl kalıyorlar böyle? Üstelik biz Müslüman bir ülkeyiz, kul hakkı yemenin günah olduğunu biliyoruz. Üstelik biz ahlakı yüceltiyoruz, dinimiz yüceltiyor. Peki nasıl oluyor da bu bakanlar, bu başbakan koltuğunda oturuyor" diye konuştu.
(Bitti)