Tuncel, partisinin Bursa Büyükşehir ve bazı ilçe belediye başkan adaylarının tanıtıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin siyasi krizle karşı karşıya olduğu dönemde yerel seçim çalışmalarının henüz gündeme oturmadığını söyledi.
İktidar, ana muhalefet ve diğer partilerin seçimlere ilişkin çalışmalarında yerel yönetimlerden ziyade Türkiye'nin siyasal durumuna ilişkin değerlendirmeler yaptığını savunan Tuncel, HDP olarak da Türkiye'nin bu siyasal gelişmelere kayıtsız olmadıklarını, krizi aşabilmenin tek yolunun aslında sistemin değişmesinden geçtiğini düşündüklerini ifade etti.
Tuncel, parti olarak yerel seçim çalışmalarını yürütürken "yeni bir siyaset nasıl olur, Türkiye'yi yeniden nasıl demokratikleştirebiliriz, bu hırsızlık, yolsuzluk, adaletsizlik düzeninden nasıl kurtulabiliriz?" çalışmasını da yürüttüklerini kaydederek, bu çerçevede "Bursa'yı en iyi biz yönetiriz" iddiasını taşıdıklarını bildirdi.
"Biz 'ey halkım, sizi kurtarmaya geldik' demiyoruz. Diyoruz ki 'ey halkım, gelin bizi kurtarın bu yalancılardan, dolandırıcılardan, hırsızlardan . Ey halkım, gelin yeni sistemi birlikte kuralım çünkü biliyoruz ki esas olan halktır" diyen Tuncel, "Yöneticiler, partiler gelip geçicidir. Eğer bu halk desteklemezse, bu halk politikalarımızı onaylamazsa kendimizi devam ettirebilmemiz mümkün değil. O yüzden yerel yönetim anlayışımızda halka gidip Türkiye'nin nasıl yönetilmesini istediklerini birlikte tartışacağız" değerlendirmesinde bulundu.
Parti olarak demokrasinin ancak yerelden başlayabileceğine inandıklarını anlatan Tuncel, şunları söyledi:
"Merkeze gittikçe, iktidara yaklaştıkça demokratik değerlerin zayıfladığını görüyoruz. Bakın, Türkiye'de bugün yaşanan durum tam da bunun göstergesi. Demokratik ülkelerde bugün yaşadığımız durumlar olmaz. 17 Aralık operasyonu bize Türkiye sisteminin nasıl çürümüş olduğunu gösterdi. Herhangi bir olay değil 17 Aralık'ta ortaya çıkan. Ayakkabı kutularında yoksulun, emekçinin parasını sakladıklarını gördük. Bu ülkenin Başbakanı'nın, bakanlarının bu işe karıştığını gördük. Bir söz var değil mi, 'çocuktan al haberi' diye. Biz aslında bu çocuklardan aldık haberi, bu sistemi nasıl yönettiklerini, nasıl çürüdüğünü."
- "HDP olarak bunun hesabını soracağız"
Tuncel, Türkiye kurulduğundan beri iki hukuk sisteminin var olduğunu, bu sistemin Kürt'e, Türk'e, Alevi'ye, Sünni'ye, kadına, erkeğe ayrı işlediğini, egemenlerin hukuk sistemini her zaman kendilerine göre geliştirdiğini ileri sürerek, şöyle devam etti:
"Olağanüstü hal dönemini hatırlayın. Kürdistan'da ayrı hukuk uyguladılar. Bu taraf oraya hiç itiraz bile etmedi. Niye, savaş, çatışma vardı orada? 'Örtülü ödenek' diye bir şey sanırım sadece Türkiye'ye var. Kimse bunun hesabını sormadı. Bu sistem 21. yüzyıla geldiğinde çöktü. Aslında bütün iktidarlar bugüne kadar bu sistemi devam ettirdi. Kimisi sağ, kimisi sol, kimisi dindarlık adına, fark etmiyor hepsi bu iktidarın, bu düzenin bir parçası oldu ve parçası olmaya devam ediyor. Şimdi bu düzenin ne kadar bozuk olduğunu bir kez daha gördük.
İşte biz HDP olarak bunun hesabını soracağız. Başbakan diyor ya, '30 Mart seçimleri herhangi bir seçim olmayacak." Çok doğu söylüyor, herhangi bir seçim olmayacak. Bütün siyasi partiler açısından referanduma dönüşecek çünkü siyasal atmosfer bunu ifade ediyor. Yani bu düzenden yana mısın, değil misin, barıştan yana mısın, değil misin, halkların eşitliğinden yana mısın, değil misin, kardeşlikten yana mısın, değil misin? Bunun ortaya çıkacağı bir seçim olacak. 30 Mart akşamı bizim açımızdan Türkiye ile yeni bir dönemin başlayacağını düşünüyoruz çünkü sandıktan biz çıkacağız."
- "CHP'nin bu sistem karşısında alternatif olması mümkün değil"
CHP'nin son dönemde AK Parti'nin bu durumuna karşı kendisini çözüm gibi gösterdiğini, propagandasını yaptığını savunan Tuncel, CHP'nin de bu sistemin karşısında alternatif olamayacağını öne sürdü.
Tuncel, CHP'nin sadece sol söylemlerle sistemi devam ettirme yaklaşımından öte başka vaatte bulunmadığını ileri sürerek, "CHP, şimdi AKP'nin boşalttığı 'cemaat-AKP ittifakı' bozulduğu için şimdi 'cemaat-CHP', yanına da bazı milliyetçi kesimleri alarak kendisine merkez sağda yer edinmek istiyor ve buradan iktidar hayali kuruyor. Bu, iyi bir şey, bize soldan yer bıraktı. O kendisine sağa yönelik rota çizdi. O açıdan CHP'nin bu sistem karşısında alternatif olması mümkün değil" diye konuştu.
- "Bakın, 1 yıldır bu ülkeye cenazeler gelmiyor"
Türkiye'de savaş ve çatışmanın bitmesi konusunda bir adım atıldığını anımsatan Tuncel, şunları kaydetti:
"Bu adımı devlet atmadı. Kürk önderi Abdullah Öcalan, Amed nevruzda milyonların şahitliğinde manifesto yayımladı. Dedi ki 'eğer devlet gerekli adımları atarsa biz Kürt hareketi olarak demokratik siyasetin gelişmesinde, silahların devlet dışına çıkmasında, üzerimize düşen sorumluluğu yapacağız.' Bu çağrı öyle bir çağrıydı ki sadece Türkiye'deki Kürtlerden değil, Türkiye halkından da cevap buldu çünkü bu ülke 30 yıldır savaştan, çatışmadan bıkmış. 30 yılda on binlerce gencini bu toprağa düşürmüş. Artık savaş, çatışma istemiyor ve bu talep sadece Kürtlerden değil, bütün Türkiye kamuoyundan yankı buldu. Türkiye halkının yüzde 80'i barış istiyor. Bu, çok önemli bir gelişme. Sokaktaki insan artık ölüm gelmesin istiyor. Bakın 1 yıldır bu ülkeye cenazeler gelmiyor. Nasıl toplum yumuşadı. Halklar artık birbiriyle daha rahat temas kurmaya başladı, bakışları bile değişti.
Bu süreci devam ettirme konusunda bakıyorsunuz iktidara hiçbir niyeti yok. En son bir demokratikleşme paketi çıkardılar, ne var bu demokratikleşme paketinde? Hiçbir şey. AKP'nin kendisini korumak istemesinden başka hiçbir şey yok. Hele en son 17 Aralık operasyonundan sonra bu özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gündeme geldi, Özel yetkili mahkemeler gündeme geldiğinde biz 'ÖYM'ler kabul edilemez, siz Türkiye'de yeni bir hukuk sitemi oluşturuyorsunuz, gün gelir, bu mahkemeler sizi de yargılar' demiştik. İşte gün geldi, onları da yargılamaya kalkınca hemen değiştirdiler."