Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Hollanda şubesinde düzenlenen toplantıda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akgün, gurbette yaşayan ve yüreğinde Türkiye sevgisi taşıyanların ülkelerinde neler olduğunu aslında çok iyi bildiğini söyledi.
2002'den bu yana her seçim döneminde parti olarak farklı engellemeler ve darbe planlarıyla karşı karşıya kaldıklarına vurgu yapan Akgün, şöyle konuştu:
"Geriye bakıyorum, 2002 seçimlerinden önce başbakanımıza seçim engeli koyan bir Anayasa Mahkemesi kararıyla karşı karşıya kaldık. İşte 'muhtar bile olamaz' diye gazete manşetlerinin atıldığı bir ortamda seçime gittik. Seçimlerden hemen sonra darbe planları ortaya çıktı. 2007 seçimlerine gidiyoruz bir cumhurbaşkanlığı krizi patlak verdi. Askeri muhtırayla karşı karşıya kaldık. O seçimler geçti hemen Türkiye'nin iktidar partisine kapatılma davası açıldı. Velhasıl bütün bu süreçlere baktığımız zaman biz zaten biliyoruz ki Türkiye'de eğer bir seçim varsa bazı oyunlar sahneye konur. İşte bugün de yaşadığımız aslında böyle bir manzara. Türkiye'nin bölgede oynadığı rolden rahatsız olan ülkeler varsa Türkiye'nin dev adımlarından, büyük ve kutlu medeniyet yürüyüşünden rahatsız olanlar varsa mutlaka bu seçimde de hesabı görmek için kuyruğa girmiş vaziyetteler."
Yolsuzluk yapan, suça bulaşan insanlar varsa bunların sonuna kadar soruşturularak demokratik ülkelerde olduğu gibi bağımsız yargının önünde hesap vermesi gerektiğini savunduklarını kaydeden Akgün, iktidar partisi olarak aksini iddia etmelerinin mümkün olmadığını dile getirdi.
Akgün, şöyle devam etti:
"Hükümetin bütün bakanlarına yönelik bir takım dosyalar ortaya koymak suretiyle acaba hükümeti yıkabilir miyiz, istikrarı bozabilir miyiz diye ciddi bir hamle var. 17 Aralık'ta Türkiye'de gerçekleşen olay şu: Çok farklı olaylar ve dosyalar birleştirilmek, insanları hukuka aykırı dinlenilmek suretiyle hatta Başbakanın evi ve ofisi dahi dinlenmek suretiyle suç ihdas etmek için özel bir gayret var. Bunun ambalajının bir yolsuzluk operasyonu ambalajı olduğunu ama gerçekte millet iradesini etkilemek, seçilmiş hükümeti işbaşından uzaklaştırmaya yönelik bir girişim olduğunu açıkça görüyoruz. Dolayısıyla o günden bugüne kadar biz adil yargılama hakkını muhafaza ederek yargı içinde farklı niyetlerden, farklı mihraklardan emir almak suretiyle millet iradesini gasbetmek isteyen bir oluşumu da ortadan kaldırmak için mücadele ediyoruz."
Acının ve göz yaşının hakim olduğu bir coğrafyada istikrarını muhafaza etmeye çalışan Türkiye'nin bu sorunu da atlatacağına dikkati çeken Akgün, her zaman milletin sağduyusuna güvendiklerini söyledi.
"Demokrasilerde hakem millet. Sandığa gidiyor millet ve hakemliğini yapıyor" diyen Akgün, "Dolayısıyla milletin sağduyusuna her zaman güvendiğimiz için tereddüdümüz yok. 30 Mart'ta ve önümüzdeki dönemde gerçekleştireceğimiz seçimlerle Türkiye'nin tekrar önü açılacak. Belki dışarıdan karanlık gibi görünün ufuklar aydınlanacaktır. Biz bu aydınlık yarınlara doğru ülkemizi taşımaya devam edeceğiz" ifadesini kullandı.
Toplantıya katılanların sorularına da cevap veren Akgün, not ettiği talepleri ilgili merciler ve kişilere ulaştıracağını bildirdi.