Zaman yazarı Gülen neden susuyor sorusunu yanıtladı
Zaman yazarı Ahmet Kurucan, Gülen'in son günlerdeki suskunluğunun sebebini yazdı...
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-01-24 08:36:00
Zaman gazetesi yazarı Ahmet Kurucan, Fethullah Gülen'in son günlerdeki suskunluğunun perde arkasını yazdı. "Hocaefendi neden konuşmuyor diyorlar. İki cevabı var bu sorunun." diyen Zaman yazarı Gülen'in neden sadece dış basına demeç verdiğini anlattı.
GÜLEN NEDEN SUSUYOR?
Hocaefendi neden konuşmuyor diyorlar. İki cevabı var bu sorunun. İlki; konuşuyor ya? Susmak da bir konuşma değil midir? Sükûtun çığlığı hutbenin belagatından daha fasih ve daha beliğdir böyle zamanlarda. İkincisi; kime konuşacak? Alvar İmamı’nın dediği gibi; “Er olan çekildi çıktı aradan/ Herbiri mahvoldu gitti sıradan/ Gazab etti âlemleri yaradan/ Mübtela olmamış iller mi kaldı?”
Önyargı ve öfke selinin kin ve nefret halini aldığı bir dünyada kime ne anlatacaksınız ki? Ne dinî, ne insanî hiçbir kriterin kaale alınmadığı, insanı kör ve sağır eden, meleği şeytan, şeytanı melek gösteren siyasi tarafgirliğin hakim olduğu, Necip Fazıl’ın ifadesiyle “cinnet mustatili” günleri yaşıyoruz. Evsaf-ı İlahiye’nin beşere nisbet edildiği ve muhataplarından anında itiraz görmeyen sözlerin sarf edildiği döneme başka ne isim verilebilir ki? “Akl-ı selim, fikr-i selim, kalb-i selim şaşkınlık içinde” şimdilerde Hocaefendi’ye göre. Konuşmak değil, susmak en güzeli. Güzel ama çare mi? Elbette değil. Onun içindir ki yabancı basına konuştu Hocaefendi bu hafta içinde. Hak ve hakikatin gün yüzüne bütün çıplaklığı ile açığa çıkacağı güne yardımcı olur düşüncesiyle.
Efendimiz’in (sas) beyanını hatırlattı Hocaefendi, birkaç gün önce iki elin parmaklarını geçmeyen insana. “Sabr, musibet şokunun gelip ilk tosladığı anda gösterilen şeye denir. Hadiselerin üzerinden zaman geçtikten sonra “Allah’ın bir bildiği vardır” demek sabır değildir. Evet, abes fiil işlemez Allah deyip katlanmak lazım.”
Hadiselerin dış yüzüne bakmamalı
Ve ardından gelen cümleler toz ve dumanın bütünüyle semamızı kapatıp güneşin yalancı şualarını bile görmemize izin vermediği günümüzde bir mümin için yol haritası mahiyetini taşıyor. “Hadiselerin dış yüzüne bakarak tasavvur ve düşüncelerimizi kirletecek mülahazalar içine girmek en tehlikeli şeydir. Halk arasında çok söylenen ‘Ne yaptık da başımıza bu geldi?’ dememek lazım. Bu türlü mülâhazalar kaderi tenkid sayılır. Allah’a karşı saygısızlıktır. Metin olmak gerek. Nefsin dürtülerine göre hareket etmemeli. Keyfimize göre kaderin tecelli etmesini istememeli. Aksi halde kaybederiz. Tevbe Ya Rabbi. Bilerek ettiklerime, bilmeyerek ettiklerime demeli.”
“Yol haritası adına söyledikleri bu kadar mı?” diye sorabilirsiniz bana. Hayır, devamı var. Diyor ki: “Istırabın teveccühe vesile olması bile Rahmet-i İlahiye’nin bir tecellisidir.” Bu doğru ama yol haritası ile alâkası ne derseniz, arkasından verdiği şu misali bilmeniz lazım. “Bir çocuk, yaptığı bir yaramazlık karşısında annesinden tokat yiyince nasıl salar kendini annesinin bağrına. Daha candan, daha sıkı bir şekilde nasıl sarılır annesine. Aynen öyle de, bizim de bu yaşananlarla Allah’a eskisine nisbetle daha farklı, daha candan, daha samimi bir şekilde yönelmemiz gerekiyor.”
SON VİDEO HABER
Haber Ara