Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Ne bereketli ülkeymiş... Elini sallasan casusa değiyor!

Star gazetesinden Ahmet Kekeç'in yazısı...

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-01-22 09:00:45

Ne bereketli ülkeymiş... Elini sallasan casusa değiyor!


İzlediği politikalarla dünyanın hedefi olmuş ve neredeyse insanlığın “ortak düşmanı” sayılan ABD’de (koskoca ABD tarihi boyunca) yakalanan casus sayısı, bir iddiaya göre 12...

Bir de yazıyla yazalım: On iki...

Rakam ne kadar doğrudur bilmiyorum ama yabancı ülkeler hesabına çalıştığı öne sürülen casusların çoğu “soğuk savaş dönemi” içinde enseleniyor... İhtimal ki KGB için çalışıyorlardı.

Polisiye ve casusiye meraklıları bileceklerdir: James Nicholson, Edwin Pitts, George Trofimoff gibi önemli ve “kayda değer” gizli servis elemanları, yıllarca CIA’nın kalbinde çalıştılar. SSCB’ye bilgi aktardıkları neredeyse 30 yıl sonra anlaşıldı.

Robert Hanssen, Sovyetler Masası’nda görevliydi... Sovyetler Birliği analizleri yapıyordu... Onun “Ramon” kod adlı bir KGB ajanı olduğu 90’lı yıllarda anlaşılabildi...

Bunlar, bilinen ve namlı ajanlar...

Bilinmeyenlerle (ismi çok az duyulanlarla) birlikte bu rakamın 12 olduğu söyleniyor.

İngiltere’de de durum farklı değildir.

İngiltere denince, akla hemen Kim Philby geliyor.

Philby, İngiliz İstihbarat Servisi’nin en gözde elemanlarından biriydi. Uzun yıllar KGB’ye çalıştı.

Philby’nin serüvenini Forsyth’ın “Dördüncü Protokol” romanından okuyabilirsiniz. “İnce casusiye”nin yazarı John Le Carre de romanlarında sık sık Philby’ye atıf yapar. Hatta, Philby’yi ihbar edenlerden birinin, aynı zamanda bir gizli servis elemanı olan Carre olduğu söylenir.

Philby, bir dönem İstanbul’da da bulundu.

Türkiye’nin demokrasiye geçmeye çabaladığı 40’lı yılların sonunda...

Bir İngiliz diplomatı olduğu “sanılıyordu” ama Sovyetler Birliği’ne çalışıyordu. Bu ilişkileri 60’lı yılların ilk yarısına kadar devam etti. Açığa çıkarılma tehlikesi baş gösterince Rusya’ya (o dönemki ismiyle Sovyetler Birliği’ne) kaçtı.

Philby, kuşkusuz, “Cambridge Beşlisi”olarak anılan grubun en parlak elemanıydı. Kaç kez sorgulandıysa, hepsinden itibarını ve konumunu sağlamlaştırarak çıktı. Bir sorgulamadan sonra yüksek terfi bile aldı...

Beşli’nin diğer elemanları da KGB’ye çalışıyordu.

Philby gibi 30’lu yılların sonunda “çelinmişlerdi...”Çelindiklerinde, önemli görevlerde bulunuyorlardı.

Elde ettikleri askeri bilgileri iz bırakmadan yıllarca “karşı tarafa” aktardılar ve enselenmediler... Bazılarının KGB hesabına çalıştığı, soğuk savaş bittikten sonra, yani 90’lı yıllarda anlaşılabildi.

Şunu demek istiyorum:

İngiltere’de de casus sayısı, toplasan, 12’yi geçmez.

Peki, Türkiye’de durum nasıldır?

Mustafa Kemal’e suikast düzenlediği gerekçesiyle yargılanıp asılan Hint asıllı Mustafa Sagir (İngiliz casusu olduğu öne sürülüyordu) ve yakın dönemde açığa çıkarılıp hapsedilen MİT elemanı Sabahattin Savaşman’ı saymazsak (Savaşman’ın da İngilizler hesabına çalıştığı öne sürüldü) Türkiye’de öyle aman aman bir vaka yaşanmadı. Yaşandıysa da biz bilmiyoruz.

Fakat, o da ne!

Geçen yıl, İzmir merkezli bir casusluk soruşturması başladı ve tam 350 TSK subayı “casus” olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı.

Dikkatinizi çekerim:

Koskoca Amerika Birleşik Devletleri’nde ve İngiltere’de, “ülke tarihi boyunca” açığa çıkarılan casus sayısı 20’yi geçmiyor ama iş bilir cumhuriyet savcımız bir batında tam 350 casusu “enseleyip” yargılıyor...

Soru şu:

Büyüklükte ABD ve İngiltere’yle yarışamayacak bir ülkenin askeri yapısı içinde bu kadar casus olabilir mi?

Burada bir gariplik yok mu?

Bu soruya vereceğiniz cevap, evet, safınızı belirleyecektir ama daha çok tıynetinizi ele verecektir.

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara