Aziz Yıldırım: Beni Ergenekon'dan içeri alamadılar, şike davasını uydurdular
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, yargıtay'ın şike davasıyla ilgili verdiği onama kararının ardından Fransa'nın Cannes şehrinde The Wall Street Journal Türkiye'den Emre Peker'e açıklamalarda bulundu.
Dün akşamdan sonra Türkiye'de inte
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-01-21 12:50:07
Dün akşamdan sonra Türkiye'de internet sitelerine düşen ve bazı televizyonlarda yapılan tartışmalar üzerine ise Başkan Aziz Yıldırım, kulübün resmi internet sitesinden bir açıklama yayımladı. Başkan Yıldırım, The Wall Street Journal gazetesinde çıkan röportajına ilişkin, "Sözlerim bir camianın hedef alınması gibi gösterilmeye çalışıldı." ifadelerini kullandı.
Aziz Yıldırım, kulübün resmi internet sitesinde yayınlanan yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "The Wall Street Journal muhabiri ile bugün (20.01) yapmış olduğum röportajda yer alan açıklamalarımın, bir takım yazılı ve görsel medya kuruluşları tarafından içlerinden bazı bölümleri seçilmek suretiyle kamuoyuna servis edilerek, sadece belirli bir camianın hedef alınması gibi gösterilmeye çalışıldığını tespit etmiş bulunmaktayım. Bu nedenle, röportajımın anlam bütünlüğünü yitirmemesi ve suistimallere yer verilmemesi açısından bir bütün olarak okunup değerlendirilmesi gereğini kamuoyundan rica ederim."
Başkan Aziz Yıldırım'ın Fransa'nın Cannes şehrinde The Wall Street Journal Türkiye'den Emre Peker'in sorularını yanıtladığı röportajın ayrıntısı ise şöyle:
Aziz Yıldırım: Beni Ergenekon'dan içeri alamadılar, şike davasını uydurdular
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Fransa'nın Cannes şehrinde The Wall Street Journal Türkiye'nin sorularını yanıtladı. Yargıtay tarafından hakkında şike, teşvik primi vermek ve örgüt kurmak suçlarından hapis cezası onanan Yıldırım, kendisine ve Fenerbahçe'ye kumpas kurulduğunu iddia etti.
Yıldırım, Ergenekon, Balyoz davalarında olduğu gibi şike davasının da aynı kumpasın bir sonucu olduğunu söyledi. Yeniden yargılanma gibi bir ümidinin olmadığını vurgulayan Yıldırım, yargı kararına saygı duymadığını sözlerine ekledi.
- Şike davası ile ilgili genel düşünceleriniz neler?
Başından beri söylediğimiz şu; Türkiye'deki şike ve teşvik davası siyasi bir davadır ve siyasi olarak neticelendirilmiştir. Yargıtay'ın verdiği karara saygı göstermiyorum, kabul etmiyorum. 2011 yılında bazı dış güçlerin Türkiye'de yapmış oldukları operasyonların devamıdır. Bu operasyonu Türkiye'de Ergenekon, Balyoz, Oda TV ve Cübbeli Ahmet, Casusluk dosyalarını yöneten özel yetkili mahkemeler yapmıştır. Türkiye'de bütün yüksek tepeleri düz hale getirmek ve bütün her şeyi kendi ellerine alabilen bir iktidarı yaratmak için yapılmış bir muhakeme sistemidir. Bu mahkemeler neticesinde insanlar itibarsızlaştırılmaya çalışılmış ve hepsine kendi pozisyonlarıyla ilgili operasyonlar yapılmıştır. Bütün bu davalar 2005-2006 tarihlerinde kurulan Özel Yetkili Mahkemeler'de (ÖYM) yürütüldü. Bizim bu davaların hepsine ÖYM'lerde soruşturmalar açıldı ve halen devam ediyor. 2012'de ÖYM'ler de kaldırıldı ama bu davalar hala onların sorumluluğunda sürüyor. ÖYM'ler aldıkları talimatlara göre hareket ettiler. Onlar kanun yönünden, hukuk yönünden bir inceleme yapmadılar. Onların tek bir hedefi vardı; talimat aldıkları kişileri yok etmek.
- Tüm konularda dışarıdan bir siyasi etkiden bahsediyorsunuz. Bu güçlerden kimi kastediyorsunuz?
Bu davaya bakan ÖYM tüm davalara göre ilgili kişileri itibarsızlaştırdılar. Ben spor adamıyım. Beni şike ve teşvik vermekten mahkum etti, askere terörist denildi. Türkiye'de bugün etnik sorunlar var, onlarla mücadele eden kişilere terörist denildi. Bu ülkede Genelkurmay başkanını terörden dolayı hapse koydular.
- Bütün bu dosyaların arkasında Gülen mi var, böyle mi düşünüyorsunuz?
Bunu ben düşünmüyorum. Bunu Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı düşünüyor. 17 Aralık'ta yapılan yolsuzluk operasyonundan sonra başbakan çıkarak ÖYM'lerde yapılan bütün davaların kumpas olduğunu söyledi. Başbakan 17 Aralık sonrasındaki siyasi gelişmelerle beraber bundan önce mahkemelerde yapılan yargılamaların yanlış olduğunu, Türkiye'de kumpas olduğunu açıkladı. Ve bunun üzerine Türkiye'de görev yapan binlerce polis/savcı tayin edildi.
- Başbakan yeniden yargılanmayı istiyor mu?
Bu davalardan iki tanesi neticelenmişti. Bir tanesi Balyoz Davası, ikincisi de Şike Davası. 17 Aralık'tan sonra Şike Davası, Yargıtay'da görüşülürken biz bir müracaatta bulunduk. Eğer yeniden yargılanma ile ilgili bir yasa çıkacaksa, bu yeni çıkacak yasaya göre eğer herkes yeniden yargılanacaksa, bu yasaya bizim de konmamız gerekecekse yasa beklenmeden karar verilmemesini müracaatımızla istedik. Ama Maalesef Yargıtay beşinci dairesi bu yasanın çıkmasını beklemeden bizlerin hakkında şike yaptığımıza dair kararlar verdi. Bu noktada başından beri sorulan soru şu: Bunların hepsini Gülen Cemaati mi yaptı? Son 11 yıllık süre içerisinde Ak Parti Cemaat ile içiçe Türkiye'de iktidara yürüdüler. Başbakan, dedi ki; "Paralel devlet var ve Cemaat bu paralel devleti ile yürüyor. Bu savcıları, hakimleri polisleri hepsini cemaatçi diye görevden aldılar. O zaman bütün operasyonları, bizim operasyonumuz dahil olmak üzere Cemaat yapmıştır. Yargıtay kararını veren hakimlerin paralel devletin mi, yoksa devletin adamı mı olduğunu karar veremiyorum. Bunun da aydınlanması, adalet bakanının açıklama yapması gerektiğini düşünüyorum.
- Peki, ilk duruşmaya çıktığınızda 'Siz şikeden bahsediyorsunuz ama memleket elden gidiyor' demiştiniz. O zaman bahsettiğiniz yapı şimdi söylenen paralel yapı mıydı? Aradan geçen sürede neden sizden başka kimse böyle bir organizasyondan bahsetmedi?
Ben o günkü şartlarda gördüğümü söyledim. Bugün benim gördüğümü başbakan açık ve net olarak söylüyor. Yalnız bunu götürüp de cemaate yıkmak da yanlış. Yargıtay beşinci daire paralel devletin adamı mı? Normal devletin adamı mı? Bunun açıklanmasını istiyorum.
- Sizi neden yıpratmak ya da silmek istediklerini düşünüyorsunuz?
Ben 16 yıldır Fenerbahçe Başkanı'yım. Fenerbahçe devletten hiç bir yardım almadan kendi imkanlarıyla taraftarıyla, yöneticiyle stadını her şeyini yarattı. 16 milyon dolarlık bütçeden bugün 250 milyon dolarlık bütçeye ulaştık. Hep siyasetten uzak tuttum kulübü. Bizim kulübü Atatürk'ün kulübü olarak tanımlarız. Türkiye'deki bu zihniyet Atatürk'e karşıdır. Onun fazla öne çıkmasından hoşnut olmazlar. Askerlere yakın olmamdan dolayı da askerlerle Fenerbahçe her zaman yakın olmuştur. Aslında beni Ergenekon Davası'nın içine bağlamak istiyorlar. Ama bunu baştan yapamadılar çünkü ellerinde belge, bilgi hiçbir şey yoktu. Ama bu dava ile beni hapse atamadıkları için Şike Davası'nı uydurdular. Polis fezlekelerini, mahkeme kararlarını okuduğunuzda, baktığınızda tamamen iftiralarla dolu. Kendi iddialarını ispatlayamadan bize suç unsuru olarak sundular.
Ergenekon'u yaratandaki düşünce neyse beni de oraya bağlamaya çalıştılar. Fenerbahçe yalnız değil. Kulüpler Birliği başkanlığı yaptım. Ben bu kulübe liderlik yaptım. 16 yıl kulübe siyaset sokmadım. Siyasetçiler ne olursa olsun böyle güçlü bir gruptan destekleri olmasını isterler. Biz hep ortada durduk. Fenerbahçe Türkiye Cumhuriyeti'nin bir takımıdır. Hiç bir seçimde müdahil olmadık. Hiç bir olayda şahıs olarak yönlendirme yapmadım. Bu bazı insanları rahatsız ediyor. Bu gayet doğaldır.
- Atatürkçü Fenerbahçe ile Erdoğan'ı nasıl barıştıracaksınız?
En önemli şey şu: tribünlere ben sahip olamam. Fenerbahçe bünyesinde her türlü düşüncede olan insan var. Fenerbahçe bünyesinde insanlar düşüncelerini söylerken ben kalkıp onlara ambargo koyamam. Burası bir spor kulübü. Gerektiğinde benim için de 'istifa' diye bağırıyorlar. Onun için o konuda bir sorun olmaması lazım. Ama görüyoruz ki maalesef sorun oluyor.
- CAS kararını nasıl yorumluyorsunuz?
Türkiye Futbol Federasyonu Aziz Yıldırım'la ilgili hiç bir suç olmadığına karar verdi. CAS, UEFA kararları tamamen Türkiye'deki polis fezlekesine göre verilmiş bir karardır. Mahkemedeki yazışmalar UEFA'da dikkate alınmadı. Türkiye'de de UEFA'da da sahanın içinde şike olmadığı kabul ediliyor.
- Hapis yatmak için Türkiye'ye gidecek misiniz?
Operasyon ilk yapıldığında 156 sene hapisle yargılandım. Mahkeme bunu 6 yıl 3 ay olarak verdi. Şimdi 38 ay yatmam gerekiyor. 12 ay yattım zaten. 26 ay kaldı. Ben vicdanen rahatım. Memleketime gidiyorum. İki yıl hapis yatacağım. Mezarım Türkiye'de. Nerede yatacağım belli. Ödün vermeden Türkiye'ye gideceğim. Temyizden bir sonuç çıkmasını beklemiyorum. Çünkü siyasi bir karar alındı. Bunun için de bu kararı tanımadığımı beyan ediyorum. Bir gün bunları yapanların yargılanacağına inanıyorum.
- Hapisten çıktıktan sonra Başbakan'ın 'başkanlıktan ayrıl' tavsiyesi oldu mu?
Benim şahsıma söylemedi. Hapisten çıktıktan sonra da kendisiyle konuşmadım, görüşmedim. Gelen aracılar aday olmamamı istediğine dair şeyler söylediler. Ama bazı yakınları da böyle bir şey olmadığını söylediler. Ben kendi irademle adaylığımı koydum. Fenerbahçe Kongresi gerekli olgunlukla yapıldı ve herkese cevabı verdi. Sandıkla geldim ama sandıkla gitmiyorum. Yaratılan düzende sandıkla gelen adamı sandıkla götürmüyorlar. Bu da demokrasinin ayıbıdır.
- Başkanlıkla ilgili süreç nasıl işleyecek?
Bana tebligat yaptıkları gün ben başkanlıktan ayrılmış oluyorum. Bu kanun gereği. Fenerbahçe'nin birkaç ay içerisinde kongreye gitmesi lazım. Kongreye kadar başkanlık vekaletle götürülür. Sonra da bir arkadaş seçilir ve veya bu yönetimle de gider. Fenerbahçe kendisi karar verir. Orada şahsım da dahil olmak üzere kimsenin Fenerbahçe Kongresi'ne müdahalesi olamaz.
- Sizden sonra başkanlığa kimi yakın görüyorsunuz?
Bugün bunu burada söylemek yanlış olur. Fenerbahçe başkanlığına Fenerbahçe Kongresi layık olanı seçer. Fenerbahçe camiasına taraftarına teşekkür ediyorum. Önemli olan benim vicdanlarda aklanmamdır. Kurulmuş, istiklal mahkemelerine benzeyen bu yargının kararlarına saygı duymuyorum. Onun için vicdanen rahatım ve hapis yatmaya geliyorum. Kaçtı diyenler özür dilemeliler. Fenerbahçe'nin haklılığı ortaya çıkacaktır.
- Siyasete girmek gibi bir düşünceniz var mı?
Siyasete girmek gibi bir niyetim yok. Ama istesem de istemesem de Türkiye'nin güncel olaylarına bundan sonra daha sıcak olacağım. 16 senedir bu kulübün içine hiç siyaset sokmadım. Hep dışında tuttum. Türkiye'nin en büyük sivil toplum kuruluşu Fenerbahçe'dir. Bunu önümüzdeki günlerde de göreceğiz.
- Şike sürecinde Başbakan Erdoğan'ın Fenerbahçe'ye faydası olduğu iddia edildi?
Sayın Başbakan'ın hakikaten olumlu olarak kanunu değişmesi cezanın aşağı inmesi için çalışmalar yapmıştır. Onun için ben de kendisine teşekkür ederim. Onun dışında Fenerbahçe için yaptığı şeyleri ben bilmem çünkü hapisteydim.
Benimle ilgili Yargıtay kararı Cuma günü açıklandı. Fenerbahçe'nin hisseleri yüzde 8 düştü. Piyasa değeri 2 milyar dolardan, 800 milyon dolara indi. Fenerbahçe'nin nelerle uğraştığını herkes görüyor. Bütün davaların başladığı dönemde benimle ilgili operasyon başladı. En son sandıkla götüremediler. Çünkü gideceğim zaman Fenerbahçe taraftarları çıkıp destek oldular.
- Yeniden yargılanma gündemde bu konudaki düşünceleriniz, sıcak bakıyor musunuz?
Yeniden adil yargılanma olursa bunu memnuniyetle karşılarız. Örtbas edilen şeyler var. Onbinlerce sayfa tape var. Birçoğu kayıp, hasır altı edilmiş. Hepsini ortaya koysunlar adil yargılasınlar, iftira atmasınlar, ispatları koysunlar o zaman adil yargılama olması durumunda çıkacak her türlü cezaya razıyım. Hiç bir hata yapmadık. Biz kanunsuz hukuksuz yargılamaya tabi tutulduk onun için bu mahkemeleri tanımıyorum, bunların kararlarını da tanımıyorum.
- Ülkedeki son günlerde yaşanan tartışmalar ve genel gidişatla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Ülkenin gidişatı ile ilgili düşüncelerimi ben kendime saklayayım.
- Paralel devlet tartışmaları?
Paralel devleti önce tespit etmek lazım nerelerde olduğunu bilmek lazım ondan sonra yorum yapmak lazım. Benim bir sey söylemem doğru olmaz bunlar biraz siyasi konular.
- Kendi işleriniz ne durumda?
Devletten son 15 yıldır hiç bir iş almadım. Küçük ihaleleri bizim mühendisler alıp yapıyor. Onun dışında hiçbir büyük iş yapmadım. Bankadan kredi alıp gemiler yapmaya çalışıyorum. İki tane tanker yaptırdım onları kiraya veriyorum. Onun dışında her şeyimi Fenerbahçe'ye adadım.
SON VİDEO HABER
Haber Ara