Dolar

34,9371

Euro

36,6398

Altın

2.975,32

Bist

10.125,46

"İhraç edileceğimi bile bile HSYK teklifine ret oyu verirdim"

Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde partisinin kararına rağmen TBMM'ye girerek oy kullanan eski DYP Milletvekili Ümmet Kandoğan, aynı demokratik duruşunu sürdürdüğünü söyledi. Referandumda yüzde 58 'evet' oyu ile yeni yapısına kavuşturulan HSYK'nın değ

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-01-20 09:14:55

Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde partisinin kararına rağmen TBMM'ye girerek oy kullanan eski DYP Milletvekili Ümmet Kandoğan, aynı demokratik duruşunu sürdürdüğünü söyledi. Referandumda yüzde 58 'evet' oyu ile yeni yapısına kavuşturulan HSYK'nın değiştirilmesini yanlış bulduğunu anlatan Kandoğan, "Bugün de parlamentoda olsaydım, partimden ihraç edileceğimi bile bile HSYK teklifine ret oyu verirdim." dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün seçilmesiyle ilgili TBMM'de 2007 yılında 367 krizi yaşanmıştı. O dönem Mehmet Ağar'ın başkanlığını yaptığı DYP ile Erkan Mumcu'nun başkanlığını yaptığı Anavatan Partisi, Meclis'e girmeyerek kamuoyunun büyük tepkisini çekmişti. DYP'nin bu kararına rağmen bütün tehditlere göğsünü geren Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Genel Kurul'a girip oyunu kullandı. Eski DYP'li Kandoğan, o dönem yaşadıklarından bugün yaşanan sürece kadar bir çok konuyu Cihan TV Network'de yayınlanan Anadolu'da Sabah programına değerlendirdi.

Kandoğan, 2007 yılında yaşanan o krizde bütün baskılara hatta ölüm tehditlerine maruz kaldığını anlattı. Kandoğan, "Ben o dönem her türlü baskıya hatta ölüm tehditlerine direnerek Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne giren bir milletvekiliyim. O gün tarihi bir konuşma yaptım. O konuşmayı yaptıktan sonra oyumu kullandıktan sonra partim benim savunmamı bile almadan beni partiden ihraç etti. Sebep, seçimlerde Meclis'e girmem." diye ifade etti.

"ÖLÜM TEHDİTLERİ ALTINDA MECLİS'E GİRDİM, ÇOCUKLARIMI GÖREMEYECEĞİM SÖYLENDİ"

Mehmet Ağar'ın, seçime yakın bir zamanda üzerinde tehdit ve baskı oluşturulduğunu hatırlatan Kandoğan, şöyle devam etti: "Sürecin sonuna doğru sayın Mehmet Ağar'ın üstünde çok yoğun baskı ve tehditler oluştu. Bu baskı ve tehditlerin kimler tarafından yapıldığını milletimiz çok yakından biliyor. Açıkçası Mehmet Ağar'a, Erkan Mumcu ile dediler ki 'Eğer siz Meclis'e girer Abdullah Gül veya herhangi bir AK Partili seçilirse bunun faturasını biz ikinize çıkaracağız, biz Silahlı Kuvvetler olarak Çankaya'da laikliğe gönülden inanmış, sözde değil özde laik birisini istiyoruz.' bu şekilde çok ciddi tehditlerde bulundular. Hem Mehmet Ağar hem Erkan Mumcu bu tehditlere boyun eğerek, Meclis'e girmeme kararı aldılar. Ölüm tehditleri altında TBMM'ye girdim. Çocuklarımı bir daha göremeyeceğim söylendi. Cep mesajlarına ölüm tehditleri geldi. Bunların bir kısmı yakalandı. Savcılıklar tarafından haklarında işlem yapıldı. O gece e-muhtıra yayınlandı. Bir ihtilal bildirisiydi. 40 dakika bunun tartışmasını yaptık. Neredeyse boğaz boğaza kavga edecektik. Sonra ben 3'e 5 kala Meclis'e gireceğimi söyledim. Odadan ayrıldım. Arkamdan bir genel başkan yardımcısı ve genel idare kurulu üyesini arkamdan sayın Ağar gönderdi. Genel Kurul'un kapısına girinceye kadar benim kolumdan çekerek girmemi engellemeye çalıştılar."

"TÜRKİYE HUKUK DEVLETİ OLMA ÖZELLİĞİNİ KAYBETMİŞTİR"

Komisyonda görüşüldükten sonra Meclis'e gönderilen HSYK teklifini eleştiren Kandoğan, "Üzüntü ile karşılıyorum. Artık Türkiye bir hukuk devleti olma özelliğini kaybetmiştir. Bugün bir kanun devleti bile değildir. Tamamen hukuksuzluğun hakim olduğu bir duruma düşmüştür Türkiye. Deselerdi ki bir ay önce, 'Cumhuriyet savcısının kararını emniyet teşkilatı uygulamayacak', 'kesinlikle Türkiye'de böyle bir şeyin olması söz konusu değildir' derdik. Hukukun amir hükmü bu. Ben 23 yıl idarecilik yaptım. Böyle bir şeyin olması mümkün değil. Böyle bir ülkeyi ben düşünemiyorum. Bunlar Saddam'ın Irak'ında, Esed'in Suriye'sinde, Kaddafi'nin Libya'sında dahi göremeyeceğimiz şeyler oluyor Türkiye'de. Bu kadar siyasetin çirkinleştiği ikinci bir dönem olmamıştır Türkiye'de. İnanın kahroluyorum. İnanın gazetelere ve televizyonlara bakmaktan vazgeçtim." ifadelerini kullandı.

"AK PARTİ'DEYKEN DE DYP'DEYKEN DE BİLDİĞİM DOĞRULARI EN YÜKSEK SESLE DİLE GETİRDİM"

Parlamentoda bulunan vekillere de demokratik hareket etmeleri yönünde mesajlar veren Kandoğan, "Böyle bir kanun teklifi TBMM'ye gelse ret oyu kullanırdım. Dünyanın hiçbir ülkesinde hakimler savcılar yüksek kurulu, benzeri kurulların siyasetin, hükümetin emrine sokulduğu bir başka ülke yoktur. Yapılmak istenen kurulu Adalet Bakanlığı'nın genel müdürlüğü haline getirmektir. Bu kadar antidemokratik hükümleri ihtiva eden kanun teklifinin Meclis'e sevk edilmesi bile düşünülmeyecek bir şeydir. Ben hem Adalet ve Kalkınma Partisi'ndeyken, hem DYP'deyken bildiğim doğruları en yüksek şekilde dile getiren milletvekiliydim. Bu dönem parlamentoda olsam aynı şekilde böyle bir kanun teklifine ret oyu kullanırdım. Madem bu kadar önemli, niçin hükümet tasarısı olarak getirmiyorsunuz. Bir yerlerde hazırladınız, o milletvekillerinin eline de verdiniz. O milletvekillerinin hiçbiri o maddeleri şöyle böyle yapalım demediler. Hazırladılar teklifi, önüne imzayı attırdılar. Siyaset böyle bir şey. Genel başkana bu kadar kayıtsız şartsız bağlı olunan bir Meclis'ten ne bekliyorsunuz?" şeklinde konuştu.

Haber Ara