Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Rüşvetçiler hayırsever, hâkim ve savcılar militan oldu'

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, rüşvet ve yolsuzluğun AK Parti iktidarını milletin gözünden düşürdüğünü söyledi. Son dönemde rüşvetçilerin hayırsever, hırsızların ise yardımsever olarak nitelendirildiğini savunan B

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-01-18 10:57:57

'Rüşvetçiler hayırsever, hâkim ve savcılar militan oldu'
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, rüşvet ve yolsuzluğun AK Parti iktidarını milletin gözünden düşürdüğünü söyledi. Son dönemde rüşvetçilerin hayırsever, hırsızların ise yardımsever olarak nitelendirildiğini savunan Büyükataman, buna karşın görevini yapan hâkim ve savcılara militan denilerek suçların üzerinin örtülmeye çalışıldığını savundu.

Partisinin Bursa il binasında basın toplantısı düzenleyen MHP Genel Sekreteri Büyükataman, "Türklük, AKP husumeti; Türkiye, AKP vurgunuyla, AKP tahrikleriyle pençeleşmektedir. AKP iktidarını milletimiz nezdinde sorgulatan, tartıştıran, gözden ve gönülden düşüren örtülmesi artık mümkün olmayan yolsuzluklarıdır. Allah'ın ayeti açıktır. Bakara Suresi 188. Ayet'inde Yüce Allah (c.c.) rüşvet almayı da vermeyi de yasaklamıştır. Bugün yaşadığımız süreçte AKP iktidarının sahte dindarlığı, din tüccarlığı ortaya çıkmıştır. Zira onlar Allah'ın ayetlerini dünya malı karşılığında satmışlardır. AKP ve 'yolsuzluk arkadaşları' rüşvet bataklığına boğazına kadar batmış durumdadır. Bu aynı zamanda Türkiye'nin de itibar, yaptırım, caydırıcılık ve saygınlığına tahminlerin ötesinde zarar vermektedir. Hem bugünümüz hem de geleceğimiz Başbakan Erdoğan'ın boş kafasının içindeki bomboş hayal ve hezeyanlarla zafiyete uğratılmaktadır." diye konuştu.

Her seviyede yaşanan bozgunların millî birlik ve millî varlığımıza onarılması güç zararlar verdiğini dile getiren Büyükataman şunları söyledi: "Ahlaki özdenetimini kaybettiği gün gibi aşikâr olan AKP iktidarı ülkemizin başındaki bir numaralı musibet hâline gelmiştir. Aziz Türk milleti tarafından üçüncü defa iktidar sorumluluğu tevdi edilen AKP kadroları ve Recep Tayyip Erdoğan, kendilerine verilen bu emanete ihanet etmiştir. Başbakan Erdoğan'ın yönetimi altında Türkiye resmen; yolsuzluğun, yoksulluğun ve yasakların hâkimiyeti altına girmiştir. AKP'nin iktidar yıllarında; rüşvetçiler hayırsever olarak isimlendirilmiş. Hırsızlar yardımsever olarak gösterilmiş. Hâkim ve savcılar militan olarak tanımlanmış. Yolsuzluk operasyonları komplo olarak formüle edilmiş. Utanmazlık mağduriyet olarak sunulmuştur. Son 11 yılda sapla saman, doğruyla yanlış, güzelle çirkin, hak ile batıl, duayla beddua, temizlikle kirlilik birbirine karışmıştır."

'AK PARTİ İKTİDARI TÜRKİYE'Yİ ÇATIŞMA VE CEPHELEŞME SÜRECİNE KİLİTLEDİ'

Vatandaşların ekonomik vesayet ve ekonomik darbe altında can derdine düştüğünü ifade eden İstem Büyükataman, AK Parti Hükümeti'ni 'yürütmenin, aşırmanın ve götürmenin hırsıyla rüşvet ve yolsuzluk gemisinin dümenine geçmekle' suçlayan Büyükataman sözlerine şöyle devam etti: "İstanbul'da başlayan ve yurdun çeşitli yerlerine yayılan yolsuzluk operasyonları bir kez daha göstermiştir ki hükümet, çıkar ilişkilerinin, kul ve yetim hakkını gasp eden ahlaksızlıkların merkez üssü hâline gelmiştir. Şu günkü şartlarda, hükümetin sevk ve idare ettiği yolsuzluk ve hukuksuzluk kervanı gizlenemeyecek, saklanamayacak ve örtülemeyecek kadar büyümüş, kökleşmiş, her tarafı sarmıştır. Allah'tan korkmaz, kuldan utanmaz hırsızlar, yağmacılar ve hortumcular AKP hükümetinin etrafında öbek öbek toplanmışlar, aynı amaca doğru yönelmişlerdir. Bu, öylesine ayan bir hâl almıştır ki halkımız arasında evi soyulana "'Hırsız AKP binasına kaçmıştır', bir eşyası kaybolana 'AKP'liler almıştır' esprileri yapmak sıradan bir hadise hâline gelmiştir. AKP bu hâliyle millî egemenliğin değil ancak ve sadece millî mizah duygumuzun ve yargımızın konusu hâline gelmiştir."

AK Parti iktidarının Türkiye'yi çatışma ve cepheleşme sürecine kilitlediğini, millî değerlerin tahrip edildiğini vurgulayan Büyükataman, Başbakan Erdoğan'ın yönetimi altında Türkiye'nin, Türk milletinin teslim alınarak parçalanmak istendiğini öne sürdü. Ataman şunları söyledi: "Tehlike, Türk milletinin bekası ile ilişkilidir. Tehlike, Türk devletinin hükmü şahsiyetiyle ilgilidir. Türk'ün varlığı, bin yıllık kardeşlik hukuku ve milli bağımsızlığımız tehdit altındadır. İçte ve dışta buldukları destekle; Türk milleti ile yarım kalmış hesabı olanlar, Ecdadımızın şanlı tarihinden utanç duyanlar, Türk devletini asırlık emellerine engel görenler, kendilerini işgal güçlerinin komiseri sananlar, güzel vatanımızı, aziz milletimizi Sevr şartlarına götürmek istemektedir. İçinden geçtiğimiz bugünkü zaman diliminde; koltuğunu kaybetmemek için çırpınan, ihanetlerini örtmek için kıvranan, rezaletlerini gizlemek için çirkefleşen ve bahaneler ürettikçe batan bir hükümetle yüz yüzeyiz. İktidar Türkiye'yi yorgun düşürmüştür. İktidar Türkiye'yi çatışma ve cepheleşme sürecine kilitlemiştir. AKP iktidarı yolsuzluk olup çıkmıştır. AKP iktidarı gayrimeşru kazanç kapısı hâline gelmiştir. Yeri gelince kul hakkından, yeri gelince de haktan ve hukuktan bahsedenler heybelerini haramla doldurmuştur. Yolsuzluk mahzeninin kapısı açılmış, pis kokular her tarafa yayılmıştır. Soruşturmalar sonuna kadar sürdürülmeli, ucu kime değerse değsin söz konusu hukuki süreç sağlıklı ve düzgün şekilde ilerletilmelidir."

'PİSLİKLERİN ÜZERİ 'ZAMANLAMA MANİDAR' AÇIKLAMALARIYLA ÖRTÜLMEYE ÇALIŞILIYOR'

Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşlarının rüşvet ve yolsuzluğa battığını ileri süren İsmet Büyükataman, "Rüşvet ve yolsuzluğu gizleme telaşıyla, kavram kalpazanlığına soyunmuş, yolsuzluğun adını 'Dış güçler', rüşvetin adını 'paralel devlet' ve devleti soyup soğana çevirmenin adını ise 'Haşhaşiler' olarak açıklamışlardır. Ortaya çıkarılan pisliklerin üzeri 'Zamanlama manidar' açıklamalarıyla örtülmeye çalışılır hâle gelmiştir. Başbakan bilmelidir ki, ifade ettiği gibi bunlar ne örgüt, ne virüs, ne Haşhaşi, ne de dış güçlerdir; kendisi de dâhil olmak üzere bunlar sadece ve sadece 'Pompei kalıntıları'dır. Dünya tarihi ibretlik olaylarla doludur. Bunlardan bugün en çok ibret alınması gerekenlerden biri günümüzde taşa dönmüş cesetleri ortaya çıkarılan Pompei halkıdır." ifadelerini kullandı.

Başbakanın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın 'Ordu'ya kumpas kuruldu' ifadesiyle Balyoz ve Ergenekon davalarında yeniden yargılamanın gündeme geldiğine dikkat çeken Büyükataman, "Kumpasla yolsuzluğun ve rüşvetin üzeri kapatılarak, gündem asıl mecrasından koparılmıştır. Bu, sinsi bir kurgudur. Bizim açımızdan meselenin garip ve kuşkulu tarafı gündem ibresinin birden bire ve aceleyle yeniden yargılama konusuna sabitlenmiş olmasıdır. Esasen hukukun kendi içinde yeniden yargılama yolu açık ve bellidir. Bunun dışında geçmişteki yargılamaların yenileme çabası, yapılan yanlışların dolambaçlı yollardan itiraf ve teyidinden başka bir anlama gelmeyecektir. Madem TSK'ya kumpas kurulduğu zımnen kabullenilmiştir, önce bu kumpasın tarafları her kimse ifşa edilip mutlaka hâkim karşısına çıkarılmalıdır. 2007 yılından beridir mağdur edilen, yıllarca cezaevinde süründürülen ve darbeyi aklından dahi geçirmeyen vatansever asker kişilerin bedelini kim ödeyecektir? PKK'lıları serbest bıraktırıp Meclis'te Anayasa değişikliği için uzlaşanlar millî vicdana ne diyecektir? Başbakan Erdoğan ve hükümetinin gizli gündeminde, kumpası gerekçe yaparak İmralı canisini ve tutuklu PKK'lıları yeniden yargılayıp serbest bırakmak var mıdır?" diye sordu.

AKP'nin HSYK'yı siyasi gayelerle yürütmenin emrine almak için çalıştığına işaret eden Büyükataman, "Başbakan Erdoğan, HSYK'yı, 'Adli Kolluk Yönetmeliği'nin korsan değişikliğine gösterdiği direnç ve tepki nedeniyle hedef hâline getirmiştir. 12 Eylül 2010 öncesinde ne demişse şimdi yüzü kızarmadan aksini söylemektedir. Referandum sürecindeki tüm sözleri yalan çıkmıştır. Başbakan Erdoğan 12 Eylül Referandumu'na evet diyen herkesi kandırmış, yüzüstü bırakmıştır. 'Yetmez Ama Evet'çiler, acaba bunu içine sindirecekler midir? Aradan geçen yaklaşık 3,5 yıl sonra ne dediysek ortaya çıkmıştır. O günlerde dört bir koldan bize saldıranlar, bugün derin ve manidar bir sessizliğe gömülmüşlerdir." ifadelerini kullandı.

Haber Ara