Dolar

34,8933

Euro

36,6383

Altın

3.007,50

Bist

10.058,63

Niçin İstiklal Mücadelesi?

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-01-14 17:09:08

Niçin İstiklal Mücadelesi?

Başbakan Erdoğan operasyonlarla ilgili İstiklal Mücadelesi sözünü söyledikten sonra bazıları dalgaya alarak bunun neresi istiklal mücadelesi diye gülüp geçmiş olabilir.

Anlatalım:

Orta doğunun içinde olduğu vahim durumu hepimiz biliyoruz. Küresel güçlerle mücadelenin her gün yükselerek devam ettiğini de Allaha şükür görmekteyiz.

Yine bu küresel güçler tarafından dünyaya tehtid unsuru olarak lanse edilen bir kuvvet mevcut: El kaide. Bu yapı, uluslararası toplum diyebileceğimiz nato ve birleşmiş milletler dâhil olmak üzere bunlarla organik bağı bulunan tüm uluslararası kuruluşlar tarafından bir numaralı terör örgütü olarak ilan edilmiştir.

Mevcut hükümeti devirmek için ellerinden geleni ardına koymayan gizli demeyeceğim artık hepimizin bildiği güçler, dünya kamuoyuna hükümet kanadının, el kaide ile bir şekilde bağlantılı olduğuna inandırmaya çalışıyor.

Mahir Zeylanov’un yazmış olduğu tweetler bunun sosyal medyadaki başlangıcı idi. Meşru hükümetleri devirme konusunda istifa metodunu uygulatmaya çalışanlar 28 şubat sürecinde DYP’ye sığınmışlardı. Kasetler, şantajlar, operasyonlar ne denli etkili olur da hükümeti yıkma girişimleri başarılı olur bilinmez ama hükümeti içerden yıkmanın 28 şubata göre daha zor olduğunun farkına varmış olmalılar.

İstifalar ve/veya yeni oluşum hareketleriyle de hükümete istedikleri zararı veremeyeceklerini anlamaya başladılar. Bana göre; Ne Ekrem Dumanlı’nın 2007 yılında kendisinin yazıp bugün ekibine uygulattığı gibi seçim stratejileriyle ne de diğer akıllarına gelen tüm şantaj içerikleriyle milletin arkasında durduğu bu hükümeti düşürmeye vakıf olamayacaklar.

Şimdi gelelim işin el kaide kısmına. Geçenlerde gördüğümüz bir haber başlığı: Türkiye dünyaya yardım eden ülkeler arasında 4. Sıradaymış ne güzel. Biz isteriz ki birinci sıraya yükselsin. Fakat bakalım bu yardım edilen ülkeler arasında dikkat çeken hangi ülkeler var? Pakistan, Afganistan, Irak ve özellikle Suriye. Hatta tek başına Suriye bile yeter. Niye Suriye yeter? Suçlamalar için yeter de artar bile. Zalim esede karşı suriyede cihad eden muhalif birliklerinin bir kısmını el kaidenin bir ayağı olan nursa cephesi yürütüyor. Suriyedeki mazlumlara giden yardımların da haramiler tarafından yağmalanmasını önlemek için muhalif birliklerden birçok ekip de yardım tırlarıyla birlikte hareket ediyor. Dünya kamuoyuna; yapılan yardımların el kaideye gittiğini, insani yardım hareketlerinin hükümet tarafından desteklendiği ve hükümetin dünyada bir numaralı terör örgütü olarak ilan edilen gruba destek verdiğini lanse etmeleri işten bile değil. İHH’ya yapılan operasyonlardan, bu odakların nereye doğru hazırlık yapmak istediklerini de anlıyoruz.

Peki, yarın ne olacak? Bu kadar küçük bir şeyden hükümetle el kaide bağlantılarını kurabilmeleri mümkün mü? Bunun yanında yapılacak birkaç kara propaganda ile birlikte evet mümkün. Bugün camia yazarları dünyaya “biz el kaideci terörist bir hükümet istemiyoruz” diye bağırmaya başladılar.

Bu iftiralarla birlikte olacakları değerlendirelim. Amerika bu hediyeyi kullanarak Afganistan ve ırak’a getirdiği gibi bize de “medeniyet” getirebilir mi? Hem de nasıl. Bir reklamda imaj hiçbir şey susuzluk her şey diyor ya, küllün yalan. İnanın imaj her şey. Yarın Amerikan başkanı çıkıp, ellerine iç sathlarımızdan verilen listeyi okuyarak “bu teröristleri ve terör yandaşlarını bize verin” der. Bu listede kimler olmaz ki? Hükümetin kolunu bacağını gövdesini söker alırlar. Hükümet yıkılır ve vesayetçiler tekrar iş başına gelir. Ülkede kaos ortamı ve geçim sıkıntıları baş gösterir. Başbakan ve Cumhurbaşkanı düşer. Yeni vesayetçiler birbirlerine anayasa kitapçıkları fırlatır. Dolar uçar, faizler tavanı deler. Yine 28 şubatlar yaşanır. Yine üniversite önlerinde bacılarımız joplanır. Eşimiz, dostumuz, akrabamız haksız yere işten kovulur, horlanır, kıyıya köşeye atılır. Hadi bu hafif senaryo, bunu daha önce de gördük.

Hadi rahmetli hoca gibi terleye terleye imzayı atmadı, kimseyi vermedi ve dik durdu. O zaman ne yaşarız?
Amerikan başkanı dünyaya ağabeyliğe soyunur. Hollywood’daki gibi güzel bir senaryo hazırlanır. Çıkıp duygusal bir konuşma yapar. Bir gecede NATO toplanır, Amerikan, İngiliz ve Fransız gemileri limanlarımıza yanaşır. Sonrası malum. Şimdi anladık mı niye istiklal savaşı dendiğini?

Yok canım o kadar da olmaz! Derseniz, Mısır, Suriye, Irak, Afganistan’a bir bakalım. Şunu da söyleyeyim; Amerikan askeri kapıyı kırıp içeri girdiğinde ne cemaatçi tanır ne şucu ne bucu. Allah bizi o günlerden saklasın. Aklınızı başınıza devşirin. Küresel güçlerin istediklerini Müslümanların son kalesini yıkmayın. Elbette Allah nurunu tamamlayacaktır, önemli olan biz o mücadelede hangi safta duracağız.

Son söz: Uhud savaşında efendimiz tarafından okçu tepesine yerleştirilenlerin savaş kazanıldı diye ganimetlere koşmasını iyi okumak lazım. Şüphesiz ki Allah bizlere ibret olsun diye çok şeyler göstermiştir. Ergenekon, balyoz ve diğer yapıların çökertilmesi için okçu tepesine yerleştirilenler, bırakın şu ganimet sevdasını artık. Kendinize gelin.

(Yazıyı tamamladığımda bir arkadaş vasıtasıyla gördüm, Zaman yazarı Şahin Alpay “asıl amaç nükleer bomba yapmak” diye bir yazı kaleme alarak, “hey nato IRAK’da ki gibi bak nükleer var mı?” diye çağrı yapıyor. Allah akıl fikir versin)

YAZAR: İSMAİL SEYHOĞLU


SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara