Türk elektronik spor takımları geliyor
Dünya genelinde yaklaşık 40 milyon oyuncusu bulunan ve her geçen gün güçlenen League of Legends (LOL), oyun dünyasında yaşanan büyük değişimin öncüsü konumunda.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-12-25 10:11:34
Türkiye, dünyanın en oyun bağımlısı ülkelerinden biri. Gelişmiş internet ve mobil altyapısının desteğiyle, Türkler oyun dünyasındaki sınır tanımayan zeka ve marifetlerini ortaya koymak için her fırsatı değerlendirmek istiyor. Riot Games, Türk toplumunun sakladığı oyun potansiyelini bir üst seviyeye taşımak için büyük planlar yapıyor…
Riot Games Ülke Müdürü Hasan Çolakoğlu, oyun dünyasındaki gelişmeleri ve piyasadaki beklentileri ntvmsnbc’ye anlatırken, Türkiye’nin elektronik spor alanında büyük gelişmelere tanık olacağını belirtti. Dört ekranda birden oyun oynayan, internet kafelerde büyüyen nesiller, Riot Games ile gerçek zamanlı strateji oyunlarında amatör oyunculuktan profesyonel sporculuğa adım atmaya hazırlanıyor. Türkiye’nin oyun kültüründe yatan detayları ntvmnsbc’ye anlatan Hasan Çolakoğlu, ‘Oyun yıldızlarımızın sayısı giderek artıyor’ ifadesini kullandı.
Türkiye, Güney Kore’nin ardından nüfusu en oyun bağımlısı ülkelerden biri. Coğrafya ve kültür çok farklı olsa da bu tablodaki benzerlik ve farklılıkları belirleyen faktörler neler?
Mesele tam olarak altyapı değil, ne için oyun oynadığımız. Amerika’ya İngiltere’ye ya da Meksika gibi ülkelere bakıldığı zaman bu ülkelerin daha çok konsol merkezli oyun anlayışı olduğunu görüyoruz. Konsol mu, PC 2’mi tartışması var ama bu bir kültür meselesi ve hangi mecrada oynadığınız sizin kültürel mecranızı ortadan çıkıyor. Amerika’da ve Batı Avrupa’da insanların gelir seviyesi yüksek ve evlerinde birkaç televizyon bulunuyor. Pahalı oyunları almaktan da çekinmedikleri için oyun konsollarını tercih ediyorlar. Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Asya’ya bakıldığında ise internet altyapısından bağımsız olarak insanlar oyunu bir sosyalleşme aracı olarak görüyor. İnternet kafelerin yaygın olduğu ülkelerde bu mekanları sosyalleşme aracı olarak görüyoruz. Çin, bu alanda nüfusu akımından Güney Kore’yi de geçmiş durumda. Güney Kore, Tayvan ve Vietnam ekseninde de internet kafe kültürü çok yaygın. Türkiye, kendi bölgesinde en büyük pazarlardan biri. Bize nüfus ve yapı olarak benzeyen Polonya var aman onlar PC’de oyun oynamayı tercih ediyor. Rusya’da da internet kafe kültürü yok ama müthiş bir bilgisayar okuryazarlığı söz konusu.
Türkiye’de insanlar evlerde oturmak sosyalleşeme aracı olarak kullandıkları internet kafelere gidiyor. Örneğin LOL Karadeniz turnuvası için 18 şehirde başlatılan turnuva için 16 şehre gittik. Toplam 600 civarında takım katıldı. Bu da insanların bir turnuvaya katılabilmek için Cumartesi-Pazar gününü ayırdığını gösteriyor. Tablet ve ya akıllı telefonlarda kendi başınıza oynayabileceğiniz oyunlarda vakit geçirebiliyorken, LOL oynamak için en az beş kişi minimum 1 saat telefonlar kapalı, en ufak diyalog olmadan tamamen oyuna motive bir şekilde oyun oynuyor. Bu da oyuncuların aynı zamanda fedakarlık yaptığını gösteriyor.
‘HER 18 ONLINE OYUNCUDAN 1’İ LOL’DA’
Yeni nesil, erişim son derece kolay olduğu için mobil oyunlara daha yatkın görünüyor. Oyun hayatına PC ile başlayan 90’ların nesli ile günümüzün genç oyuncuları arasında oyun anlayışı farkı var mı?
Geçtiğimiz günlerde tanık olduğum bir diyaloğa değinmek istiyorum. İki arkadaş, ‘Yemek yemeyi seviyormuşsun, kaseleri getirelim de yemek yiyelim’ diyor. Diğeri de ‘Ben tabakta yemek yerim’ diyor. Ama oyun oynamanın amacı sadece oynamak. ‘Ben sadece PC’de oynarım’, ‘Ben konsol tercih ederim’ diye bir şey yok. Oyun firmaları da bunu öngörerek oyun sürüyor piyasaya. PC’de GTA’yı (Grand Theft Auto) çevrimiçi ve çevrimdışı; konsolda çok oyunculu; mobil uygulama sayesinde akıllı telefonunuzdan konsolu kontrol ederek oyamayabiliyorsunuz. 7 ve 11 yaşlarında iki oğlum var. Oyun oynamaya Nintendo DS ile başladılar, bugün iPad, iPod, Wii, PC’de de oyun oynuyorlar. Yeni nesil belli bir yaşın üzerinde PC’ye geçiyorlar. Bizim dönemimizde PC, Amiga, Atari vardı. Yeni kuşağın seçenekleri daha fazla ve istediği vakitte, istediği tarzda oyunu oynayabiliyor. Bugün kullandığım 4 tane konsol var. İlk olarak Wii aldım, daha sonra PS3 ve Xbox 360 aldım. Ama vaktimin çoğunu PC’de geçiriyorum. Ama uçakta veya akşamları yolda iPad kullanmayı tercih ediyorum.
Türkiye’deki oyun piyasası hakkında yapılan bir araştırmaya göre, oyuncuların yüzde 25’i dört ekranı birden kullanıyor. Türkiye’deki her 18 online oyun oynayanlardan 1’i LOL oyuncusu diye bir not da düşmüşler. Ekran boyutu, ya da hangi cihazla başladı, oyun oynamaya oradan devam edecek diye bir şey söz konusu değil.
PS4 alacağınızı söylediniz, Xbox One da alacak mısınız?
Xbox One’ın içeriğinde nasıl hizmetlerin yer aldığının çok büyük önemi var. Xbox One’ın ağırlıklı olarak ABD’deki TV hizmetleriyle uyumlu. Oturma odasında TV’ye sunduğu ekstra hizmetlerle öne çıkan bir eğlence donanımı, benzer hizmetleri Türkiye’de de sunacaksa neden olmasın?
İki çok beklenen konsolun piyasaya sürülmesiyle 2014’te PC, mobil ve konsol savaşı nasıl bir hal alacak?
Bunu bir savaş olarak görmüyorum. Tüm oyun mecraları beraber büyüyor. Bu bitmeyecek bir rekabet. Wii bir ara çok sattı ve PC’nin sonu geldi dendi. Ardından 2 Player Games oyunlar çıktı ve PC’nin ayakta kalmasını sağladı. PC, single player (tek kişilik) oyun oynamak için dünyanın en iyi cihazı değil. Öte yandan online, multiplayer (çok oyunculu) ve PvP oyunlar (Player vs Player) için PC’nin alternatifi yok. Konsolda bir PvP oyunu oynamak PC’de oynamak kadar tatmin edici değil. Battlefield gibi bir FPS’yi (First Person Shooter) insanların büyük kısmı PC’de oynamayı tercih ediyor. Ama futbol oynayacaksanız da kumanda şekline bakılırsa hayatta PC’de oynamayı tercih etmezsiniz. Kısacası farklı oyunlar için farklı tercihler öne çıkıyor. Şehirlerarası yolda Ferrari tercih edebilirsiniz ama şehir içinde emin olun elektrikli araba çok daha iyi olacaktır. ‘Ben bunu kullanırım bunu kullanmam’ demek bu saatten sonra kimse için geçerli değil.
World of Warcraft kısa süre önce beşinci genişleme paketini sundu ancak oyuncu sayısı azalmaya devam ediyor. WOW’un LOL gibi oyunlara karşı kan kaybettiğini söyleyebilir miyiz?
Bir karşılaştırma yapmama gerekirse, bunu Blizzard’ın ilk kez ortaya koyduğu alışılmışın dışındaki stratejiyi ele alarak yapmam gerekir. Blizzard, eskiden bir oyun çıkarır, onu tamamlayınca yeni bir oyun sunarlardı. Bugün, beş tane oyunu birden desteklemeye çalışıyor. Aynı anda WOW, Hearthstone, Starcraft II, Diablo III ve Heores of the Storm’u birden destekliyor. Yeni bir Battlefield ara yüzü yaptılar ve buradan arkadaşlarınızın hangi oyunu oynadığını görerek onlarla mesajlaşabiliyorsunuz. Blizzard’ın hedefi, oyuncu hangi oyunu oynarsa oynasın, onları bu oyun platformunun içinde tutmak.
Blizzard, oyunlarını oynayarak yıllarımızı geçirdiğimiz, beğendiğim bir firma. Riot Games’in LOL ile yaptığı bambaşka bir şey. LOL’un mantığı, dünyanın neresinde hangi dili konuşursa konuşsun, hardcore PC oyuncularının tekrar tekrar yaşamak istediği bir deneyim sunmak. LOL neden Blizzard’ın bir oyunundan daha büyük? Çünkü Blizzard ‘dünyanın neresinde olursanız olun bu şekilde oynamak zorundasınız’ diyor. Riot Games’in oyuncu odaklı yaklaşımında ise Çin’deki oyuncuyla Türkiye’deki oyuncuya sunduğumuz hizmetler çok farklı. Her ülkenin oyuncusuna göre hizmet sunabilmek için yerel ekipler kuruyoruz ve bence en önemli farkımız da burada ortaya çıkıyor.
Küresel alanda oyunculardan size nasıl talepler geliyor?
Türkiye’den örnek verirsek, bir tane kostüm çıkaralım dedik oyun için. Cihan Ünal’ın seslendirmesiyle Fatih Tryndamere kostümü hazırlandı. Bu kostüm, oyunculardan bize gelen talepler içinden seçtiğimiz bir yenilikti. Birinci yıldönümü için yine oyunculardan gelen istek üzerine Zafer Alagöz’ün seslendirmesiyle Barbaros Gangplank kostümü hazırladık. Türkiye’de 10 yıldır kör topal ilerlemeye çalışan bir elektronik spor sektörü var. Bu talebi oyunculardan gördük ve diğer tüm firmalar ikinci, üçüncü senesinde elektronik spor organizasyonlarına başlarken, biz birinci yıldan başladık. Geçtiğimiz yıl 2500’den fazla takımın katıldığı bir sezon bitirdik. Bu sene takım sayısının 4 bini geçmesini bekliyoruz. Kısaca Türk oyuncular Türkiye’ye özgü bir kostüm istiyorlar, yapıyoruz. Elektronik spor organizasyonu istiyorlar, yapıyoruz. Bu yaklaşımla, herhangi bir rakip firmada görmek mümkün değil.
2014’te uluslararası bir ortaklık, bir proje düşünüyor musunuz?
Bir tane oyunumuz var ama bu sonsuza kadar bu oyunla kalacağımız anlamına gelmiyor. Birinci önceliğimiz, LOL’un daha da güçlü bir oyun deneyimi sunmasını ve geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak. Çünkü dünyada baktığınız her ay büyüyen bir oyuncu kitlesi var. Elektronik oyunu ana akım bir alan haline getirmek, farklı alanlara ilgi duyan insanları çekebilmek gibi hedeflerimiz var. Bu noktada herhangi bir ortalık veya yatırım gibi spesifik bir planımız yok ama ilginç işbirliklerimiz oluyor. Örneğin ABD’de yarı profesyonel ligimizi önde gelen bir içecek firmasıyla yapacağımızı duyurduk. Geçtiğimiz yıl büyük bir cep telefonu operatörü Türkiye’de en büyük destekçimiz oldu. Bize destek olacak ve geniş kitlelere ulaşmamıza yardım edecek tüm markalarla işbirliği yapma eğilimdeyiz.
‘TÜRKİYE’NİN OYUN TAKIMLARINI YAKIN GELECEKTE GÖRECEĞİZ’
Dijital Oyun Federasyonu ile ileriye dönük nasıl çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?
Dijital Oyun Federasyonu’nda bir dönüşüm söz konusu oldu. Federasyon kurulduğu zaman bir ilkti. Ancak bürokratik nedenlerden yaşanan yavaşlık nedeniyle istenilen çalışmalar ortaya çıkmadı. Bu süreci hızlandırmak için devlet federasyonu gelişmekte olan sporlar federasyonunun altında birleştirdi. Dolayısıyla altyapısı hazır bir federasyonla nasıl organizasyonla gerçekleştiririz aşamasındayız. Amacımız, Türkiye’deki elektronik sporlarla uğraşanların da resmi sporcu sayılması. Oyuncuların uluslararası yarışmalara giderken sporcu vizeleri alabilmeleri ve ödül kazandıkları zaman Türkiye’de bu unvanlardan yararlanabilmeleri. Bugün herhangi bir tekvando, boks nasıl değerlendiriliyorsa, oyuncuların da amatör sporcu gibi kabul edilmelerini istiyoruz.
Yıllarca belgesellerde izlediğimiz ve futbol yıldızları gibi yaşayan Asyalı video oyun takımları Türkiye’de de bir gün kurulacak mı?
Zamanla olacak diye düşünüyorum. Oyuncular bir şekilde oyun ve antrenmanlarını da yayımlıyor. Bir nevi Lionel Messi’nin omzuna kamera bağlamış da antrenmanını izliyormuş gibi, elektronik sporcular da biraz buna benzer şekilde kendi oyunlarını internetten yayımlıyorlar. Ve ciddi bir hayran kitlesi oluşturan, imzası istenen ‘Fabulous’, ‘Holyphoenix’ gibi oyuncular da var. Bizim de kendi yıldızlarımız da yavaş yavaş yetişiyor. Ancak Asya’daki gibi henüz ciddi bir uluslararası başarımız yok. Örneğin LOL’da ikinci sezonu Tayvanlılar, üçüncü sezonu da Çin-G.Kore finalinde G.Kore kazandı. Kısaca Asya’nın bir egemenliği var diyebiliriz.
Türkiye uluslararası oyun turnuvaları ve fuarlarına ev sahipliği yapabilir mi?
Dünyada ticari ve oyun fuarı anlamında iki tip fuar var. Biri oyun stüdyolarıyla yatırımcıları bir araya getiren ve ABD, İngiltere gibi ülkelerin öne çıktığı fuarlar söz konusu. Bir de Almanya’da ve G.Kore’de daha sık gördüğümüz oyun fuarları düzenleniyor. Bu fuarlar artık biraz sınırlanmaya başladı çünkü oyunlar belli dönemlerde çıkar ve insanlar fuarlara piyasaya çıkmamış oyunu denemek için giderdi. Oysa şimdi Blizzard’ın Bliztcom etkinliği gibi firmalar oyunlarını tanıtan kendi organizasyonlarını düzenlemeye başladı. Riot Games’in olarak düzenlediğimiz en büyük etkinlik, bu yıl Staples Center’da (Los Angeles Lakers ve Los Angeles Clippers’ın sahası) yapılan LOL dünya şampiyonası finaliydi. Seneye finali G.Kore’de yapıyor olacağız. Kim bilir, önümüzdeki 5 sene içinde Türkiye’de de yapıyor oluruz…
‘FARKLI SEKTÖRLERDEN İNSANLARI OYUN DÜNYASINA KAZANDIRIYORUZ’
Sizi oyun dünyasının önde gelen yöneticilerinden birisi haline getiren yolun başlangıcı nasıldı?
Üniversitede elektronik mühendisliği okurken masa üstünde FRP (Fantasy Role Playing-rol yapma oyunu) çok fazla oynuyordum ve buradan yola çıkarak oyun tasarımcısı olmaya karar verdim. Ancak kimse bana ‘gel oyun tasarımcısı ol’ diye bir fırsat sunmadı. Bilişim sektöründe kariyerime başladım ancak aklımda her zaman oyun vardı. 2003 yılında Türkiye’de online oyunlar yayılmaya başladığında bir şekilde bu sektöre adım attım ve 10 yıl geride kaldıktan sonra insanlara bir şeyler yapabildiğimizi gösterdiğimiz böyle bir ofis olurmuş olduk.
Riot Games’i kuran arkadaşlarla çok ciddi bir vizyon birliğimiz var. Onlarla iş görüşmesi için ilk görüştüğümde, yaptıkları şeyi ABD’de hayata geçirme imkanı bulduklarını ancak Türkiye’de aynısını yapmak için yatırımcı, insan kaynağı ve yetişmiş insan eksikliği olduğunu söylemiştim. Biz iki önemli faaliyet yapıyoruz. ABD’deki ofise oyun şirketlerinden gelen insanlar dahil oluyor. Ancak Türkiye’de yüzlerce oyun firması yok. Riot Games’in Türkiye bürosu olarak oyuna meraklı olup kariyerini başka alanlarda ilerletmiş arkadaşları buraya yerleştiriyoruz. Örneğin TV kanallarından bir arkadaşımız yayın ekibinin başına geçecek. İnternetten yayın yapan LOL kanalımızı daha profesyonel bir spor kanalı haline getirme isteğimiz var.
Riot Games ofisine baktığımızda alışık olduğumuzdan çok farklı bir ortam göze çarpıyor. Nasıl bir şirket kültürünüz, çalışma şekliniz var?
Sonsuza kadar kendimi 15 yaşıma kilitlemiş olduğumdan kaynaklanıyor olabilir (gülüyor)… İşe yeni bir kişi alırken, ‘Tamam çok beğendim, zaten tanıyorum, hadi gel başla’ denmiyor. İlk olarak gelen kişi ayrı olarak bizim ofisimizden 6 kişiyle görüşüyor. Ardından ABD ofisinden 2 kişiyle daha görüşme yapıyor. 7-8 görüşmeden önce kimseyi işe almıyoruz. En önem verdiğimiz konu ise Riot Games’in kendine has kültürü. Bu kültür, yeni gelecek arkadaşta var mı, bu kültürü özümsemiş mi buna bakıyoruz. Mesela, bu insanla 10 saatlik uçak yolculuğunu yan yana yapar mıydınız sorusuna cevap verebilmek önemli. Bu değerlendirmelerle ekibimizi kuruyoruz. Ofis ortamına gelince, ABD’deki ofisi burada birebir yaratmaya çalıştık ama bizimki daha yeni olduğu için daha da güzel ol duğunu söylemem lazım. Bizden sonra yapılacak ofis bizi geçecektir, genelde böyle oluyor. Güney Kore ofisinde masaj salonları da var (gülüyor).
Facebook, Google gibi firmalar bugün yapay zekadan, robotik teknolojisine kadar uç noktalardaki teknolojilerle uğraşıyor. Sizce neden?
Bu biraz parayla ilgili bir konu. Türkiye’de gördüğüm şirketlerin birçoğu, ‘gerekli para akışını sağlayabilecek ve bu sene sonucu çıkarabilecek miyim’ bakış açısına sahip. Ancak Google gibi belli bir büyüklüğün üzerine çıkmış firmalar, çok büyük Ar-Ge ve uçuk projelere para ayırabilen firmalar. 20 tane uçuk projeden iki tanesi tutsa, diğer 18 tanesinin maliyetini çıkarıyor…
SON VİDEO HABER
Haber Ara