Mehmet Barlas, "Meğer 'beddua' sandığımız söylem 'müâalene'ymiş..." başlıklı yazısında, Fethullah Gülen'in gündeme oturan yorumunun ve sert konuşmasının beddua olarak nitelendirilmesini dine göre değerlendirdi. Barlas, din alimlerinden ve yazarlardan örnek vererek meseleye açıklık getirmeye çalıştı.
İŞTE BARLAS'IN O YAZISI:
Dini bilgilerin eksikliği yüzünden, olayları yanlış değerlendirebiliriz...
Buna son örneği Fethullah Gülen'in "Beddua" olarak değerlendirilen sözlerinin yorumlanmasından verebiliriz.
Meğer Gülen'in "Evlerine ateşler salsın"lı dileklerini içeren sözleri, beddua değilmiş. Meğer bunlar "Karşılıklı lanetleşme" anlamına gelen "Mülâane"ymiş.
Yeni Şafak'ta Osman Özsoy bu konuyu şöyle özetlemişti: "Kaynaklarda 'Mülâane' olarak geçen ve kilitlenmiş konularda çözüm olarak önerilen bu formül, yani karşılıklı lanetleşerek meseleyi vuzuha kavuşturma yöntemi, kocanın sadece kendisinin şâhit olduğu bir zina olayında başka şâhit bulunamadığı zamanlarda da hukuken uygulanmaktadır..."
Bu çözümden gidersek, Fethullah Gülen'in lanetlediği kişiler kimlerse, onlar da Gülen'i aynı sözlerle lanetledikleri zaman demek ki "Mülâane" süreci tamamlanmış olacaktır.
Çözüm Allah'ta artık
Ama burada şöyle farklı bir durumun söz konusu olduğunu da yazmış Osman Özsoy: "Sayın Gülen'in 'beddua etti' şeklinde kamuoyuna yansıyan sohbetinde işin içine aileler ve evler de dahil edilerek hepimizi şaşırtan bir dua söz konusu olmuşsa, hatta orada yapılan duaya o sırada yanında bulunanlar ve dünyanın dört bir yanındaki insanlar da amin demişlerse, artık konunun nihai hakemi olarak Cenab-ı Allah belirlenmiş demektir."
Arkadaşımız Mahmut Övür, Pakistan yolundaki uçakta Başbakan Erdoğan'ın Zaman yazarı Mustafa Ünal'a "Bu nasıl beddua, kime ediyor? Sıkıysa kime ettiğini de söylesin, isim versin" dediğini yazmıştı.
Anlayabildiğimiz kadarıyla Başbakan Erdoğan'ın bu merakını gidermesi pek mümkün olmayacak... Çünkü meselenin çözümü Cenab-ı Allah'ın hakemliğine bırakılmış durumda.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!