Yenişafak yazarı: Ekrem Dumanlı'nın top sakalı
Yenişafak yazarı Salih Tuna, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'yı bir okurun yorumu üzerinden köşesine taşıdı!
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-12-10 04:29:45
Salih Tuna, "Ekrem Dumanlı'nın top sakalı" başlıklı yazısında, dershane olayının ardından gündemi değiştirmeye yönelik belgeler ortaya atan Mehmet Baransu ve Emre Uslu'yu yine o bilindik dil oyunlarıyla eleştirdi.
Salih Tuna'nın Yeni Şafak gazetesindeki "Ekrem Dumanlı'nın top sakalı" başlıklı (10 Aralık 2013) yazısı şöyle:
Birileri orda burda sosyal medyada Emre Uslu, Mehmet Baransu ve Önder Aytaç'ı 'top sakal çetesi' tesmiye ediyor.
Doğrusunu isterseniz şimdiye değin hiçbirinin top sakalı dikkatimi çekmedi.
Niye bilmem, ama inanın böyle.
Top sakal deyince benim aklıma sadece Yalçın Doğan gelir, belki ondandır.
Adamcağız siyah beyazlı, necefli maşrapalı TRT yıllarından beri hiç değişmedi çünkü. (Sadece sakal bakımından değil zihinsel olarak da hiç değişmedi ya, bahsi diğer.)
İlk mektep yıllarından hafızama kazınmıştı; zaten ondan evvel top sakallı bir insan evladı görmüş değildim.
Bir de Arap şeyhleri vardı televizyondan gördüğümüz ama onlara çok gıcık kapardım.
Yok hayır, Yalçın Doğan'ı severdim, hatta bi ufaktan hayranlık duyardım. Bacak kadar çocuktum, top sakalına bakıp kim bilir kaç kütüphane dolusu kitabı yalayıp yutmuştur diye düşünmüştüm.
Hani futboldan hiç anlamayan biri, sahada nerde duracağını bilmeyen bir kazmayı bile sırf vücudundaki dövmeye bakıp büyük futbolcu sanır ya, o hesap işte.
Neyse, lafı dağıtmayalım; top sakal da olsa istikrar, kıdem önemli.
Hakkını teslim etmek zorundayız: Yalçın Doğan'ın top sakal tarihi aşağı yukarı Emre Uslu ve Mehmet Baransu'nun yaşları toplamı kadardır.
Top sakal tecrübesini de kimi zaman felaket konuşturuyor.
Bazen öyle filozofi yapıyor, öyle orijinal saptamalara imza atıyor ki 'helal olsun sana bıraktığın o top sakal' diyesim geliyor.
Mesela, geçenlerde Hürriyet gazetesindeki köşesinde şunu yazdı: 'Tayyip Erdoğan geçtiğimiz Mayıs ayında Amerika'ya gittiğinde, Fethullah Gülen'le görüşmek istiyor, Gülen'i Washington'a çağırıyor. Gülen gitmiyor (...) Çağıracak da gitmeyecek, Erdoğan'ın bunu içine sindirmesi mümkün değil. Sonuç şekil birde görüldüğü gibi...' (30 Kasım 2013, Hürriyet)
Nasıl buldunuz, dediğim kadar var değil mi?
'Şekil bir...' falan dediği, Sayın Erdoğan'ın dershaneleri dönüştürme kararından ibaret.
Bu saatten sonra üzerinde durmaya değmez, geçelim.
Lakin verdiği yer ve tarih çok ilginç, burada biraz soluklanalım.
Kıdemli top sakalın iddiasına göre dershanelerin kapatılmasına 2013'ün Mayıs'ında Amerika'da karar verildi.
Nedenini de okudunuz işte: Başbakan, davetine icabet etmeyen Hocaefendi'ye çok kızmış da, 'Vay sen misin davete icabet etmeyen, alıyım dershanelerini de gör...' demeye getirmiş.
Emre Uslu ne demişti peki?
Dershanelerin kapatılma kararı 2010'da Oslo'da alındı demişti değil mi?
Hay Allah ne zaman alındı bu karar derken, Mehmet Baransu meydana çıktı ve dedi ki, 'karar 2004 MGK'da alındı.'
Ne oldu?
Ne olacak; Yalçın Doğan 2013'ten, Emre Uslu 2010'dan geldi 2004'te karar kılındı.
Demek ki neymiş, maharet ne yaşta ne de top sakaldaymış.
Maharet bavuldaymış!
Ama bavulu sen doldurursan olmaz, başkası dolduracak.
Ona bakarsan Yalçın Doğan da AK Parti'ye kapatma davası açılmadan hemen önce kendince bavul açmaya kalkışmıştı: 'İstanbul'un orta yeri, Harbiye. /Bir kadın taksiye binmek istiyor, şoför kadına bakıyor, 'abla, arabadan hemen in, senin başın açık.' /Olay aynen böyle, birinci elden. / İstanbul'un orta yeri, Levent'in arkası, Gültepe./ Bir adam ev kiralıyor. Aradan on gün geçiyor, aynı binadakilerden biri geliyor, 'abi senin hanımın başı açık, siz bu evden taşının.' Olay aynen böyle, birinci elden...'
Bu bavullar çok şükür işe yaramamıştı ama değerli insan Ekrem Dumanlı'nın dünkü yazısında, 2004 MGK kararı üzerinden ifade buyurduğu gibi, 'söz uçar yazı kalır,' önemli olan bu.
O değil de, 'Ortalık karıştı düzen bozuldu / Yetiş ya Muhammed yetiş ya Ali' sözlerini terennüm ettirecek kadar ortam bozuldu.
O kadar ki, sadece top sakallar değil, saç sakal da birbirine karışmaya başladı.
Kimin ne dediği bile belli değil.
Zeytinburnu'ndan bir okur (adı bende saklı) dün 'Ekrem Dumanlı bugün devletin gizli belgelerini yayınlamasına basın özgürlüğü diyor ama dün Ahmet Şık'ın yayınlanmayan kitabı için Radikal gazetesine baskın yapıldığında o kitap değil suç unsuru diyordu. Hürriyet yazarlarına gelince demediğini bırakmıyorsun, sizin top sakallılarınıza neden bir şey demiyorsun?..' şeklinde uzun bir mail döşendi.
Çok şaşırmıştım.
Bu ne menem ortamdı ki adamcağız, Ekrem Dumanlı'yı top sakallı sanıyordu.
Biraz da haleti ruhiyesini öğrenmek maksadıyla; 'Ekrem Dumanlı' top sakallı değil ki...' diye çok kısa bir karşılık verdim.
Cevap daha kısa geldi: 'Sen öyle san?..'
Lan?
SON VİDEO HABER
Haber Ara