Zaman: Fişleme, Eruygur'ların tasfiye aracı değil miydi?
Zaman: Kemal Gürüz’lerin, Şener Eruygur’ların kendilerinden olmayanları tasfiye etmek için kullandığı fişlemeler, eski Türkiye’nin kötü alışkanlıkları olarak kalmamış. 2011-2013 yılları arasında da insanlar “Süleymancı, Nakşibendi, Esat Coşan Grubu, Gülen Cemaati’ne yakın” diye fişlenmiş meğer.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-12-03 03:37:24
Taraf gazetesinin yayınladığı 2004 MGK'da alınan "Gülen cemaatine eylem planı" kararlarının, dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in imzasıyla uygulamaya konulduğunun belgelenmesi sonrası Gülen cemaati ile AK Parti arasında gerginlik artmıştı. Fethullah Gülen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül'ün de imzasının yer aldığı MGK kararlarına ilişkin, "kolum kanadım kırıldı" demiş ve Erdoğan'a göndermede bulunarak, "öyle kardeşim mardeşim demekle meseleler çözülmez" ifadelerini kullanmıştı. Tartışmalar devam ederken, Taraf'ta dün yayımlanan haberde, MGK'da alınan kararlar sonrası yapılan fişlemelerin sadece Gülen cemaatine yönelik olmadığı, Süleymancı ve Nakşibendi olarak bilinen cemaatlerin de fişlemeye tabi tutulduğu iddia edilmişti.
Zaman gazetesinde Ali Akkuş adıyla yayımlanan haber yorum analizinde söz konusu fişlemelerin "Kemal Gürüz’lerin, Şener Eruygur’ların kendilerinden olmayanları tasfiye etmek için kullandığı fişlemelerin eski Türkiye’nin kötü alışkanlıkları olarak kalmadığı" ifadelerine yer verilerek "2011-2013 yılları arasında da insanlar “Süleymancı, Nakşibendi, Esat Coşan Grubu, Gülen Cemaati’ne yakın” diye fişlenmiş meğer. " yorumunda bulunuldu.
Zaman gazetesinde Ali Akkuş'un "Fişleme, Eruygur'ların tasfiye aracı değil miydi?" başlıklı (3 Aralık 2013) haber analizi şöyle:
Davayı takip edenler mutlaka hatırlayacaktır.
Geçen hafta Ankara’da görülen 28 Şubat yargılamasında Hakim Hakan Oruç, Kemal Gürüz’e şu soruyu yöneltmişti: “YÖK’te tutulan defterler var... Siz bu defterleri memurların evraklara kolay ulaşabilmesi için tutulduğunu söylediniz. Ama defterde isim isim öğretim görevlilerini ‘Nurcu’ vb. şeklinde değerlendiren yazılar var. Bu şekilde yapılan, fişleme olarak değerlendirdiğim evraklar var. Bu fişlemeler nasıl mümkün olabilir? Kanun işlemi yapıldı mı?” Gürüz, bu soruya şu cevabı veriyor: “Hiç kimse hakkında fişleme yapılmamıştır. Bunlar devletin çeşitli kurumlarından verilen emirlerin yerine getirilmesidir. Bugün de bunlar oluyor.” Gürüz’ün cevabını okuduğum zaman ‘hadi oradan’ dediğimi hatırlıyorum. Nedenine gelince; Gürüz’ün aktör olduğu yıllarda devlet gücünü ele geçirenler, kendilerinden olmayanları, Nurcu, Süleymancı, Milli Görüşçü vb. fişlemelerle tasfiye ediyorlardı. Devlet baskısı o kadar ileri gitmişti ki, Bülent Arınç’ın kameralara karşı söylediği şu sözler hâlâ kulaklarımdadır: “Bizi yok edebilirsiniz, ama çocuklarımız var, onların çocukları…” Fişleme, millete rağmen iş yapan devletin kötü bir alışkanlığıydı çünkü. Türkiye’nin gayriresmi tarihi olarak okuduğumuz Ergenekon iddianamelerinde de yüzlerce fişleme örnekleri vardı. Mesela 19 Şubat 2007 tarihinde Hasan Celal Güzel, bu fişlemelerden en büyüğünü Zaman Gazetesi aracılığı ile deşifre etmişti. O haberde aynen şu ifadeler yer alıyordu: “2002-2004 yılları arasında jandarma genel komutanlığı yapan Orgeneral Şener Eruygur’un, devletin zirvesindeki isimler hakkında istihbarat raporları hazırlattığı ortaya çıktı. Emekli Paşa, 3 Kasım seçimlerinden sonra işbaşına gelen 6 bakan, 32 milletvekili ve 100’ü aşkın üst düzey bürokratı fişlemiş. Jandarma İstihbarat Teşkilatı’nın (JİT) raporunda, toplam 150 isim, ‘şucu, bucu’ diye itham ediliyor.” Uzun alıntılı bir değerlendirme olduğunun farkındayım. Lakin Kemal Gürüz’lerin, Şener Eruygur’ların kendilerinden olmayanları tasfiye etmek için kullandığı fişlemeler, eski Türkiye’nin kötü alışkanlıkları olarak kalmamış. 2011-2013 yılları arasında da insanlar “Süleymancı, Nakşibendi, Esat Coşan Grubu, Gülen Cemaati’ne yakın” diye fişlenmiş meğer.
Taraf gazetesinin manşetten duyurduğu fişleme haberine dün akşama kadar resmi bir yalanlama gelmedi. Belki Bülent Arınç bir şeyler söyler, yapılanın hukuka uygun olmadığını belirtir diye geçtik ekranların karşısına. Velakin ömrü fişlemelere karşı mücadeleyle geçmiş Arınç değildi dinlediğimiz. Zaman muhabiri çok net bir soru sormuştu oysa: 2013 yılını da kapsayan bu fişlemeler doğru mu? Arınç’ın ‘Evet’ ya da ‘hayır’ demesi yeterliydi. Ancak ne yazık ki bu soru cevapsız kaldı. Bu mudur hedeflediğimiz yeni Türkiye?
SON VİDEO HABER
Haber Ara