Batıdan doğuya gelen bayan öğretmener, zorlukları sevgi diliyle aşıyor
Ankara, Manisa, Antalya, Afyon, Adana, Kayseri, Balıkesir, Isparta ve İstanbul gibi batı illerinden gelerek Bitlis'in Tatvan ilçesine bağlı Çanakdüzü ve Göllü köyündeki okullarda görev yapan 6 bayan öğretmen, öğrencilerine hem öğretmenlik, hem de ann
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-11-24 07:31:35
Çanakdüzü köy okuluna Adana'dan ilk atama ile gelen Zişan Koca, istifa etmek için geldiği köy okulunda 3 yıldır görev yapıyor. 25 yaşındaki Zişan öğretmen, ilk atandığında köyü görmek için geldiğini, köyü gördükten sonra köyün girişinde köy meydanına kadar ağladığını; ancak sıcak ortamı gördükten sonra istifasından vazgeçip kalmaya karar verdiğini söyledi. Zişan Koca, "Bizim için ülkenin her yeri aynıdır. Mesleğimiz fedakârlık gerektiriyor. Biz de bugün bu fedakârlığı yapmak için buradayız." dedi.
İLK GELDİĞİMDE AĞLADIM
Köye atandıktan sonra ilk defa köy okulunda ve köyde kaldıkları evde soba yakmayı öğrendiğini dile getiren Zişan öğretmen, "İlk geldiğimde ağlamıştım ve geri dönmek istemiştim. Ancak burada şu samimiyeti gördüm. Burası batıdaki gibi değil. Köye bir misafir geldiğinde tüm köylü hep birlikte misafirlerini baş üstünde ağırlıyorlar. Ben de gerek bu misafirperverliği, gerekse öğrencilerin eğitime susamışlığını görünce gitmemeye, inadına kalmaya ve tüm ön yargıları kırmaya karar verdim. Öyle ki 3 senedir burada görev yapıyorum. Görevimden, görev yerimden, en önemlisi de öğrencilerimden çok memnunum. İyi ki bu köye gelmişim." diye konuştu.
DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ GİBİ DEĞİL
2 çocuk annesi 27 yaşındaki Fevziye İşleyen ise Çanakdüzü köy okuluna ikinci atamayla Kayseri'den gelmiş. Adıyaman'daki ilk görev yerinin ardından bu köye atanan Fevziye öğretmen de 3 yıldır bu okulda görev yapıyor.
"Doğuya gelirken ön yargıyla geldik. Fakat burada bu insanların tavrı bize karşı olan davranışları, çocukların öğretmene vermiş olduğu değer ön yargılarımızı kırdı." diyen Fevziye öğretmen, şöyle devam etti: "Bizler ilk atandığımızda ön yargılar ve korkularla geldik. Ancak geçen süre zarfından şunu gördük. Aslında buralar bizim zihinlerimizde düşündüğümüz gibi yerler değillermiş. Öyle ki bunları gördükten sonra 3 yıldır burada görevime devam ediyorum. Meslektaşlarıma buradan bir tavsiyem olacak. Nereye atanırlarsa atansınlar mutlaka atandıkları en ücra köylere gitsinler ve oraları görsünler. Oralara gittiklerinde bilgiye susamış dört gözle eğitim bekleyen minik yürekler ve gözler göreceklerdir. Yaşam şartları buralarda her ne kadar zor olsa da insan zamanla alışıyor. Öğretmenlik fedakarlık gerektiren bir meslek. Bu nedenle bu fedakarlığı hiçbir ücra köyden esirgemeden vermeliyiz. İnşallah her geçen gün bu bölgeye karşı olan ön yargılar kırılır ve her şey daha güzel olur."
SOBA YAKMAYI ÖĞRENDİ
Çanakdüzü köyüne Ankara'dan gelen 29 yaşındaki Filiz Canbulat, 2 yıldır köyde görev yapıyor. Soba yakmayı ilk defa köye atandıktan sonra öğrenen Filiz öğretmen, tüm zorlukları sevgi diliyle aşan öğretmenlerden.
Tayin olup göreve başlamak üzere köye geldiğinde ilk başlarda çok zorlandığını belirten Filiz Canbulat, şunları söyledi: "Bu köye İstanbul'dan geldiğim için ilk etapta çok zorluklar yaşadım. Büyükşehirde büyümüş biri olarak köyde yaşamaya başlamak bana zor geldi. Okulumuzdaki sobamız mesela... Ben hayatımda soba yakmadım ama burada mecburen soba yakmayı öğrendik. Her şeye rağmen mesleğimizi severek yapıyoruz. İşimizi sevince zorlukları da azalıyor. Ama buraya daha çok destek verilmesi gerekiyor. Geçen sene kıştan dolayı köy yolları tamamen kapalıydı. Biz bu olumsuz şartlarda bile sırf çocuklarımız öğretmensiz kalmasın diye her türlü zorluğu göğüsleyerek geliyorduk. Biz öğrencilerimizin eğitimi için gereken tüm fedakarlığı yapmaya hazırız. Ancak bu öğrencilere daha çok kitap, daha çok ekipman ve daha çok destek gerekiyor."
KÜRTÇE ÖĞRENDİ
Çanakdüzü köyüne atanmadan önce tek kelime Kürtçe bilmeyen 24 yaşındaki İrem Gardiyan, atamasının üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen hemen yöre halkının konuştuğu Kürtçe dilinden birkaç cümle öğrenmiş. Öğrencilerle sevgi dili ile iletişim sağladıklarını anlatan İrem öğretmen, "Gerçekten bu mesleği seviyorsak, buraları biz kalkındıracağız, öğrencilerimizi iyi yere biz getireceğiz. Yani buraya gelmekten çekinmesinler. Çünkü ilk etapta zorlukları oluyor ama ben Manisa'dan geldim. Yani Türkiye'nin neredeyse en batısından en doğusuna geldim. Hiç bilmediğim bir dille tanıştım. Kürtçe dilini bilmiyordum öğrencilerim de Türkçe bilmiyordu. Bizim iletişim dilimiz sevgi oldu. Burası bizim memleketimiz. Her yer bizim sonuçta. Bu çocuklar da bizim. Çocuklarımızın bir yere gelmesini istiyorsak, hepimiz fedakâr olmalıyız. Meslektaşlarıma tavsiyem; gelsinler mutlaka doğuda çalışsınlar. Bu, sevgiye muhtaç çocukların o güzel gözlerini fark etsinler." diye konuştu.
"ÖN YARGILARI KIRMAK İÇİN BURADAYIZ"
Antalya'dan Göllü köy okuluna atanan Gülay Duman, "Doğu iline gelirken bazı sıkıntılar yaşadık. Ön yargıyla geldik. Fakat burada bu insanların tavrı, bize karşı olan davranışları, çocukların öğretmene vermiş olduğu değer, hepsini bize unutturdu. Çocuklarımızın okula karşı olan sevgisini, heveslerini görünce buradaki öğrencilerin öğretmenlere ne kadar hasret duyduklarını anladık. Bizim burada üç bayan olmamızı, ya da soba yakmamızı, temizlik yapmamızı, eşlerimizden ayrı olmamızı göz önünde bulundurmuyoruz. Onların bu hevesleri sayesinde bugün bu köy okulunda görev yapmak bize mutluluk veriyor." dedi.
EN BÜYÜK SIKINTILARI
Afyonkarahisar'dan Göllü köy okuluna gelen Havva Küçükilhan, "Buradaki çocukların varlığı, sevecenliği ve içtenliği bizi buralara bağlıyor. Çocuklar için buradayım. Eğitim, öğretim için buradayım. Onun için biz savaşıyoruz. Türkiye'nin her yeri bizim, neresi olursa biz orada görev yapmaya razıyız. Bunun için buradayız zaten. Biz onlar için buradayız. Her şey eğitim-öğretim için, onlar için, onların geleceği için." ifadelerini kullandı.
Ailelerinde uzakta görev yapan öğretmenlerin en büyük sıkıntısı; yazıcı ve fotokopi makinelerinin yanı sıra kitap ve ekipman eksikliği. Öğretmenlerin diğer bir sıkıntısı ise köyde bir türlü çekemeyen telefon şebekeleri. Yakınlarıyla konuşmak isteyen öğretmenler ya yüksek tepelere ya da evin penceresine çıkmak zorunda kalıyor.
Haber Ara