'Kapatırım mantığıyla eğitim sistemi bir yere gitmez'

Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, hükümetin dershanelerin kapatılması yönündeki çalışmasına tepki gösterdi. Eğitim sisteminin ani bir kararla bu kadar hızlı bir şeklide değiştirilmesinin yanlış olduğunu belirten Aslan, "Eğitim, 'Ben yaptım oldu, ben karar verdim oldu' şeklinde olamaz. Böyle, 'Kapattım, kapatırım, ben ne istersem onu yaparım' mantığıyla eğitim sistemi bir yere gitmez." dedi. Dershanelerin kapatılma ya da özel okullara çevrilme kararının toplumun her kesimi tarafından çok farklı değerlendirildiğini belirterek, "Bir boşluktan ortaya çıkan dershanelerin varlığı, dershanenin eğitim sistemine olan katkıları bir anda yok farz edilerek çok ani alınan kararla kapatılma kararı, gerçekten çok ama çok önemli bir karar, çünkü maalesef eğitim sistemimizdeki çarpıklık, kaotik durum nedeniyle dershanelerin ciddi bir boşluğu doldurduğu kanaatindeyim." şeklinde konuştu.

'BEN YAPTIM OLDU MANTIĞI'
Kararın hızlı bir şekilde alınmasını eleştiren Aslan, şunları söyledi: "Ben şahsen eğitimin, eğitim sisteminin bu kadar hızlı değiştirilmesini, ani bir kararla, 'Ben yaptım oldu' mantığıyla dershanenin kapatılma kararı alınmasını doğru bulmuyorum. Eğitim sistemi herkesi ilgilendiriyor, sağlık sistemi herkesi ilgilendiriyor. Bu karar, birkaç kişinin vereceği karar değil. O nedenle dershanelerin kapatılma kararının, şu anda gerçekten tartışılmadan alınan bir karar olduğu açık açık ortada. Bu bir güç yarışına dönüştürülmeden, bu konuda daha sağduyulu bir şekilde önlemlerin alınması lazım. Bu konuda yeni düzenlemeler yapılabilir tabii ki ama böyle, 'Kapattım, kapatırım, ben ne istersem onu yaparım' mantığıyla eğitim sistemi bir yere gitmez."

Dershanelerin ihtiyaçtan dolayı ortaya çıktığını söyleyen Genel Başkan Aslan, "Keşke devlet okullarında eğitim kalitesi yazboz tahtasına çevrilmeseydi. Keşke devlet okullarının eğitim kalitesi çok iyi bir şekilde olsaydı, öğretmenlerimiz araştırabilseydi, öğretmenlerimizin geçim derdi olmasaydı. Yeteri kadar okul yapılabilseydi, yeteri kadar öğretmen tayin edilebilseydi herhalde dershaneye de ihtiyaç kalmazdı. Hiç kimse, hiçbir vatandaş, hiçbir veli durduğu yerde çocuğunu dershaneye göndermek istemez. Çok zor koşullarda insanların çocuklarını dershaneye gönderdiklerini biliyoruz. Bu kararın tartışılması gerekiyor. Bu kararın ciddi bir şekilde ilgililer tarafından, yetkililer tarafından, bu işin uzmanları tarafından konuşulması gerekiyor. Bu gerçekten çok ciddi sıkıntılara neden olur. 50 bin öğretmenin olduğu bir dershanede, diğer çalışanlarla birlikte baktığımızda 100 bine yakın çalışan var. Birçok öğrenci, umudunu buraya bağlamış." diye konuştu.

Bu konuda herkese görev düştüğünü ifade eden Aslan, sözlerine şöyle devam etti: "Başta bütün eğitim kurumlarına, üniversite hocalarımıza, öğretmenlerimize, yani bütün eğitimle ilgili kişi ve kurumlara önemli görevler düşüyor. Dediğim gibi eğitim, 'Ben yaptım oldu, ben karar verdim oldu' mantığıyla olamaz. Etüt merkezleri de şu anda önemli bir sorumluluğu, görevi yerine getiriyor. Keşke devlet okullarında eğitim sistemi çok iyi olsaydı da dershaneye ihtiyaç kalmasaydı. Şu anda artık herkes çok iyi biliyor ki eğitimdeki boşluk nedeniyle insanlar çocuklarını mecburen dershaneye gönderiyorlar. O zaman sınavların tümünü kaldırmak lazım. Türkiye'de her yıl değişen, sayısını bile tam olarak bilemediğimiz, alışamadığımız sınav sistemi olduğu sürece dershanenin kapatılması çok kolay değil, çok zor bir şey. Bir lise öğrencisinin bile üç dört sınava girdiğini, ortaokul öğrencisinin bile liseye geçmek için birkaç sınavdan geçtiğini düşünürsek, dershanenin önemi daha çok ortaya çıkar."