Mustafa Özcan: Yahudi baharı, Haçlı baharı!
Yazar Mustafa Özcan Arap Baharı'nı başka bir boyutta ele aldı...
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-11-08 10:42:23
Milli Gazete yazarı Mustafa Özcan bugünkü yazısında Arap Baharı'nı uzmanların ve analizcilerin yeni kapılar araladığı bir mercekten köşesine taşıdı.
El Cezire kanalında, Faysal Kasım’ın hazırlayıp sunduğu El İtticah el Muakis (Ters Akım) programlarından birisinde olaylarla kaynayan Libya ele alındı. Bu ülkedeki siyasi çalkantı ve bölünme belirtileri ve emareleri masaya yatırıldı. Gerçekten de son sıralarda özellikle Barka ve Bingazi bölgesinde böyle bir eğilimden söz edilebilir. Devrimin merkezi olmasına rağmen Kaddafi döneminde mahrumiyet çektiklerinden ve kendilerine ayrımcılık yapıldığına inandıklarından ayrılıkçı veya federalist eğilimler taşıyorlar. Hatta Libya hükümeti tanımasa da tek yanlı olarak federalizm veya özerklik ilan ediyorlar. Libya’nın ekonomik göstergeleri iyi olmasına rağmen elbette devrimle birlikte bazılarının çarkı ve düzeni bozuldu. Ekonomik göstergeler iyi olsa bile güvenlik ve siyasi açıdan ülke toparlanamadı. Bunun sorumlusu kim sorusunun cevabında herkes topu birbirine atıyor. Lakin ülkenin toparlanması için vakte ihtiyaç olduğu kadar, Libyalıların kendi aralarında uzlaşmaya da ihtiyacı var. Bir gönül devrimine ihtiyaç var. Bunun dışında ülke içinde farklı eğilimler olduğu gibi dışarıdan da ülkeyi kurcalayanlar ve karıştıranlar da bol. Eski yapının kalıntıları da yeni yapının güçlenmesine izin vermek istemiyorlar. Dolayısıyla bu noktada ülke bir çalkantı ve anafor sürecinden geçiyor. Olayın analizinde farklı tezler var. Faysal Kasım farklı tezlerin temsilcilerini ve sözcülerini programında buluşturdu. Sözcülerden birisi devrim yandaşı Muhammed Ömer Mecberi idi. Diğeri devrim karşıtı Emin Susi Alevi idi. Emin Susi Alevi devr-i sabıkın sözcüsü olduğunu yani Kaddafi taraftarı olduğunu reddederken Arap aleminin başına gelen her olumsuzluğu devrimlere bağlıyor.
*
Bugünkü Arap Baharını ve Arap devrimlerini de 1916 yılındaki Büyük Arap Devriminin devamı olarak nitelendiriyor. Ya da bizim ifademizle Arap isyanına benzetiyor ve devamı sayıyor. Şimdi Bernard Lewis ve Zbigniew Brzezinski gibilerin İsrail namına Arap dünyasını bölme planlarından yola çıkarak Arap Baharının buna hizmet etmesi için kurgulandığını veya devreye sokulduğunu ileri sürmektedir. Haliyle bu durumda devrimciler de ister istemez bu planların yakıtı haline geliyor. Yeniden bölünmenin mukaddimesi olarak da Arap Baharıyla yaratıcı kaos ortamını oluşturduklarını varsayıyor. Buradan yola çıkan Libyalı analizci Emin Susi Alevi, Arap Baharını ‘İbri’ yani ‘İbrani baharı’ ve ‘Haçlı baharı’ olarak nitelendiriyor.
El Cezire’nin icra ettiği bir ankete göre, olayların sorumlusunu geçmiş rejimde arayanların oranı yüzde 33.7’de kalıyor. Buna mukabil kaos ortamından devrimcileri suçlayanların oranı ise yüzde 66.3’e çıkıyor. 15 Ekim 2013 tarihli programda Muhammed Ömer Mecberi ise Arap Baharıyla ilgili suçlamalarda sapla samanın birbirine karıştırıldığını ifade ediyor.
*
Gerçekten de Muhammed Said Ramazan el Buti ve Ali Cuma gibi gelenekçi sayılan bazı ulema da İhvan fobisi yüzünden Arap Baharına kara çalıyorlardı. Buti sürekli olarak Suriye’nin Zbigniew Brzezinski ve Bernard Henry Levi gibilerinin komplosuna maruz kaldığını ileri sürmekte idi. Halbuki Brzezinski Cansu Çamlıbel’e Esat’ın 2014 yılından sonra da kalmasında bir mani hal görmediğini söylemekte idi. Elbette hepimiz Levi’nin Libya’da oynadığı rolü biliyoruz. Lakin bu kısmi arazdan yola çıkarak meseleyi umumileştirmek adil olur mu? Öyleyse Levi’nin Bosna’ya ilgisinden dolayı Aliya İzzetbegoviç ve Bosna direnişine de kara çalmamız gerekmez mi? Levi’nin bütün sözlerine katılmak mümkün değil. Lakin şu sözlerine kim katılmaz: '’AB, daha savaş döneminde Bosna Hersek’e ihanet etti, ona ve vatandaşlarına sırtını döndü. Bunun yanı sıra, Bosna tam işi bitirecek ve savaşı kazanacakken, AB onu durdurdu. Bu nedenle, AB ve Avrupa, Bosna Hersek’e borçludur.’’ Levi’nin Libya’ya olan ilgisi, devrim Libya’sının İsrail’le ilişki kurmasını temin etmekti. Lakin bunu temin edememiştir. ABD ve İsrail’in bölgeyi yeniden bölme planlarıyla Arap Baharı arasına doğrudan bağ kurmak indirgemecilik ve kendimize haksızlık olur.
2006 yılında Ralph Peters isimli Pentagoncu emekli subay İsrail namına yeni bir harita yapmıştı. New York Times gazetesi ise bu haritanın yeni bir versiyonunu yayınladı. Evet! Batılıların niyetlerinden ve amellerinden şüphe etmek başka bu şüpheyi haksız yere başka noktalara taşımak başkadır. Mesela bölme planları konusunda daha hassas olan ve bu yönde araştırmaları olan Prof. Muhammed İmare, Emin Susi Alevi’nin hilafına Arap Baharının rahmani bir bahar olduğunu ifade etmekte ve Batılıların bu bahara koparmadıklarını aksine tahrif etmeye ve çığırından çıkarmaya yeltendiklerini söylemektedir. Bu bakış açısını İsrailli emekli tümgeneral Amos Yadlin de teyit etmektedir “Arap baharı her yerde İsrail karşıtlığına dönüştü. Mısır’da ilk devrimin ardından gelenler İsrail için bahar değildi. Mısır’da Arap baharı şimdi asıl seyrine döndü. Ama, evet askeri darbe yoluyla oldu.” Demek ki Arap Baharını tersine çevirmek İsrail baharı oluyor. Olaylar arasında bağlantı noktalarını yanlış bağlarsanız gerçekleri tersyüz edebilirsiniz. Maalesef bu tarz bakış açılarına esir olan Buti ve Ali Cuma gibi ulema süreçle birlikte gelenekçi ulemadan ulusalcı ulemaya dönüşmüşlerdir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara