Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Kılıçdaroğlu, evlatlarının kızlı erkekli evde kalmasını ister mi açıklasın'

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'ndan evlatlarının kızlı erkekli aynı evde kalmasına rıza gösterip göstermeyeceğini cevaplamasını istedi.

Biz dizi ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Kamerun'a gelen Başbakan

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-11-08 11:05:20

'Kılıçdaroğlu, evlatlarının kızlı erkekli evde kalmasını ister mi açıklasın'
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'ndan evlatlarının kızlı erkekli aynı evde kalmasına rıza gösterip göstermeyeceğini cevaplamasını istedi.

Biz dizi ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Kamerun'a gelen Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yüksek öğrenimde okuyan öğrencilere ilişkin yürüyen tartışmanın doğru bir zeminde yapılmadığına dikkat çeken Bozdağ, 'İşi doğru zeminde tartışsak ben inanıyorum ki faydalı sonuçlar hep beraber ortaya çıkarabiliriz. Tartışılan ana konu, yüksek öğrenimde okuyan öğrencilerin kadın erkek aynı evde veya aynı yurtta yaşamaları doğru mudur değil midir. Biz bunun üzerinde duruyoruz. Başbakanımız yaptığımız açıklamalarda kadın erkek yüksek öğrenim öğrencilerine aynı yurtta veya aynı evde yaşamalarının yanlış olduğuna, doğru olmadığına yönelik bir yaklaşımdır. Bu sadece bizim tespitimiz değil, Türk toplumunun kahir ekseriyetinin kabulü, kadın erkek öğrencilerin bir yerde yaşamasının yanlış olduğu yönündedir.' dedi.

Bugün bu konudaki düşüncelerini eleştiren CHP'nin ve diğer partilere oy veren seçmenlerin kahir ekseriyetinin de kendileriyle aynı kanaati paylaştığına vurgu yapan Bozdağ, 'CHP adına konuşan sayın genel başkan başkan yardımcıları, MHP adına ve BDP adına konuşanların tabanları da bizimle aynı kanaati taşımaktadır. Ben Bekir Bozdağ olarak oğlumun üniversitede bayan öğrencilerle aynı evde veya aynı yurtta yaşamasını doğru görmem. Kızımın da aynı şekilde erkek öğrencilerle aynı evde aynı yurtta yaşamasını doğru görmem. Muvafakatim de olmaz çocuklarım da böyle bir şeyi arzu etmez. Bizim yetiştiğimiz kültür bunu gerektirir. Türk toplumunun kahir ekseriyetinin sahip olduğu kültür de bunu gerektirir. Ben buradan şunu özellikle ifade etmek isterim. CHP'nin sayın genel başkanı ve genel başkan yardımcıları ve bu işe karşı çıkanlar, yöneticileri gazeteciler, televizyoncular hepsine soruyorum. Siz, kendi oğlunuzun veya kızınızın üniversite okurken başka erkeklerle veya kızlarla aynı evde kalmasını, kabul eder misiniz etmez misiniz. Sayın Kılıçdaroğlu çıksın desin ki, 'Ben oğlumun bayan öğrencilerle aynı evde veya yanı yurtta kalmasını doğru buluyorum'. Benim çocuğum da böyle bir yerde kalıyor' Genel Başkan yardımcıları çıksın desin ki, 'Benim oğlum olsa veya kızım olsa böyle bir ortamda kalmasını arzu ederim' diye lütfen açıklama yapsınlar. Gazeteciler de açıklama yapsınlar. Kendi çocukları varsa örnek olsun diye kızım veya oğlum böyle bir ortamda kalıyor saygı içerisinde aynı ortamı paylaşıyorlar diye açıklama yapsınlar, kamuoyuna lütfen örnek göstersinler. Ben eminim ki böyle bir açıklamayı hiçbirisi yapmayacaktır. Onlar da bunun yanlış olduğunu düşünüyorlar. Ama siyaseten AK Parti'ye muhalefet etmek için bunu söylüyorlar. Siz kendi evlatlarınız için istemediğiniz bir şeyi milletin çocukları için neden istiyorsunuz. Millet adına siyaset yapıyorsak, kendi adımıza istediğimizi bu milletin çocukları için de aynı şeyi istememiz lazım. Kendi evlatlarımızın kızlı erkekli aynı evlerde kalmasını istemiyorsak o zaman bu milletin evlatları için de istemeyeceğiz. Maalesef burada da ikiyüzlü bir siyaset görüyoruz.' ifadelerini kullandı.

Gündemin başka bir konusu olan, üzerinde mutabakata varılan yeni Anayasa'nın 60. maddesinin Meclis'e gelmesiyle ilgili CHP tavrını eleştiren Bozdağ, bu konuda şunları söyledi, 'Ben bunu çok gayri samimi buluyorum. Siyaset verilen sözlerin tutulduğu bir alan olmalıdır. Ana muhalefet partisi milletin gözünün içine baka baka bir çağrıda bulunduysa bu çağrının arkasında durması lazımdır. Sayın Başbakanımız 48 madde üzerinde mutabakat olduğu zaman gelin bu 48 maddeyi birlikte yasalaştıralım demişti ve çağrıda bulunmuştu. O zaman CHP olumlu cevap vermedi. MHP önce olur dedi, sonar hayır dedi. O çağrı karşılıksız kaldı. Aradan bir zaman geçtikten sonra Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun mutabakata vardığı madde sayısı 60'a ulaşınca, CHP genel başkanı bir açıklama yaptı. Uzlaşılan 60 maddeyi geçirelim diye bir çağrı yaptı. AK Parti bir çağrı yaptı. Uzlaşılan 60 maddeyi birlikte yasalaştıralım dedi. Sayın Başbakanımız, sayın Kılıçdaroğlu'nun çağrısını kabul eden bir davranış ortaya koydu. Grup başkan vekillerimizi CHP grup başkan vekillerine gönderdi. Onlar biz partimizin yetkili organlarında bunu görüşeceğiz dediler. Esasında çağrıda bulunan ve davet eden CHP'dir. Bu çağrıyı ve daveti kabul eden biziz. Burada bir icap ve kabul var. Bu sefer de yetkili organlarında konuşup 4 parti uzlaşırsa bu işe varız diyorlar. Milletin gözünün içine baka baka çark etmek milletin gözünün içine baka baka bütün millet ve siyaseti aldatmak iki yüzlü siyaset ortaya koymak nedir derseniz tam da bu olaydır. CHP'nin teklifini biz kabul ediyoruz. Benim teklifimi kabul ettiler diye tekrar istişare yoluna gidilir mi? CHP Genel Başkanı'nın teklifini biz kabul ettiğimiz halde kendi önerdiği tekliften de çark eden bir anlayış ortaya koydular. İşin doğrusu ben Kılıçdaroğlu'nun söylediği bu sözden ne zaman çark edeceğini merak ediyordum. Bizim arkadaşlar görüştüğünde 'biz bu konuyu yetkili organlarımızda görüşeceğiz' dedikleri zaman ben dedim ki bunlar vazgeçme için bahane arayışı içerisindeler. Belli ki bahaneyi hemen üretemediler zaman kazanıp bir bahane üretecekler. Kendi sözlerinin unutulmasını bekleyecekler sonra da 4 parti yoksa biz uzlaşmada yokuz diye bir açıklama yapıyorlar. İlk defa Türkiye'de bir parti, kendi çağrısını ve kendi davetine başka bir parti evet demesine rağmen çark eden bir yaklaşım ortaya koydu. Bu samimi bir durum da değil. MHP daha önceden 'anayasanın tamamı olursa biz varız, yoksa biz yokuz diye açıklama yaptı. CHP'nin genel başkanı Kılıçdaroğlu ve CHP'nin bütün yöneticileri bu açıklamayı bildiği halde 4 parti uzlaşmazsa biz yokuz demeleri milleti bir başka aldatma yöntemidir. Kılıçdaroğlu bu açıklamayı yaptığında MHP'nin bu tavrını biliyordu. MHP'nin buna yanaşmayacağını biliyordu. Hem böyle bir çağrı yapıp AK Parti'yle yapabiliriz diye bir çağrı yapıp MHP'nin 4 parti yoksa ben bunda yokum diye açıklama yapmış olmasın rağmen 4 parti yoksa ben yokum demek ben bu işi yapmak istemiyorum demektir. Bu işten çark etmek için bir bahane arıyordum böyle bir bahaneyi buldum demektir. Ama siyasette bu kadar milletin gözünün içine baka baka millet aldatmak yakışmıyor, ana muhalefet partisine hiç yakışmıyor. Ama benim için şaşırtıcı bir durum olmadı. Bildik bir manzara tekrar tecelli etti.'


Haber Ara