Prof. Dr. İdris Bal: Esed'e meşruiyetini geri kazandıran muhalefet oldu
Avrasya Global Araştırmalar Merkezi (AGAM) Başkanı ve AK Parti Kütahya Milletvekili Prof. Dr. İdris Bal, Suriye'de Beşar Esed'in, muhalefetin birlik içinde olmayışı ve radikal grupların varlığı sayesinde kaybettiği meşruiyetini geri kazanmaya başladı
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-11-02 10:02:46
Gaziantep'te Zirve Üniversitesi Öğrenci Konseyi tarafından düzenlenen konferansa katılan Prof. Dr. Bal, Cihan Haber Ajansı'nın (CİHAN) gündemle ilgili sorularını cevaplandırdı. Suriye'de yaşanan kaosa değinen ve mezhepsel çatışmaların varlığına işaret eden Bal, "Bir taraftan Hizbullah geldi, İran şu ya da bu şekilde müdahil oldu. Bir taraftan El Kaide ve bağlantılı yapılar dahil oldu. Bu zaten sıkıntılı olan Suriye'yi, zaten yerel unsurlar arasında çatışma içerisine giren bir Suriye'yi daha da sıkıntılı bir duruma getirdi. Dolayısıyla bizim önümüzde bir Bosna örneği var. Bosna'da herkes barıştan bahsetti, herkes diyalogtan bahsetti, diplomatik çözümden bahsetti ama bu bahsetmeler devam ederken siviller ölmeye devam etti. Benzeri süreci şimdi Suriye'de yaşıyoruz." dedi.
Suriye'de Beşar Esed'in meşruiyetini kendi vatandaşlarını bombalayarak kaybettiğini ancak bu algının değiştiğine dikkat çeken Bal, "Suriye muhalefetinin içerisine radikal gruplar katıldıkça, bunlar birbiriyle savaşmaya başladıkça, hatta terör örgütü olarak tescillenmiş gruplar dahil oldukça, yavaş yavaş Esed, o kaybettiği meşruiyetini adım adım geri kazanmaya başladı. Buna paralel olarak Hem İran'dan, hem Hizbullah'tan, hem Rusya'dan gelen, hem politik hem fiili desteklerle, hem fiili olarak tabanda kaybettiği köyleri, kasabaları, şehirleri geri almaya başladı, hem de o kaybettiği meşruiyetini yavaş yavaş kazanmaya başladı. Bu, öncelikle muhalefetin birlik, beraberlik içerisinde olamamasından ve muhalefetin içerisinde radikal grupların, ya da dünya tarafından terör örgütü olarak bilinen grupların ya da o gruplarla direkt alakalı grupların varlığından kaynaklanmaktadır." ifadelerini kullandı.
"KUZEY IRAK İLE PYD ARASINDAKİ SIKINTININ SEBEBİ KİMİN ÖNDE GİDECEĞİ"
Değerlendirmesinde, Kuzey Irak ile PYD arasında bir sıkıntının yaşandığına dair görüntünün bulunduğuna değinen Bal, şunları söyledi: "Ben açıkçası bu yeni yapılanmanın Kürt etnik temeline dayanmasından dolayı itiraz ediyor değilim. Tüm samimiyetimle söylüyorum. Bu kırılmayı hangi etnik grup yaparsa yapsın benim tepkim benzeri olacaktır. Zira ben Türkiye'nin zaten, ya da başka bölge ülkelerinin bir etnik temele dayanmasının, ırkçılığın doğru olmadığını düşünüyorum. Irkçılığın bir sosyal hastalık olduğunu düşünüyorum. Irkçılığı, 'ben' duygusunun sosyalleşmesi olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla, olması gereken, el ele yanlışa karşı beraber mücadele etmektir. Ben bu PYD yapılanmasının faydalı olmadığını düşünüyorum. Ne Suriye'ye, ne bölgeye. Bunun ötesinde her ne kadar bir çelişki, rekabet görüntüsü olsa da Kuzey Irak'la PYD arasında, bunun muhtemelen yeni yapılanma ya da gidişatta kim önden gidecek, lokomotif kim olacak, tabir-i caizse vagon kim olacak önde kim görünecek, vitrinde kim görünecek, mutfakta kim olacak. O anlamda bir çelişki olduğunu düşünüyorum."
"DEMOKRATİK İSLAM KONFERANSI DAVETİ KENDİ AÇILARINDAN KUCAKLAYICI BİR SÖYLEM"
Abdullah Öcalan'ın 'Demokratik İslam Konferansı' önerisiyle ilgili de konuşan Bal, örgütün marksist bir temel üzerine kurulduğunu hatırlattı. Soğuk savaşın ardından hayatta kalabilmek için marksizmin ötesinde etnik milliyetçiliğe sarılındığını anımsatan Bal, şunları söyledi: "Kucaklamalarının belirli sınırları olduğunu gördüler. Bu sınırları aşabilme, genişletebilme, bölgedeki insanları kucaklayabilmek için İslam'la barışma, kültürle barışma, yerelle barışmanın bir zaruret olduğunu gördüler. Bu çerçevede önemli adımlar atmaya başladılar. Yani bu barışma derken, barıştığınızı gösteren bazı faaliyetler yapabilirsiniz. İşte insanlara yönelik, onların inançlarına saygılı olduğunuzu gösterecek faaliyetler yapabilirsiniz, açıklama yapabilirsiniz, demeçler verebilirsiniz, böylece de o köprüyü kurmaya çalışırsınız. Dolayısıyla ben bu davetten onu görüyorum. Yani 'Biz İslam dünyasıyla barışığız, İslam'la alıp veremediğimiz yok. Vatandaşımızla barışığız, tüm dinlerle barışığız, biz demokrasi, insan hakları diyoruz' bağlamında çokça kendi açılarından başarılı, kucaklayıcı bir söylem diye düşünüyorum."
SON VİDEO HABER
Haber Ara