Zirve davasının tutuklu sanığı: Cezaevinde ölümle tehdit edildim
Zirve Yayınevi'nde 1'i Alman uyruklu 3 kişinin öldürülmesine ilişkin davanın 85. duruşmasında azmettirici sıfatıyla yargılanan tutuklu sanık Hüseyin Yelki, cezaevinde iki mahkum tarafından bildiklerini anlatmaması için ölümle tehdit edildiğini iddia
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-30 12:32:46
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma nedeniyle Malatya Adliyesi içerisinde ve çevresinde sabah saatlerinden itibaren yoğun güvenlik önlemi alındı. Tutuklu sanıklar, cezaevi araçlarıyla adliyeye getirildi. Zirve Yayınevi'nde öldürülen Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske'nin eşi Suzanne Geske ve müdahil avukatları, duruşmayı izlemek üzere koruma eşliğinde adliyeye geldi. Duruşmaya, davaya, ikinci iddianameyle 'terör örgütü yöneticisi' suçlamasıyla dahil edilen sanıklardan emekli orgeneral Hurşit Tolon ile tutuksuz sanıklar İlker Çınar ile Aykut Saka gelmedi.
Diğer sanıklar eski Malatya Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger ve Binbaşı Haydar Yeşil'in yanı sıra astsubay Abdullah Atılgan, uzman çavuşlar Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adem Gedik ve Adil Akçay, İnönü Üniversitesi öğretim görevlisi Ruhi Abat, Levent Ercan Gelegen, Aykut Saka, İlker Çınar, Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Hüseyin Yelki duruşmada hazır bulundu. Elbistan Cezaevi'nde bulunan Varol Bülent Aral telekonferans sistemiyle duruşmaya katıldı.
Olayın faili gençlerden Emre Günaydın, cezaevinde kapalı görüş günü olması nedeniyle duruşmadan bağışık tutulmasını talep etti. Mahkeme heyeti durumu değerlendirerek kendisiyle ilgili bölümlerde cevap vermek için getirilmesi şartıyla Günaydın'ın bağışık tutulma talebini kabul etti. Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Musa Anter'in öldürülmesiyle ilgili dava dosyalarındaki, yayınevi cinayetlerine ilişkin istenen belgelerin mahkemeye ulaştığını ve dosyaya eklendiğini belirtti.
TUTUKLU SANIK YELKİ: TEHDİTLER ALDIK
Duruşmaya davada azmettirici sıfatıyla yargılanan Hüseyin Yelki'nin 4 Ekim'de Cumhuriyet savcısına verdiği ifadeler damga vurdu. Mahkeme Başkanı Kısa, Yelki'nin 3 Ekim'de mahkemeye cezaevinde ölümle tehdit edildiğine ilişkin dilekçe gönderdiğini, 4 Ekim'de Cumhuriyet savcısına ifade verdiğini anlattı.
Duruşmaya verilen kısa aranın ardından Mahkeme Başkanı Kısa, Yelki'nin savcıya Etkin Pişmanlık Yasası çerçevesinde tanık olarak verdiği ifadeyi kendisine onaylatarak okudu.
Olayın asli faillerini azmettirdiği iddiasıyla yargılanan Zirve Yayınevi eski çalışanı Yelki, ifadesinde çocukluk yıllarında din kültürü öğretmeni ile cami cemaatinin kendisine yaptıkları olumsuz davranışlar nedeniyle dini inançları sorguladığını, 2001 yılında bir gazetede gördüğü ilan üzerine Hristiyanlığa ilgi duyduğunu belirtti. Eski adı Kayra olan Zirve Yayınevi'ni kurarak cinayetlerin işlendiği günlere kadar çalıştığını anlatan Yelki, bu süreçte maktüller Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel ile tanışıp birlikte çalıştığını ifade etti. 2005 yılında eski pastör İlker Çınar'ın (ifadelerinde de beyan ettiği gibi) misyonerlikle ilgili basında yer alan iddiaları sonrası tehditler almaya başladıklarını ileri süren Yelki, "Yayınevinde öldürülen Tilman Geske'nin kapısının iki yerine ölüm tehdidi olarak kan izleri konuldu. Ben ve diğer yayınevi çalışanları da tehdit edilmeye başlandık. İşlerimiz kötü gitmeye başladı." dedi. Cinayetler öncesi Malatya Jandarma Komutanlığı'nda görevli astsubay Murat Göktürk ile yayınevinde tanıştıklarını dile getiren Yelki, Göktürk'ün kendisinden Arapça öğrenmek için İncil istediğini aktardı. Göktürk'ü uğurladıktan sonra kapının önünde telefonda konuştuğu bir kişiye 'JİTEM'de çalıştığına' ilişkin ifadeler kullandığını iddia eden Yelki, bu konuşmanın dava kapsamında önemli ifşaatlarda bulunan İlker Çınar'ın ifadelerini doğrular nitelikle olduğunu belirtti.
Cinayetleri işleyen gençlerden Emre Günaydın ile olaydan önce tanıştıklarını anlatan Yelki, iki kez görüştüklerini ifade etti. Cinayetlerden 3 gün önce ameliyat olmak için İstanbul'a gittiğini ifade eden Yelki, cinayetlerden bir gün önce de astsubay Murat Göktürk'ün kendisini arayarak durumunu sorduğunu ileri sürdü. Cinayetlerin işlendiği gün İstanbul'dan Malatya'ya döndüğünü, kendisini sabah saatlerinde kilisede çalışan Angus William Reid'in karşılayıp evine götürdüğünü söyleyen Yelki, öğleden sonra Adana'dan arayan bir kilise görevlisinin televizyondaki cinayetlere ilişkin haberler üzerine aramasıyla olaydan haberdar olduğunu dile getirdi.
Cinayetlerle ilgili 3 Eylül 2009'da Emre Günaydın'ın ilk kez adını belirtmesi üzerine tutuklandığını anımsatan Yelki, Günaydın'ın daha sonra ifadesini değiştirmesi üzerine 4 ay sonra tahliye edildiğini hatırlattı. Son olarak 18 Ocak 2013'te tekrar tutuklanan Yelki, "Benim burada adımın geçmesi, olayda benim de öldürülecek olmamdandır. Öldürülmeyince de kiliseye olan güveni azaltmak için hakkımdaki iddialar ortaya atılmıştır." ifadesini kullandı.
Yelki, tutuklu sanıklardan Levent Ercan Gelegen'in dava kapsamında tutuksuz yargılanırken yaptıkları görüşmelerde ve 18 Ocak 2013'te yeniden tutuklandıktan sonra 91 gün birlikte kaldıkları süre boyunca önemli bilgiler verdiğini söyledi. Dağınık bir aile yapısı nedeniyle her türlü suça meyilli bir insan nitelendirdiği Gelegen'in Ankara'dan kendisiyle görüşen iki jandarma görevlisinden bahsettiğini iddia eden Yelki, ayrıca Gelegen'in tespit edilmemesi için başkalarının adına kayıtlı telefonlarla görüşmeler yaptığını anlattığını öne sürdü. Yelki, Gelegen'in kendisini dindar ve muhafazakar göstermek ve cinayetleri AK Parti ile Gülen Cemaati üzerine yıkmak için AK Parti pankartı asarken fotoğraflattığının altını çizdi. Gelegen'in cezaevinde dini kitaplar okuduğunu, dindar yazarlara Müslüman olduğuna yönelik mektuplar gönderdiğini anlatan Yelki, bunların kayıtlara geçmesi için özen gösterdiğini dile getirdi.
YELKİ'DEN ÖLÜM TEHDİDİ İDDİASI
Yelki ifadesinde, Malatya E Tipi Cezaevi'nde 3 numaralı revir koğuşunda kaldığını, davaya ilişkin bildiklerini ifşa etmemesi için 2 numaralı koğuşta kalan Sadık Şehitoğlu ile Hüseyin Sayar tarafından ölümle tehdit edildiğini iddia etti. Özellikle bir süredir kendisine yapılan baskı nedeniyle özellikle kapısını kapatarak odada kaldığını anlatan Yelki, iki hükümlünün koridorda "Hüseyin işbirlikçi. Komutan söyledi. İcabına bakılacak. Zaten bir ayağı hasta. 'Ayağı kaydı düştü, öldü' deriz' şeklindeki konuşmalarını duyduğunu öne sürdü.
Dava kapsamında bildiklerini daha önce anlatmadığı için pişman olduğunu vurgulayan Yelki, kendisini tehdit ettiren kişinin davanın tutuklu sanıklarından eski Malatya Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger olduğunu düşündüğünü kaydetti.
İfade verme işleminin ardından tehdit eden kişilerden Hüseyin Sayar'ın kendisine olayı şaka amaçlı mizansen olduğunu söylediğini aktaran Yelki, Sadık Şehitoğlu'nun da başka bir cezaevine gönderildiğini bildirdi. Yelki, kendisini usulsüz şekilde dinledikleri için de Mehmet Ülger ve Binbaşı Haydar Yeşil hakkında şikayetçi olacağını açıkladı.
ZİRVE YAYINEVİ CİNAYETİ
Malatya'da, 18 Nisan 2007'de, Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel, boğazı kesilerek ve bıçaklanarak öldürülmüş, zanlılardan Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Abuzer Yıldırım olay yerinde yakalanmıştı.
Üçüncü katın penceresinden kaçmaya çalışırken düşerek yaralanan Emre Günaydın, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'ndeki tedavisinin ardından, diğer zanlılarla birlikte tutuklanmıştı. Günaydın'ın olaydan yaklaşık 2 yıl sonra cezaevinde Cumhuriyet savcısına verdiği ifade doğrultusunda, olayı azmettirdiği gerekçesiyle Varol Bülent Aral ve Zirve Yayınevi çalışanı olduğu belirtilen Hüseyin Yelki de tutuklanmış, Yelki daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmişti.
Savcı İsmail Aksoy'un davayla ilgili hazırladığı 19 sanıklı ikinci iddianamede, emekli Orgeneral Tolon'un, Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği görevini yürüttüğü 1993 yılında, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekat Dairesi (TUSHAD) isimli gizli bir yapılanmayı, Ergenekon terör örgütünün talimatları doğrultusunda, bu örgüte bağlı kurarak faaliyete geçirdiğinin belirlendiği ileri sürülmüştü.
İddianamede, Tolon, eski Malatya Jandarma Alay Komutanı emekli albay Mehmet Ülger ve Binbaşı Haydar Yeşil'in yanı sıra astsubay Abdullah Atılgan, uzman çavuşlar Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adem Gedik ve Adil Akçay, İnönü Üniversitesi öğretim görevlisi Ruhi Abat, Levent Ercan Gelegen, Aykut Saka, İlker Çınar ile olaya ilişkin devam eden mevcut davada da sanık olarak bulunan Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker, Varol Bülent Aral ve Hüseyin Yelki sanık olarak gösterilmişti.
Haber Ara