Bekir Bozdağ: Kılıçdaroğlu'nun açıklaması kanımı dondurdu
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Başbakana yönelik sözleri karşısında kanının donduğunu söyledi.
Trakya Bölgesi'ndeki Romanlarla bir araya gelmek üzere Sağlık Bakanı Mehmet Müezzi
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-30 11:07:07
Trakya Bölgesi'ndeki Romanlarla bir araya gelmek üzere Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'le birlikte Edirne'ye gelen Bozdağ, Valiliği ziyaret etti. Burada bir gazetecinin Kılıçdaroğlu'nun, "Başbakan Dolmabahçe Sarayı'ndan insanı dikizliyor" şeklinde açıklamasını hatırlatması üzerine Bozdağ, "Böyle bir açıklamayı duyunca hani "Kanım dondu der ya insanlar" benim de öyle oldu." dedi.
Bir ülkenin Ana Muhalefet partisinin genel başkanının böylesi bir cümleyi nasıl kurabildiğini, nasıl bir ruh hali içerisinde olduğunu böyle bir ifadeyi kullanabildiğini anlamakta zorlandığını ifade eden Bozdağ, "Seviye çok alçak ama alçaklıktan da öte çok çukur bölge. Buna cevap vermeyi de işin doğrusu kendi ahlakıma, kişiliğime yediremiyorum. Olacak bir iş değil. Hiçbir din, hiçbir ahlak anlayışı insana, bütün milletin gözünün içine baka baka yalan olduğunu bile bile söz söyleme hakkını, yetkisini vermez. Sayın Kılıçdaroğlu, çok açık net bir biçimde Türk milletinin gözünün içine baka baka Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanına iftira etmiştir. Ben emimin ki, bu seviye nedeniyle hem Cumhuriyet Halk Partisi'ne gönül verenler hem de bütün partilere gönül verenler bu seviyesizlik karşısında şaşkına düşmüşlerdir. Ve Sayın Kılıçdaroğlu'nu bundan dolayı eleştirmişler, kınamışlardır. Ben de bu çirkin üslubundan dolayı, bu insanı değerlerden, ahlaki anlayışlardan, milletimizin sahip olduğu değerlerden yoksun yaklaşımlardan dolayı Sayın Kılıçdaroğlu'nu Edirne'den bir kez daha kınıyorum. Söyleyecek laf da bulamıyorum." dedi.
'KÜFÜR VE HAKARETTE KILIÇDAROĞLU'YLA YARIŞAMAYIZ'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile ilgili TBMM'inde pek çok dokunmazlık dosyası bulunduğunu ifade eden Başbakan Yardımcısı, bu dosyaların önemli bir kısmının hakaret, iftara içeren sözler nedeniyle meclise gönderildiğini kaydetti. Bozdağ şunları söyledi: "Onun için konuşurken, hakaretten, küfürden, iftiradan başka cümle kuramıyorsa birisi demek ki, onun sepetinde başka bir şey yok. Dağarcığında başka bir şey yok. Ancak onlar var. onları konuşabiliyor. Biz, Sayın Kılıçdaroğlu'yla küfürde ve harekette yarış yapamayız. Yani milletimizin değerleri ve inançlarıyla kavga yapmada yarış yapamayız. Hep söylüyoruz bu alanlardaki yarışların tamamının birincisi olur. Çünkü bu konuda onunla yarış yapacak değiliz. Bu iftira, küfür karşısında elbette birileri laf söylemek isterse başka şeyler söyleyebilir. Ama bizim ahlak, medeniyet ve insanlık anlayışımız böyle cümle kurmamıza izin vermiyor. Tabii bu Türkiye'nin ana muhalefeti bakımından son derece üzücü bir durumdur. Ana Muhalefet partisinin liderinin sahip olduğu ahlaki seviyeyi, sahip olduğu ahlak anlayışını göstermesi bakımından çok çok önemlidir. Bence sayın Kılıçdaroğlu yaptığı bu iftira ile kendi ahlak anlayışını, toplumun sahip olduğu ahlak anlayışı ile örtüşmediğini ve toplumun sahip olduğu asgari ahlak anlayışından yoksun olduğunun kendi lisanı ile itirafıdır. Milletimiz bu itirafı elbette değerlendirecektir. Ben de milletimize havale ediyorum."
Bir gazetecinin "Başörtülü milletvekillerinizin Meclis'e girmesi durumda CHP'nin çalışmalar engel olacağı şeklinde basında çıkan haberler olduğunu" yönündeki sorusu üzerine Bozdağ, "Türkiye Büyük Millet Meclisi bu millete ait bir Meclistir. Bu milletin 76 milyon ferdinin iradesinin temsil edildiği bir yerdir. Bu milletin içerisinde bazı açık başı örtülü kadınlar vardır. Onların da mecliste temsilcilerinin bulunması en doğal haktır. Eğer bir kadın milletvekili başını örterek TBMM'ye girmek ve oradaki çalışmalara katılmak istiyorsa bunu engelleyen Anayasa veya herhangi bir iç tüzük hükmü bulunmamaktadır. Bu alanda bir hürriyet vardır. Bir serbestiyet vardır. Peki bugüne kadar neden olmadı? Derseniz. Bu zihinlerdeki yasak nedeniyle olmamıştır. Türkiye'nin kuralları içerisinde yasak olmamasına rağmen ama kafaların içerisinde bir yasak var. Şimdi sayın vekillerimizden bazıları başını örterek parlamentoya gireceğini söylediler ve gelirlerse bizim başımızın üstünde yeri vardır. Bu parlamento onların parlamentosudur. Başı açık bir kadın milletvekili parlamentoda bulunması ne kadar doğru bir hak ise başı örtülü bir kadınının parlamentoya gelmesi oradaki çalışmalara katılması o kadar doğru ve o kadar haktır ve normal bir şeydir. Anormal olan ise böylesi bir olay karşısında kara kara düşünmek, nasıl bir çare ve çözüm buluruz diye istişare yapmaktır. Esasında Sayın Kılıçdaroğlu ve arkadaşları günlerdir kara kara düşünüyorlar. Acaba başı örtülü bir milletvekili gelirse biz ne yaparız. Hangi tür söylem ve eylemin içerisinde oluruz diye düşünüyorlar. Şimdi bugün CHP'nin grup toplantısı var. Bu konular müzakere edilecek. Sayın Kılıçdaroğlu başka yerde. Ama ben Sayın Kılıçdaroğlu'ndan şunu bekledim şimdiye kadar. Kaçak güreşmektense açık açık konuşmasını beklerdim. Çağlayan mitinginde başörtüsünü özgür biz bırakacağız. Benim adım Kemal demişti. Biz geldiğimizde bunu yapacağız. Söz verdik mi sözümüzün arkasında dururuz diye Çağlayan mitinginde konuşmuştu. Başka zaman sorulduğunda konuştu. Seçim zamanları başörtüsü dağıtıldı. Çarşaflı hanımefendiler rozetler takıldı. O zaman samimi iseniz bugün yapacağınız şey çok açıktır. Çıkıp bizim başörtüsü ile bir sorumuz yok. Bir milletvekilinin başörtüsünü takması sorun değildir. Türkiye'nin normalleşmesinin bir örneğidir. Eğer bir kadın milletvekilimiz başını örterek parlamentoya gelirse CHP'nin tavrı çok açık, nettir. Saygı esaslı bir tavır olacaktır. Ve buranın ona ait bir yer olduğunu tescil eden bir yaklaşımın olacaktır. Bu açık açık ifade etmesi lazım. CHP'nin Genel Başkanı bu itirafı hala yapmadı. İşte el altında şöyle dedi, böyle dedi. İşte şöyle yapacağız, böyle yapacağız. Yani bu konu el altında konuşulacak konu mu? Yani biz başörtülü bir milletvekilin parlamentoya girmesine taraftarız ve buna saygı duyacağız demek utanılacak bir iş mi? Ayıp bir iş mi? Gayri hukuki bir iş mi? İftira etmek gayri ahlaki olmuyor da insanların inancı gereği yaşadığı bir şeyi parlamentoda da kullanarak çalışmalar katılması ahlaka mı aykırı? İnanca mı aykırı? Niye aykırı anlamış değiliz. Sayın Kılıçdaroğlu, umarız bu utançtan, tavırdan kurtulur. Ve açıkça net bir şekilde mertçe der ki biz başörtülü milletvekiline evet diyoruz. İçerisindeki bazıları farklı düşünebilir. Biz o zaman onları ayırt ederiz. Eğer CHP Genel Başkanı böyle bir açıklama yapmadığı sürece o vekillerin içeride koyacağı bireysel tavırların tamamı CHP'nin ortak tavrı olarak algılanacaktır. Umarız ki, bu konuda milletin geldiği noktayı CHP görür ve o da aynı noktaya gelir. Dileğimiz odur. Yarın milletvekili arkadaşlarımızın gireceğine ilişkin açıklamaları var. Parlamentoya geldikleri zaman koltuklar, kürsü onlarındır. Her türlü çalışmaya katılacaklar. Her türlü çalışmayı yapacaklar. Türkiye 1999'un Türkiyesi asla değildir. Orada kimse başı örtülü bir hanımefendinin vekillik görevini yapmasına engel olamaz. Buna kimsenin gücü yetmez. Herkesin bunu da görmesi lazım. CHP'nin de başkalarının da görmesi lazım. Buna kendilerini alıştırsalar iyi olur. Alışacaklarını inanıyorum." cevabını verdi.
Haber Ara