Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Ankette fark atan adayımızdır, bitti!'

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 'A mı aday olsun B mi, 'Bu benim yakınımdır' türü tartışmaların benim için geçerliliği yok. Eğer bir aday adayı anketlerde diğerlerine olağanüstü fark atmışsa o bizim adayımızdır. Bitti' diye konuştu.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-10-28 09:18:36

'Ankette fark atan adayımızdır, bitti!'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu muhafazakâr ve Kürt kesiminin CHP'ye oy vermemesinin nedenlerini açıkladı. Dindar kesime ilişkin, "laikliğin dinsizlik olarak algılanmasını değiştirmemiz gerekiyor. Bunu CHP yıllardır anlatamadı çünkü.. ‘CHP’nin yolu Moskova’nın yolu’ sloganından başlayın, ‘CHP camileri yıktı’ya kadar gelin, halkın beynine işlenmiş bir imaj var" ifadelerini kullanırken, Kürtlerin oy vermemelerine ise, "arkadaşlarımız Doğu ve Güneydoğu illerinde vatandaşlara soruyor: 'Bize oy verir misiniz?' 'Hayır vermeyiz!' Evet, Kürtler bize oy vermiyor… Çünkü ‘Bizim partimiz var’ diyorlar" dedi.

Radikal'den Ezgi Başaran'a konuşan Kılıçdaroğlu yaklaşan yerel seçimlerde aday belirlenmesine ilişkin, “A mı aday olsun B mi”, “Bu benim yakınımdır” türü tartışmaların benim için geçerliliği yok. Eğer bir aday adayı anketlerde diğerlerine olağanüstü fark atmışsa o bizim adayımızdır. Bitti!" sözlerini dile getirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun Radikal gazetesinden Ezgi Başaran'a verdiği söyleşinin ilgili kısmı şöyle:


CHP içinde Sarıgül’ün adaylığına tepki veren, bildiriler hazırlayan gruplar var. Bunu ‘parti içi demokrasi’ deyişini kullanmadan açıklayabilir misiniz?

Tabii. Aday adayı belirleme yöntemi çok değişti. 5 kişilik bir komisyon kurduk. Her biri seçim çevresini tek tek ele alıyor. Diyelim ki Beşiktaş yahut İstanbul Büyükşehir. Verdiğim talimat şu: En çok oyu alacak adayla yola çıkacağız! Buna göre her aday adayı için çalışma yapılıyor. Bazen anket, bazen eğilim yoklaması... Ayrıca o bölgenin il başkanı, milletvekili ve parti meclisi üyesinin de görüşü alınıyor. Sonuçlar MYK’ya geliyor ve aday belirleniyor. Dolayısıyla “A mı aday olsun B mi”, “Bu benim yakınımdır” türü tartışmaların benim için geçerliliği yok. Eğer bir aday adayı anketlerde diğerlerine olağanüstü fark atmışsa o bizim adayımızdır. Bitti!


“Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” diye başlayan andımızın kalkmasını da eleştirmemeniz gerekmez miydi aynı mantıkla? Bu CHP’yi MHP’nin yamacına düşürmüş olmadı mı?

İlköğretimdeki çocuklara farklılıklardan önce birliktelik öğretilir. Giyilen formadan, beslenme çantasındaki yiyeceklere kadar benzerlik vardır. Bu, ağacın gövdesini oluşturmak içindir. Kız-erkek, Alevi-Sünni, Çerkes-Laz, Kürt-Türk gibi farklılıklar ağacın dallarıdır. Gövdesi güçlü olan ağacın dalları da huzurla serpilir.


Türk olmayan çocuğa her sabah “Türk’üm” dedirtmekle birliktelik sağlanacağına emin misiniz?

Biz, andımızın içeriği aynı kalsın demedik ki. Ulusal bağımsızlık savaşımızdan, mazlum ülkelere örnek oluşundan, çağdaş uygarlığı hedef belirlememizden bahseden bir metin de oluşturulabilir. Bunu söylüyorum diye niye MHP’nin yanına düşeyim?


Size göre Kürtler niye CHP’ye oy vermiyor?

İki ayrı ekip oluşturup Doğu ve Güneydoğu illerini ziyaret etmelerini istedim. Gidip halka özgürlük ve demokrasi manifestosunu anlattılar. Halkın arkadaşlarımıza söylediği şuydu: Bu manifestonun altına imzamızı atarız. Bunun üstüne arkadaşlarımız soruyor: “Peki bize oy verir misiniz?” “Hayır vermeyiz!” Evet, Kürtler bize oy vermiyor… Çünkü ‘Bizim partimiz var’ diyorlar. CHP’nin böyle bir manifesto hazırlamasını ise doğal görevi görüyorlar, “Siz sosyal demokratsınız, yapacaksınız” diyorlar. Karşılaştığımız tablo bu.


Bu tabloyu değiştirmek için bir plan var mı, yoksa kabullendiniz mi?

Hayır kabullenmedik ama hak ve özgürlük önerilerimizi, çalışmalarımızı oya dönüşsün diye yapmadığımızı anlatmaya çalışıyorum.


Dersim katliamı için özür dilemek gibi sembolik jestlerin bir başlangıç olabileceğini düşünmüyor musunuz?

Bu noktada bir yanlış anlama var… Tayyip Erdoğan, Dersim için özür dilemedi, diledi sanıyorlar. Ve bana “Dersim için özür dile, niye dilemiyorsun” diyorlar. Ben bu işin mağduruyum. Mağduru olarak nasıl özür dileyeyim? Ayrıca bu tür olayların günlük siyasete malzeme yapılmasına karşıyım. Ama Dersim’le ilgili arşivler açılsın isterim. Defalarca Başbakan’a “Aç arşivleri incelensin” dedik, önerge verdik, kanun teklifi verdik. Yok açmıyor. Ama yeri geldikçe diline Dersim’i doluyor. Dersimlileri çok sevdiğinden mi? Hayır, ben Dersimliyim diye. Sanıyor ki böyle yaparsa Dersim’den oy alabilecek. Mümkün değil alamaz.


CHP’nin de dindarlardan oy alması için “Mümkün değil” diyenler vardır…

Laikliğin dinsizlik olarak algılanmasını değiştirmemiz gerekiyor. Bunu CHP yıllar yıllardır anlatamadı çünkü CHP’nin rakibi olan partiler karşı propaganda yaptılar. ‘CHP’nin yolu Moskova’nın yolu’ sloganından başlayın, ‘CHP camileri yıktı’ya kadar gelin, halkın beynine işlenmiş bir imaj var. İnanç söz konusu olduğunda bu tür karşı imajların halkta yerleşmesi çok daha kolaydır. Düzeltilmesi ise bir o kadar zor. CHP bugüne kadar dini asla siyaset aracı yapmadı. İsmet İnönü’ye Konya mitingi öncesinde “Paşam, burası çok dindar bir bölge, konuşma sırasında Allah’tan bahsedersen faydalı olur, yoksa hiç oy alamayız” diyorlar. “Din ve devleti ayırmak için bu kadar uğraştık, şimdi oy için nasıl yapayım” diye cevap veriyor fakat yalvarıyorlar. Peki deyip kürsüye çıkıyor. Konuşma boyunca tabii ki hiç dini referans yok. Sonunda “Allahaısmarladık” dedikten sonra partililere dönüyor: “Alın işte istediğinizi yaptım, Allah’tan bahsettim.”


Radikal gazetesindeki haberin tamamını okumak için tıklayınız...

SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara