Suud-Amerikan ilişkileri gerilirken...
USA Sabah yazarı Taha Kılınç, son dönemlerde gerilen Suud-Amerikan ilişkilerini analiz ediyor.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-25 09:17:45
Kısa zaman öncesine kadar 'kıskandıran stratejik ortaklık' olarak tanımlanan Riyad-Washington ilişkilerinin ciddi bir dalgalanma yaşadığı anlaşılıyor. Geçtiğimiz ay, 68'inci Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşma yapmayarak ilk ciddi işareti veren Suudi diplomasisi, daha sonra BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğini geri çevirerek bir adım daha attı. "Uluslararası toplumun, sorunları çözmekteki acizliğine tepki" olarak açıklanan resmi gerekçeye rağmen, bütün bunların ABD yönetimine direkt rest olduğu ise, Suudi Arabistan İstihbarat Şefi Prens Bender bin Sultan tarafından ifade edildi:
Wall Street Journal gazetesinin haberine göre, Prens Bender, Cidde'de ağırladığı Avrupalı bir diplomata, Suriye'de ABD ile işbirliğini azaltacağını anlattı. Şam'da ağustos ayında kimyasal silah kullanıldığı ortaya çıkmasına rağmen Suriye'yi vurmadığı için ABD Başkanı Barack Obama'ya kızgın olduğunu belirten Prens Bender, "BM Güvenlik Konseyi konusundaki tavrımız da ABD'ye bir mesajdır" dedi.
2005'te veliaht prens olarak ilan edilen babası Sultan bin Abdülaziz'in 2011'deki ölümünden kısa süre sonra Suudi Arabistan istihbaratının başına getirilen Prens Bender, 1975'te öldürülen Kral Faysal'ın kızı Heyfa'yla evli. Prenses Heyfa, 1975'ten beri dışişleri bakanlığı koltuğunda oturan Suud el Faysal'ın ve Suudi Arabistan istihbaratını 1977'den 2001'e kadar yöneten Türkî el Faysal'ın kız kardeşi. Bender, bu yönlerden Suudi hâriciyesine ve istihbaratına kan bağlarıyla da bağlı.
Prens Bender'in son açıklamalarının ve ülkesini Washington çizgisinden çıkarma girişimlerinin Kral Abdullah'ın iradesinin ne kadarını yansıttığı henüz net değil. Ancak ileri derecede rahatsız olduğu bilinen 89 yaşındaki Kral'ın, ülkenin fiili yönetimini Prens Bender'e devrettiğiyle ilgili iddialar var. Öte yandan, Parkinson hastalığı artık somut olarak görülen Dışişleri Bakanı Suud el Faysal'ın (73) uluslararası toplantılarda boy gösterme azmine rağmen, özellikle dış politikayı Prens Bender'in kontrol ettiği söyleniyor.
Suudi Arabistan yönetiminin, son dönemde Suriye, Mısır ve İran politikaları nedeniyle Başkan Obama'dan hiç memnun olmadığı bilinen bir gerçek.
Daha ilk aylardan itibaren muhaliflerin silahlandırılmasını açıktan dile getirmeye başlayan Suudiler, Suriye'ye askeri operasyon düzenlenmesi kampanyasında da başı çekti. Bu noktada bir süre Katar'la birlikte hareket eden Riyad, Doha'nın ton düşürmesinden sonra tek başına mücadeleyi sürdürdü.
Mısır'da Hüsnü Mübarek'ten bu kadar kolay vazgeçilmesi ve Müslüman Kardeşler iktidarının hemencecik kabul edilmesi de, Suudi Arabistanlı yöneticileri sinirlendiren diğer konu. Elbette kafalarda, "Bizim ülkemizde de benzer bir halk ayaklanması olsa, Washington bizi de böyle gözden çıkarır mı?" sorusu var, ki ciddi bir soru bu. Bu bağlamda, Tunus'un devrik diktatörü Zeynelabidin Bin Ali'ye kucak açılması ve Mısır'daki darbeye sağlanan açık destek hatırlanmalı.
Son olarak, İran'ın yeni yönetimiyle ABD arasında esmeye başlayan 'bahar rüzgârları' da, Riyad'da alarm zillerinin çalmasına neden oluyor. Amerika'nın, 'İran tehlikesi'ne karşı kendilerine milyarlarca dolarlık silah sattıktan sonra, dönüp Tahran'la el sıkışmaya çalışması, haklı olarak Suudileri hayal kırıklığına uğratıyor. Suudiler kendilerini hem Irak-Suriye-Lübnan hattında, hem de Basra Körfezi'nde 'Şii düşman'la kuşatılmış ve en büyük müttefikleri Amerika tarafından da yalnız bırakılmış hissediyor.
Prens Bender'in attığı ya da atmayı denediği son adımlar, işte bu ve benzeri şikâyetlerin somut yansımaları anlamına geliyor.
Ancak bu noktada, yaşanan gerilimin 'Demokrat Başkan' Barack Obama ve onun politikalarıyla ilgili olduğunu özellikle vurgulamak gerekiyor. Yani "Suudi Arabistan, ABD ile ipleri koparıyor" demek için henüz erken, ayrıca böyle bir işaret de yok. Prens Bender'in temsil ettiği anlayışın ve bakış açısının, Cumhuriyetçi Parti kadrolarıyla (Bu arada ABD'deki Yahudi lobileriyle ve İsrail'deki Benyamin Netanyahu hükümetiyle) tamamen örtüştüğü de düşünülürse, rahatsızlığın Obama'yla ilgili olduğu net bir şekilde görülür.
Bütün bu gelişmelerin, elbette Kraliyet içindeki güç çekişmeleriyle de yakından ilgisi bulunuyor. Dil bilmeyen, yaşlı ve sağlık problemleriyle boğuşan eski nesil yerine, akıcı şekilde konuştukları İngilizce sayesinde Amerikalı ve Batılı muhataplarıyla aracısız diyalog kurabilen yeni nesil prensler, koltukları bir an önce devralmak için sabırsızlanıyor.
1932'de kurulan Suudi Arabistan, kurucu Kral Abdülaziz'in 1953'teki ölümünden bu yana onun çocukları tarafından yönetiliyor. Sırasıyla tahta oturan bütün krallar, birbirinin kardeşi. Yeni nesiller, her biri 80 yaşında ancak tahta çıkabilen yaşlı krallar döneminin artık son bulması gerektiğini düşünüyor.
Prens Bender'in aktif şekilde ülke politikasını belirlemeye soyunmasında, Suudi Arabistan'ın bu yıpranmış politik yapısını değiştirme hedefinin bulunduğu da söylenebilir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara