'Irak ile kader ortaklığımız var'
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Irak Dışişleri Bakanı ile düzenlediği ortak basın toplantısında gündeme dair mesajlar verdi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-25 17:03:47
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, kasım ayının ilk yarısında Bağdat'ı ziyaret etmeyi planladığını, Irak Başbakanı Nuri El Maliki'nin Türkiye ziyaretinin zamanlamasının ise kademeli olarak tespit edileceğini söyledi. Davutoğlu ile Ankara'yı ziyaret eden Iraklı mevkidaşı Hoşyar Zebari, başbaşa ve heyetlerarası görüşmelerinin ardından Ankara Palas Devlet Konukevi'nde ortak basın toplantısı düzenledi.
Zebari ile son dönemde New York ve Cenevre'de yaptığı görüşmelerde iki ülke ilişkileri bağlamında önemli istişarelerde bulunduklarını kaydeden Davutoğlu, "Türkiye ve Irak, dünyada ve bölgemizde birbiriyle stratejik ilişkiler geliştirmek için en güçlü altyapıya sahip iki ülkedir. Biz bu yaklaşımla her zaman, her şartta Iraklı kardeşlerimizin yanında olduk ve Irak-Türkiye ilişkilerini bölgede bir istikrar omurgası olarak değerlendirdik" diye konuştu. Bu doğrultuda, ilk Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin (YDİK) Irak'la kurulduğunu ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2009'da bu ülkeyi ziyareti sırasında 48 anlaşmanın imzalanmasıyla bölgede çığır açtıklarını ifade eden Davutoğlu, iki ülke halkları arasında derin kardeşlik bağları olduğunu belirtti.
Davutoğlu, "Hiçbir zaman Irak'ı kendimizden ayrı görmedik. Irak'ın huzurunu, refahını, mutluluğunu, kendi huzurumuz, refahımız, mutluluğumuz olarak değerlendirdik. Irak'ın hiçbir kesimini diğerinden ayırt etmedik. Iraklı Sünniler, Şiiler, Hristiyanlar, Araplar, Kürtler, Türkmenler, Yezidiler, hepsi bizim için Iraklılar olarak azizdirler. Irak'ın geleceği açısından en büyük katkı yapacak topluluklardır" ifadesini kullandı. Irak'ı "küçük bir Ortadoğu" olarak nitelendiren ve Ortadoğu'daki bütün kardeş halkları bünyesinde barındıran bu ülkenin, bölgenin omurgası olduğunu belirten Davutoğlu, Irak'ın toprak bütünlüğü ve huzurunun Türkiye'nin Ortadoğu politikaları açısından en esaslı stratejik hedeflerden olduğunu söyledi. Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Son dönemlerde, maalesef bazı konjonktürel gerekçelerle ilişkilerimizde bir durağanlık yaşanmıştı. İlişkilerimiz eskisi kadar yoğun olmamıştı. Yine hep devam etti, her düzeyde sürdü, ticari ilişkilerimizde büyük artışlar yine gözlendi, halklarımız arasındaki derin kardeşlik bağları hep sürdü. Şimdi son dönemde bunu daha ileri bir aşamaya götürme konusunda da her iki tarafta çok güçlü bir irade var.
"DAVUTOĞLU KASIM AYINDA IRAK'I KEŞFEDECEK
Davutoğlu, iki ülke yetkililerinin karşılıklı ziyaret ve görüşmeleriyle bir ivme kazanıldığını, bugün de atılabilecek yeni adımları ele aldıklarını belirtti. "Önümüzdeki günlerde, inşallah Kasım ayının ilk yarısında ben Bağdat'ı ziyaret edeceğim" diyen Dışişleri Bakanı, "Önümüzde iki hafta içinde inşallah ben Irak'a gitmiş olacağım. Çok özlediğim Bağdat'a tekrar kavuşmak imkanı bulacağım" diye konuştu. İkili ilişkilerin özellikle ulaştırma, enerji, ekonomi, ticaret, tarım ve sağlık alanlarında tekrar ivme kazanması hususunda da mutabık kaldıklarını aktaran Davutoğlu, "Sayın Meclis Başkanımızın Irak'ı ve Sayın Maliki'nin Türkiye'yi ziyaretleri de bundan sonra atılacak adımlar olarak zamanlaması kademeli olarak tespit edilecek adımlar" dedi.
"BU KARDEŞLİK BÖLGEYE BARIŞ VE İSTİKRAR GETİRECEK"
Suriye'deki gelişmeleri de ele aldıklarını dile getiren Davutoğlu, Türkiye ve Irak'ın Suriye konusunda en derinden etkilenen iki komşu ülke olduğunu, bu nedenle iki ülke dışişleri bakanlıkları arasında müsteşarlar düzeyinde Suriye konusunda yoğun bir istişari mekanizma kurma konusunda da mutabık kaldıklarını aktardı. Zebari'ye getirdiği güzel mesajlar ve gösterdikleri siyasi irade için teşekkür eden Davutoğlu, "Türkiye ve Irak, ezelden beri kardeştir ve ebediyete kadar da kardeşliği devam edecektir. Bu kardeşlik eminim bölgeye de istikrar, huzur ve barış getirecektir" ifadesini kullandı.
ORTAK KADER ANLAYIŞI
İlişkilerde son dönemde yaşanan durağanlığa ilişkin soru üzerine Davutoğlu, "Kastettiğim, son iki yıl içinde bir durağanlığın ilişkilerimizde olması ama nihayetinde bu, Türkiye ile Irak arasında ortak coğrafya ve ortak tarihten gelen ve özellikle de 2009'da Sayın Başbakanımızın Irak'ı ziyaretiyle, YDİK ile taçlanan stratejik ilişkileri özünden değiştiren hususlar değildi. Türkiye ve Irak arasında her zaman tarihin ve coğrafyanın getirdiği bir kardeşlik, doğal ve zorunlu bir ortak kader anlayışı vardı ve egemendi. Esas olan budur" dedi. Davutoğlu, son iki yıl içinde yaşanan durağanlığı, bu anlamda geçici bir dönem olarak değerlendirdiklerini belirterek, "Şimdi de tabii yine görüş ayrılıklarımız, farklı kanaatlerimiz olabilir ama bunları beraber oturup her zaman konuşabiliriz ve bunlardan bazen de son derece faydalı sonuçlar çıkarabiliriz, ortak bir sinerji doğurabiliriz" diye konuştu. Davutoğlu, söz konusu durağanlığın bittiği ve önümüzdeki dönemde her düzeyde ilişkilerin yoğun bir şekilde artacağı iradesinin ortaya konduğunu da kaydetti.
KOMŞU ÜLKELER MUTLAKA DEVREDE OLMALI
Londra'da gerçekleştirilen Suriye Halkının Dostları toplantısında Cenevre-2 Konferansı'na ilişkin nelerin ele alındığının sorulması üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin, Londra'da ortaya çıkan metne doğrudan katkı yaptığını, metnin esas itibariyle Cenevre-1'deki temel hususları tekrar ettiğini ve bazı muğlaklıkları giderdiğini kaydetti.
Dışişleri Bakanı, metnin 11 ülkenin ortak pozisyonu olduğunu ve Cenevre-2 ile ilgili en kapsamlı çerçeveyi ortaya koyduğunu da söyledi. Suriye muhalefetinin Cenevre-2 Konferansı'na katılacağını açıkladığını anımsatan Davutoğlu, "Her iki tarafın Cenevre'ye açık bir vizyonla ve açık bir kanaatle gelmeleri bir çözüme ulaşılması için önemlidir" şeklinde konuştu. Türkiye'nin Suriye konusunda barışçıl çözümü her zaman desteklediğine vurgu yapan Davutoğlu, Suriye rejiminin halkın talepleri karşısında askeri yöntemler kullandığını ve bu yöntemlerle sonuca ulaşılamayacağını belirterek, "Yakın dönemde kendi şehirlerini, halkını bombalayan iki lider çıktı; biri Saddam ve biri Beşşar Esed. Umut ederiz ki, bu barışçıl amaçlı Cenevre Konferansı bütün bu saldırıların durması ve karşılıklı müzakerelerle Suriye'nin geleceğinin belirlenmesi yönünde bir adım teşkil eder" dedi. Cenevre-2 toplantısının hazırlıklarında Suriye'nin komşularının en etkin şekilde bulunmalarının önemini vurgulayan Davutoğlu, "Cenevre-2'den sadece ABD ve Rusya arasında veya sadece P5 arasında hazırlıkları yürütülen bir süreç olarak netice alınması mümkün olmaz. P5 olmalı ve komşu ülkeler mutlaka ve mutlaka sürecin en başından itibaren devrede olmalılar. Çünkü en nihayetinde bu krizden en fazla etkilenen, en fazla zarar gören ülkeler komşu ülkelerdir" diye konuştu. Davutoğlu, "Londra toplantısında alınan kararlar, Cenevre'nin önünü açan kararlardır; tıkayan kararlar değildir" değerlendirmesinde bulundu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara