Bir milyon ölü Iraklının altındaki derin kökler
Madeleine Albright’ın 1991’de 60 Minutes programında Leslie Stahl’ın Irak’la ilgili sorusuna verdiği cevap ilk Irak-ABD savaşının uzun dönemli sonuçlarıyla ilgilenen herkes için izlemesi zor bir andı.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-22 10:56:17
MARK LEVINE*
Stahl, BM tahminlerine göre neredeyse yarım milyon çocuğun ölümüne sebep olan yaptırımların değip değmediğini sordu. Albright’ın ünlü cevabı, “Bence çok zor bir seçim ama bize göre ödenen bedele değerdi.” şeklinde oldu. Albright, şaşırtıcı dürüstlüğüne rağmen birkaç ay sonra Başkan Clinton tarafından dışişleri bakanı olarak atandı. On iki yıl sonra ABD, Irak’ı bir kez daha işgal etti ve şimdiye kadar yayınlanan en detaylı araştırmanın sonuçlarına göre 500.000 Iraklı sivil bu işgal sırasında ve yine şiddetle geçen işgal sonrası dönemde hayatını kaybetti. Eğer iki savaşta da ölen binlerce Iraklı askeri de hesaba katarsak 1991 yılından beri ABD işgalleri ve politikaları nedeniyle bir milyondan fazla Iraklının öldüğünü görüyoruz.
Bir milyon Iraklı Amerikan sponsorluğundaki savaşlarda ölmeden önce, Saddam Hüseyin’in İran’a açtığı ve sekiz sene sürdürdüğü savaşta ölüyorlardı. Bu savaşta Irak’a destek sadece ABD hükümetinden değil, aynı zamanda Arap Körfez ülkelerinden de gelmişti. Sovyetler Birliği, Çin ve Avrupalılar, hepsi de Saddam’a her türlü silahı satmıştı. Çok da sürpriz olmayan bir şekilde bu ülkelerin çoğu İran’a silah satmıştı. Dünyanın gittikçe büyüyen petrol bağımlılığı Hüseyin, Humeyni, Suud ailesi gibilerin inanılmaz servetinin kaynağı oldu. Bunlar ve bunlar gibiler servetlerini baskıya ve ölüme yatırdılar. Fakat 1990’larda yaptırımlar sırasında ölen yarım milyon Iraklı çocuğun ve daha önceki on yılda ölen yüz binlerce Iraklı asker ve sivilin esasen tek bir adam, Saddam Hüseyin ve onun zorba rejimi yüzünden öldüğünü anlatmak gerek. Diğer herkes onun yarattığı ölüm makinesinin işçileriydi.
Son yayımlanan raporda savaştan kaynaklanan ölümlerin önemli bir kısmının, yüzde 40’ının şiddetten değil de, sağlık için gerekli altyapıların eksikliğinden ve iç savaşların ortaya çıkardığı fiziksel ve zihinsel stresten kaynaklandığı açıklanıyor. Bu ölümler için kim suçlanmalı? İşgalci güç olan ABD’nin resmi işgal sırasında olanlardan yasal bir sorumluluğu bulunuyor. ABD’nin işgal ve yeniden inşa sırasındaki berbat idaresi, uluslararası hukukun sürekli olarak ihlal edilmesiyle birleşti ve çok yüksek ölüm oranlarına sebep oldu. Fakat ABD’yi Irak’tan kovmak için “tüm kâfirleri öldüreceklerini” söyleyen Sünni liderler, ABD’nin Sünnilere hâkim olma çabasına yardım eden böylece de yeni Irak devletinin yönetimini ele alan Şii liderler, El Kaide, Suudi Arabistan, İran gibi dış aktörler, hepsi de bu suça ortak oldular ve sorumluluğu paylaşmalılar.
Bir milyon Iraklının ölümü onlarca yıldır açgözlülük, şiddet ve baskıyı ödüllendiren küresel düzenin bir ürünüdür. O kadar çok aktör bu düzenden nemalanıyor ki, bu düzeni değiştirmek biraz olsun iktidar sahibi olan kimsenin çıkarına olmuyor. Bir milyon ölü Iraklı bize konuşuyor. Bize Obama idaresinin isyancılara ancak kavgada kalacak gücü verecek fakat Esed’i yenemeyecek kadar silah verdiği Suriye’yi anlatıyorlar. Böylece ABD 100.000 ya da 200.000 Suriyeli sivilin ölümünü garantilemiş, dolayısıyla da ABD ve İran, Hizbullah ve El-Kaide arasındaki güç dengesinin Amerika’nın kontrol edemeyeceği bir yöne değişmesini engellemiş oluyor. Suudi Arabistan, İran ve Katar gibi bölgesel güçlerin iç dinamikleri Irak’taki sayı kadar ölüme sebep olabilecek bir iç savaşı desteklemek için milyarlar harcayabildiklerini hatırlatıyorlar. Bize sivil toplum özellikle de sivil direniş göz ardı edilir ya da baskılanırsa ne olacağını, şiddete geçişin sonra daha da büyük bir devlet şiddetine yol açtığını anlatıyorlar. Milli dayanışmanın ne kadar kolay dağıldığını ve eğer yeteri kadar güç bundan istifade edecekse istikrar temsili bir toplumun birden ikiye ya da üçe bölünebildiğini gösteriyorlar.
*El Cezire internet sitesinde yayıNlanan (18 Ekim 2013) makale kısaltılarak tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara