Madımak olayının basına yansımaları
Madımak olayıyla ilgili yapılan yüksek lisans tez çalışmasında, Alevilere yönelik yaşanan olayların yazılı basın organlarında geniş çapta ele alındığı, ancak bu haberlerin hiçbirinin Alevilerin sorunlarına çözüm sağlayacak ölçüde olmadığı sonucuna varıldı.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-18 22:09:00
Çalışmanın odak noktasını ise, yakın tarihte gerçekleşmiş ve halen hak ettiği gibi ele alınamamış olan 2 Temmuz 1993 yılında meydana gelen Sivas Olayı ve Alevilik ile ilgili sorunların ele alındığı 2009 Alevi Çalıştayı hakkında tüm yerel ve yaygın basında çıkan haberler içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir.
İÇERİK ANALİZİ YAPILDI
Kısaca bu odak noktalarından bahsedecek olursak; Sivas Olayı’nı ele alan 3'ü yaygın basın (Cumhuriyet , Milliyet, Milli Gazete), 2'si yerel (Hürdoğan, Bizim Sivas) olmak üzere toplam 5 gazetenin 01 Haziran 1993 – 31 Temmuz 1993 tarihleri arasında, Sivas Olayı'ının öncesi ve sonrasını konu alan 380 haber 4 ana kategori çerçevesinde içerik analizi uygulamasına tabi tutulmuştur. 2009 Alevi Çalıştayı'nın da öncesi ve sonrasını kapsayan 30 günlük süreçte yaygın ve yerel basında çıkmış olan tüm haberler içinde tespit edilen toplam 113 haber yine 4 ana kategori çerçevesinde içerik analizi uygulamasına tabi tutulmuştur.
BASIN SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMEDİ
Bu çalışmada genel anlamda varılan sonuç ise; Alevilere yönelik yaşanan olaylar ve gelişmeler her yazılı basın organında geniş çapta ele alınmış ancak bu haberlerin hiç biri Alevilerin sorunlarının çözümüne ve taleplerinin gerçekleşmesine katkı sağlayabilecek ölçüde olamamıştır. Özellikle de farklı zaman dilimlerinde Alevilik ile ilgili sorunlara yoğunlaşma olması nedeniyle; ilgili dönemlerdeki söylemler, içerikler toplumsal yarar çerçevesinde desteklenmemiş ve devamlılığı olmayan konular olarak sadece ilgili dönemde gündeme gelmiştir. Bu durum da, basının topluma yönelik görev ve sorumluluklarını tam olarak yerine getiremediğini, basının ilkeli ve tarafsız duruşunun belirgin bir şekilde ortaya koyamadığını göstermektedir. Buradan yola çıkarak belirtmek gerekirse; basının haber verme işlevini gerçekleştirirken tarafsız, doğru ve toplum yararını gözeterek haber vermesi, bulunduğu her ülke halkının sağlıklı bir geleceğe sahip olmasına katkı sağlaması ve toplumsal barışa destek vermesi adına gerekli ve önemlidir. Ancak bu şekilde basın toplum üzerinde bir güç değil; toplumu aydınlatan, sorunlara ışık tutarak ilgili kişi ya da kuruluşların dikkatini çeken ve bunu sermaye sahibinin değil, toplumun çıkarlarını gözeterek yapan bir araç olabilir.
OLUMSUZ BİR İMAJ YARATTI
Öte yandan Sivas Olayı üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen halen bu olayın tam anlamıyla çözülememesinin yanı sıra, olayın etkisinin Sivas ve Sivas halkı üzerinde hem ekonomik yönüyle hem de olumsuz anlamda bir algı ve imaj yönüyle devam ettiği görülmektedir. Ancak meydana gelen üzücü olayın kendisi Türkiye için yeterince sarsıcı olması dikkatleri bu konuya yoğunlaştırmamıştır. Olayın Sivas'ı da etkileyeceği yönünde bir algının oluşmamasında kuşkusuz yaygın basının etkisi büyüktür. Yaygın ve yerel basına genel anlamda baktığımızda bu durum daha belirgin hale gelmektedir. Örneğin; olay sonrasında kardeşliğe çağrı yapan veya olayların yeniden alevlenmesi halinde şehrine getireceği zararı dile getiren yerel basın, olayın Türkiye açısından etkilerini fazla dikkate almamıştır. Ancak olayı daha geniş bir çerçevede ele alan yaygın basın ise, olayı kendi görüş ve bakış açısıyla değerlendirirken olay sonrası çıkan haberler nedeniyle, Sivas ve Sivas halkına yönelik muhtemel ön yargıları ve bundan görebileceği zararı dikkate almamıştır. Burada basın açısından dikkat edilmesi gereken bir diğer mesele de; Sivas Olayı neticesinde Türkiye'nin kaybettiği aydınlarının yanı sıra, olay sonucunda akıllarda iki ayrı toplum kesiminin karşı karşıya gelmesi söz konusudur. Çünkü olaylar Alevilerin geleneksel Pir Sultan Abdal Etkinlikleri sırasında, bu etkinliğe katılmak için gelen aydınlara yönelik gerçekleşmiş, olay sonrası tabloya baktığımızda ise; karşımıza mağdur edilen Alevi ve mağdur eden Sünni tablosu çıkmaktadır. Basının bu tabloya bakmaksızın kendi görüşüne göre olayı yorumlaması her iki taraftan birini mutlaka yaralamaktadır.
HALKI TAHRİK EDEN HABERLER
Öte yandan başta yaygın basın olmak üzere tüm gazetelerde çıkan haberler, genel olarak halkı sakinleştirmekten çok halkı tahrik etmektedirler ancak basın bunu yaparken bir yandan da sorumluluktan kaçmakta ve ortaya çıkan kutuplaşmadan hiç söz etmemekte tam tersine bu gibi yayınlara devam etmektedirler. Bu nedenle bir baskı grubu olarak basının kendine düşen görevi ne kadar iyi yaptığı da ayrıca tartışılabilir bir konudur. Ancak yapılması gereken ve beklenen toplumsal barışı sağlayacak bir ortamın sağlanması ve basının da esas ve asli vazifesi olarak buna katkıda bulunmasıdır.
SON VİDEO HABER
Haber Ara