Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Güneş: Yardım seferberliği toplumu rehabilite ediyor

Psikolojik danışman Zülküf Güneş, Kurban Bayramı'nda doğu ile batı arasında yaşanan kardeşlik seferberliğinin toplumu rehabilite ettiğini söyledi. Güneş, "İnsanlar toplumda huzur ve emniyet içerisinde yaşamayı arzuluyorlarsa yoksul ve mağdur aileleri

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-10-17 12:33:51

Güneş: Yardım seferberliği toplumu rehabilite ediyor
Psikolojik danışman Zülküf Güneş, Kurban Bayramı'nda doğu ile batı arasında yaşanan kardeşlik seferberliğinin toplumu rehabilite ettiğini söyledi. Güneş, "İnsanlar toplumda huzur ve emniyet içerisinde yaşamayı arzuluyorlarsa yoksul ve mağdur ailelerin sorunlarına karşı duyarlı olmak durumundadır. Paylaşmanın ve dayanışmanın ilke edinildiği kurban ibadeti toplumun rehabilitasyonuna katkı sağlayan bir yardım seferberliğidir." dedi.

    Kimse Yok Mu Derneği'nde yıllardır gönüllü olarak psikolojik destek sunan Güneş, bayramlarda yaşanan ziyaretlerin bir nevi toplumsal rehabilite olduğunu kaydetti. Güneş, "Yıllardır kurban bayramlarında ülkemizin batısından doğusuna ve güneydoğusuna gelen yardımseverler yoksul ve mağdur ailelerle kurban ibadeti aracılığıyla gönül köprüleri kuruyorlar. Çoğu zaman kurbanını bu ailelerle paylaşan yardımseverler göz yaşları içerisinde yaşanan dramlara tanıklık ediyorlar. Bazen bayram günü çöplerden ekmek çıkaran çocukların olduğu bir aileyle, bazen anne babası tarafından terk edilmiş ve babaanneleri tarafından himaye edilmeye çalışılan çocuklarla karşılaşıyorlar. İnsanlar varlığından haberdar olmadıkları hayatlar hakkında farkındalık geliştiriyor ve bununla dertlenmeye başlıyorlar. Sonrasında yaşanan dramların çözümü için kardeş aile oluyor ve desteklerini sürdürüyorlar. Bu gayretli çalışmalar sonucunda insanlar arasında birbirine güven hisleri gelişiyor ve aidiyet duyguları yeniden canlanmaya başlıyor. İnsanlar arasındaki tolerans seviyesi yükseliyor ve toplum normalleşmeye başlıyor." diye konuştu.

    İnsanların en temel ihtiyaçları içerisinde beslenme ve biyolojik ihtiyaçlarının yer aldığını anlatan Güneş, "Bu ihtiyaçlarını karşılayan bireyler önce kendilerini ve sevdiklerini güvende hissetmek ister daha sonra aidiyet arayışına girerler. Biyolojik ihtiyaçlarını karşılayamayan ve kendini güvende hissedemeyen bireylerin aidiyet duyguları da gelişmez. Bu bireyler her türlü suça sürüklenebilir ve çok rahat yönlendirilebilirler. Haksızlığa uğradıkları algısıyla şiddeti bir yöntem olarak seçebilirler." ifadelerini kullandı.

    Türkiye'de milyonlarca çocuğun küçük yaşlardan itibaren sağlıklı gelişimleri için elverişsiz ortamlarda yaşamak zorunda kaldığını belirten Güneş, bu çocukların büyük bir bölümünün gelişim görevlerini yerine getiremeden erken yaşta yetişkin bireylere ait sorumlulukları yüklenmek durumunda kaldığını kaydetti. Güneş şu tespitlerde bulunuyor: "Dezavantajlı ailelerde yaşayan çocuklar aile bütçesine katkıda bulunmak amacıyla küçük yaşlarda iş yerlerinde veya sokakta çalışmaktadırlar. Dezavantajlı aileler incelendiğinde yoksulluk ve temel ihtiyaçlarını karşılayamama, köyden kente göç, kalabalık aile yapısı, ebeveynlerden biri ya da her ikisinin olmayışı, parçalanmış aileler, eğitim olanaklarından mahrum kalma, ailede suça bulaşmış bireylerin olması, aile içi şiddet gibi faktörler göze çarpmaktadır. Dezavantajlı ailelerde yaşayan çocuklar çoğunlukla sokakta çalıştırılmakta, evden kaçmakta, intihar teşebbüsünde bulunmakta, cinsel istismara uğramakta veya kaçırılmaktadırlar. Sokakta çalışan çocuklar birçok tehlike ile savunmasız bir şekilde karşı karşıya kalmaktadırlar. Bazı çocuklar dilendirilmekte bazıları madde kullanımına maruz kalmakta, bir kısmı hırsızlık, tetikçilik ve toplumun huzurunu bozmaya dönük eylemlere katılım gibi suçlara yönlendirilmektedir. Nihayetinde bu çocuklar duygusal açıdan örselenmiş ve ruhsal dengesi bozulmuş sorunlu bireyler olarak toplumda varlıklarını sürdürmeye çalışmaktadırlar."

Haber Ara