Süryani dini liderinden Ruhban Okulu yorumu
Mor Gabriel manastırının iadesi demokratikleşme paketiyle mümkün olan Süryanilerin dini önderine göre yakında Ruhban Okulu da...
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-14 15:13:19
O, manastırda tam 14 yıl kaldı. Anadili Kürtçe, Süryanice’yi sonradan öğrendi. Bugün beş dilde ayin yönetiyor... Şimdi sorumluluğu büyük. 25 yılı aşkındır Metropolitlik ve Patrik vekilliği görevini yürütüyor. Türkiye gibi bir ülkede azınlık olmanın yükü ağır. Yusuf Çetin ile topraktan, araziden, Süryanilere, devlete, azınlık duygusuna kadar pek çok konuyu Milliyet'ten Mehmet Gündem konuştu.
İşte o çok çarpıcı röportajdan satırbaşları:
CUMHURBAŞKANI BİZİ DİNLEDİ
"Sayın Cumhurbaşkanımız, İsveç gezisinde bizi yanına aldı, dinledi. “Efendim, bizim sorunlarımız çok büyük değil, devletin ve hükümetin iradesiyle çözülebilecek şeyler” dedim.
Bu tür bir tablo galiba ilk...
Evet. Cumhuriyet tarihinde hiç yok. İlk kez bu çapta bir heyete davet edildik. Böyle bir jest hiç yapılmamıştı.
Mahkeme süreci bitince hemen devletle konuşmaya başladınız mı?
Mart ayında bir konferans için Berlin’e gittiğimizde Sayın Arınç kilisemizi ziyaret etti. Orada da konu gündeme geldi. Sayın Arınç sahip çıktı, hükümet ciddiyet gösterdi ve Demokrasi Paketi’ni Sayın Başbakanımız açıklarken biz Süryaniler de ‘acaba bize bir şey verilecek mi’ diye merak ediyorduk.
Önceden haberiniz olmadı mı?
Hayır. Doğrusu bizim için sürpriz oldu. Çok mutlu olduk... Dışarıdakiler de çok olumlu karşıladılar. Biliyorsunuz Vakfılar Genel Müdürlüğü’nden de iade kararı çıktı. Bu haksızlığın giderilmesi ülkemiz için büyük bir prestij oldu. Devletimize, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Sayın Zeynel Abidin Erdem’e de teşekkür ediyorum. O da çok ilgilendi.
Bu sorun hem AK Parti döneminde çıktı, hem AK Parti döneminde çözüldü.
Doğru...
İNANÇ HÜRRİYETİ OLSUN
Siz bir cemaatin ruhani liderisiniz ve paketle birlikte bir sorununuz çözüldü. Fakat Rum Patriği Bartholomeos’un beklentisi Ruhban Okulu için bir şey çıkmadı.
Evet, aslında o konuda büyük bir beklenti oluşmuştu.
Empati yaptınız mı, üzüldünüz mü?
Üzülmemek insanın elinde değil. Biz hepimiz diyoruz ki, bu ülkede sayımız yüz bini geçmiyor. Asırlardır bu topraklarda yaşıyoruz. En az Müslüman kardeşlerimiz kadar bu toprakları seviyoruz. Değişik inançlar, kültürler, etnik kökenler var. Bakın 21 yüzyıla girdik ama daha 3. asırlarda Süryanilerin birçok yerde üniversiteleri vardı. Şimdi istiyoruz ki, bu ülkede inanç hürriyeti olsun. Herkes inancını istediği şekilde yerine getirebilsin. Din adımı yetiştirebilsin, dilini okutabilsin, kültürünü yaşatabilsin. Bütün bunlar bu ülkenin zenginliğidir.
BAŞBAKAN GÖREMEZDİK
Fakat uzun süre, farklı olan ötekileştirildi bizde. Şimdi kendinizi Türkiye’de gerçekten o zenginliğin bir parça olarak hissedebiliyor musunuz? Devlet bunu sağladı mı?
Türkiye’de eskiden bir Süryani, bir başbakanı ziyaret edemiyordu. Devlet bizi ilk defa 1992’de kabul etti, dönemin başbakanı Sayın Demirel’i ziyaret ettik. O gün bizim için tarihi bir olaydı, Çok sevindik. Hatta akşam TRT’ye haber olduk. Artık devletin kapısı açık, gidip geliyoruz. Eskiden ne bir vali, ne bir müftü gelip bizi ziyaret etmezdi.
Şu anda baskın duygu: Azınlık mı, asli unsur mu?
Biz farklıyız, lisanımızı, inancımızı, kültürümüzü yaşatmak istiyoruz. Bir Müslüman vatandaş hangi haklardan yararlanıyorsa biz de o haklardan yararlanmak istiyoruz. Azınlık sayılıp sayılmamak önemli değil, önemli olan eşit haklara sahip olmak. Eskiye oranla güzel gelişmeler var, geleceğe daha umutla bakıyoruz. Hani diyorlar ya; yetmez ama evet...
Başörtüsü sorunu da aynı pakette çözüldü. Yani devletle sadece siz problem yaşamıyorsunuz.
Ülkemiz kabuk değiştiriyor, hassas bir dönemden geçiyoruz. AK Parti 11 sene içinde çok büyük açılımlar yaptı. Tabii bunda AB’nin de etkisi var.
RUHBAN OKULUNA ÜZÜLDÜM
Azınlıklar bazen dışarıdan kışkırtılıyor mu?
Bu tür çabalar hem içerinden hem de dışarıdan olabilir. Ben diyorum ki, Türkiye büyük ve güçlü bir ülke. Diyalogla sorunlarımızı halledebiliriz. Birbirimize güvenmemiz lazım. Bu Hıristiyan kardeşlerimiz için de geçerli.
Bartholomeos’u aradınız mı?
Hayır, ama Ruhban Okulu için cidden üzüldüm. Karamsar olmak istemiyoruz, inanıyorum ki yakında bu sorun çözülür. Ruhan Okulu da açılır.
Ne zaman başkasının problemini de kendi problemimiz gibi görüp hissetmeye, dillendirmeye başlarsak o zaman demokrasi güçlenecek...
Hepimiz büyük bir aileyi oluşturuyoruz, hepimiz aynı geminin içindeyiz. Hepimiz bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olduğumuz hissetmek istiyoruz. Dışarıdan baskıyla çözülmez sorunlarımız.
Birinci sınıf vatandaş hissinizi engelleyen ne tür problemler var?
Bizler, en az bir Müslüman vatandaş kadar bu ülkeyi seviyoruz. Peki, mülkiyede, askeriyede, emniyette neden farklı inanç sahiplerine görev verilmiyor. Bu ülkemiz için büyük bir eksiklik.
Bunun altında sanki “devlet size güvenmiyor” vurgusu da var...
O güveni yıkacak ne yaptık ki... Bu bir suizandır. Anayasada herkes eşit, din, dil, ırk ayrımı yok, ama bunu uygulamada da görmek istiyoruz.
Başka?
Lisanımız... Lozan’dan itibaren bize azınlık değilsiniz dediler. Fakat duruma göre muamele yaptılar. Azınlık değilsin derken de hep azınlık masasına bağladılar. Azınlıklar okul açtılar, hastane açtılar biz bunlardan da mahrum olduk. Dedik ki, tamam azınlık değiliz, o halde normal bir vatandaş hangi haklardan yararlanabiliyorsa, mülkiyede, askeriyede, emniyette bizde aynı haklardan yararlanmalıyız. Olmadı, izin verilmedi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara