Özgür Suriye Haber Ajansı / Sami Neser
Son zamanlarda Irak ve Şam İslam Devleti,soyal medyada ses yaratarak bir çok müminin rızasını kazanmayı başardı.Örgütün siyah tevhid sancağı,kamuoyu üzerinde etki bırakarak gerçeği araştırmamaya kısmen mahkum ediyor.
Örgüt hakkında irili ufaklı,olumlu olumsuz eleştiriler devam ederken Ahraru Şam'ın yayınladığı bir bildiride,devletin tahmin edildiği derecede samimi olmadığı hususunda deliller sunuldu.
Ebu Ducane Tugayı komutanı Ebu Ubeyde en-Nebşi cinayeti üzerine eleştirilerin odağı olan Ahraru Şam'ın,Devlet ile gerçekleştirdiği müzakerele binaen yayınladığı dört sayfalık bildiriyi sizler için çevirdik.
Ahraru Şam El İslamiyye hareketinin eleştiriler karşısında yayınladığı bildiri,
----------------------------------------------------------------------------------------
1.Görüşme
Komutan Ebu Ubeyde en-Nebşi’nin öldürülme haberi Ahraruşşam Hareketi üzerinde büyük bir sarsıntı yarattı. Komutanlar bu cinayetten dolayı, özellikle de cinayeti işleyen kişilerin ‘’ Irak-Şam İslam Devleti’’ isimli bir örgüte bağlı olmalarından dolayı büyük bir üzüntü içerisindeler.
Bu skandal sonrasında hedef alınan Ahraruşşam Hareketi liderleri, Irak-Şam İslam Devleti ile barışçıl bir çözüme ulaşmak ve suçluları Şeriatın gerektirdiği gibi cezalandırmak için karşılıklı diyaloglar ile soruşturmaya imkân vermenin gerekliliği üzerinde fikir birliğine vardılar.
Aracıların, Ahraruşşam Hareketi ile Irak-Şam İslam Devleti arasında bir görüşme gerçekleştirme çabaları neticesinde iki taraf arasında 10/09/2013 Çarşamba günü Halep şehrindeki Şer’i Kurul Merkezi’nde bir görüşme düzenlendi. Görüşmede Irak-Şam İslam Devleti kanadından Şeyh Ebu Halil, örgüt kanadından ise Şeyh Ebu Abdu’l-Melik hazır bulundu.
Ahraruşşam Hareketi temsilcisi ilk olarak, soruşturma yürütülmesi için bu suçun bağımsız bir şeriat mahkemesine sunulması teklifinde bulundu ancak Irak-Şam İslam Devleti temsilcisi, devlet üyelerini ancak kendilerinin yargılayabileceğini ileri sürerek bu teklifi kabul etmedi.
Bunun üzerine Ahraruşşam Hareketi temsilcisi her iki taraftan bir üye ve bir de bağımsız üye olmak üzere üç kişiden oluşan bir mahkeme kurulması teklifinde bulundu ancak devlet temsilcisi bu teklifi de geri çevirdi. Görüşme neticesinde taraflar, biri Irak-Şam İslam Devleti’nden diğeri de İslami Ahraruşşam Hareketi’nden olmak üzere iki temsilciden oluşan bir yargı komisyonu kurulması üzerinde anlaşmaya vardılar. Irak-Şam İslam Devleti temsilcisi Şeyh Ebu Halil, söz konusu cinayet ile suçlanan örgüt üyelerinin ancak kendi temsilcileri tarafından yargılanabileceğini, Ahraruşşam Hareketi temsilcisinin kendi üyelerini yargılamayacağı şartını ileri sürdü. Barışçıl bir çözümden yana olan Ahraruşşam Hareketi temsilcisi Şeyh Ebu Abdu’l-Melik ise bu teklifi kabul etmek zorunda kaldı.
Şeyh Ebu Abdu’l-Melik, kendisinin yargı komisyonundaki Ahraruşşam Hareketi temsilcisi olduğunu açıklarken, Şeyh Ebu Halil yargı komisyonunda kendilerini temsil edecek kişiyi tesbit etmek için akşam vaktine kadar mühlet istedi.
İstenilen vakit dolduğu halde Irak-Şam İslam Devleti, yargı komisyonunda kendilerini temsil edecek ismi açıklamadı. Süregelen iki gün boyunca yürütülen görüşmeler, karşı taraf bir temsilci belirlemeden bu şekilde sona erdi.
2. Görüşme
Bölgedeki Ebu Dücane Tugayı meselesini halletmek için 13 Eylül Cumartesi günü Deyrhafir'de buluşulması kararlaştırılmıştı. Ahraruşşam Hareketi tarafından Ebu Abdülmelik ve Ebu Osman, Irak-Şam İslam Devleti tarafından da Ebu Halil ve devletin hakimlerinden Ebu Müslim katıldı.
Ahraruşşam Hareketi temsilcileri, Ebu Dücane Tugayı meselesini daha iyi anlayabilmek için Ebu Übeyde el-Benşi'nin öldürülmesi olayının açıklığa kavuşturulmasını taleb ettiler. Böylece bütün gün bu mesele üzerine yoğunlaşıldı. Ancak Ebu Müslim'in Ebu Dücane Tugayı olayından yalnızca bir saattir haberdar olduğunu söylemesi dikkatlerden kaçmadı.
3. Görüşme
Iki taraf Pazar günü tekrar toplandı. Ahraruşşam Hareketi temsilcileri, Ebu Ubey'de olayının gündeme getirilmesini taleb etti. Irak-Şam İslam Devleti temsilcisi özür dileyerek Ahraruşşam Hareketi temsilcisi, Irak-Şam İslam Devleti temsilcisinden hiç değilse bu meselenin açıklanmasını istedi. Irak-Şam Devleti temsilcisi bunu kabul ederek olayın özetini on dakika boyunca dinledi.
Irak-Şam Devleti temsilcisi Ebu Müslim, olayın faillerinin araştırılması için üç gün mührleri taleb etti. Ayrıca yardım ekibinin kaçırılması olayına iştirak eden üç kişinin kendi ellerinde olduğunu da hatırlattı. Böylece 17 Eylül Çarşamba günü sabahı Halep'teki Irak-Şam Devleti şubesinde buluşarsak kaçırılan yardım ekibindekileri dinlemek üzere Bab-ı Heva'ya gidilmesi kararlaştırıldı.
4. Görüşme
Ahraruşşam Hareketi temsilcisi, Çarşamba sabah 9'da Irak-Şam Devleti'nin karargahına gitti ancak kimseyi bulamadı. 10:30'da tekrar gitti fakat yine kimseye ulaşamadı. Bir not yazarak kaçırılan yardım ekibindekilerle görüşmek üzere yola çıkan Ahraruşşam Hareketi temsilcisine yetişmesini talep etti.
Ahraruşşam Hareketi temsilcisi Bab-ı Heva'ya gitti ve Irak-Şam Devleti temsilcisini bekledi, ancak kimse gelmedi. Ahraruşşam Hareketi temsilcisi kaçırılan yardım ekibinden bir kaçının ifadelerini ses kaydına almak zorunda kaldı.
5. Görüşme
Çarsamba perşembe ve cuma günü geçtikten sonra Ahraruşşam Hareketi temsilcileri Irak-Şam Devleti yetkilileri ile buluşamadı. Ahraruşşam Hareketi temsilcisi esir düşmüş kişilerin ses kayıtlarını Irak-Şam Devleti makamına onları uyarmak için yollamak zorunda kaldı. Ahraruşşam Hareketi temsilcileri Irak-Şam Devleti sözcüsü olayı görüştüler, Irak-Şam Devleti yetkilisi yardim teklif etti, bu konuyla ilgili kisilerin görüsecegini söyledi ve konuyla alakali Ahraruşşam Hareketi 'nin bu durumun ayıklamasını sağlayacaktı Birçak gün sonra, Irak-Şam Devleti sözcüsü geri adim attı ve Ahraruşşam Hareketi adına yargılama yetkisini kabul etmedi bu durumu kontrol altına aldıklarını ve böylece Ahraruşşam Hareketi bu durumu Irak-Şam Devleti yetkilileri ile takip edeceklerdi.
6. Görüşme
Ahraruşşam Hareketi temsilcisi Şeyh Ebu Osman Irak-Şam Devleti karargahına gitti ve Şeyh Ebu Muslim ile karşılaşarak bu açıklamaları duyup duymadğını sordu. Irak-Şam Devleti temsilcisi buna karşın güvenilir bir kaynaktan ve müslüman bir Doktor raporu istedi. Ahraruşşam Hareketi Ebu Abide Bensi ailesinden öldüğü hastaneden bir rapor almasını talep ettiler. Ölen şahsın ailesi ölümün gerçekleştiği Türkiye'de ki hastaneye gitti ve ölüm raporu aldılar.
7. Görüşme
Türkiyeden alinan raporu Irak-Şam Devleti karagahına gönderdik buna rağmen yetkili ile karşılaşamadık ama raporu yetkiliye teslim edilmesini talep ederek bizimle bağlantıya geçmesini istedik. Bu konuyu yargılayabilmek için ölenin ailesi bu raporu Türkçe'den Arapça'ya çevirdi ve raporu çevrilmiş biçimde Irak-Şam Devleti’ne teslim ettik; yetkili ile bir kez daha karşılaşamadık ve bir kez daha geldiğimizi bildirmelerini ve bizimle bağlantıya geçmelerini istedik. Buna rağmen Irak-Şam Devleti yetkilisi ile hiç karşılaşamadık ve kendisi de Ahraruşşam Hareketi ile bağlantıya geçmedi.
Son Olarak;
Ahraruşşam’ın son sözü ise şöyle; Suriye’de herkes kendi belirlediği kurallar çerçevesinde kendi mahkemesini kuruyor ve şerii mahkeme adını veriyor.Fakat herkes kendi menfaatini düşünerek hüküm veriyor.Güvenilir mahkemeler ve birlikler azaldı.Artık herkesin güvendiği ve oraya müracaat edecek bir mahkemenin,bir grubun olması gerekiyor.
Irak ve Şam Devletine son sözümüz ise Muslim’in rivayet ettiği Hz. Peygamberin hadisi ile sonlandırıyoruz. Suçluyu himaye edene Allah lanet etsin.
Burada söylenmek istenen bir suçluyu kendi menfaati için himaye altına alana ve onu haksız yere koruyanlara allah lanet etsin.
--------------------------------------------------
İşte o bildirin orjinal hali,