Çözüme bir adım: Demokratikleşme paketi
Paket açısından hakkıyla değerlendirilmeyen ve en kıymetli adımlardan birisi de dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin engellenmesinin, ceza kapsamında değerlendirilmesi ve yaptırıma bağlanmasıdır. Burada kast edilen şey elbette ibadet hürriyetidir. Bu hürriyet, cem etmeyi de kapsadığına göre cemevlerinin önündeki engeller de kalkmalıdır.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-05 15:22:43
Kuşkusuz ki Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye'deki temel ayırımcılık meselelerinin halli çok kolay değil. Yüzyılı aşkın süredir belli bir zihniyette kalıplaşmış bürokratik devlet yapısı henüz tam anlamıyla yıkılmış değil. Üstelik bu bürokratik yapı 1960 darbe geleneğinden bu yana cuntalar tarafından bugüne kadar şekillendirilmiş yasalar referansıyla hükmederken, tüm bu sorunların bir reform paketiyle aşılmasını beklemek, hem siyaseten hem de mevcut meclis yapısı gereği mümkün olmayan bir durumdur.
Çözüm Süreciyle birlikte kamuoyuna yansıyan ilk somut bilgiler, PKK'nın şiddet eylemlerine son verip, sınır dışına çekilmesi ve hükümetin de şiddetin son bulduğu bir ortamda siyasetin önünü açacak adımlar atması yönündeydi. PKK, hükümeti samimiyetsizlikle suçlayıp yüzde yirmi çekilmeden sonra çekilmeyi durdurduğunu açıklarken, buna karşılık hükümetin ise buna aldırmadan mevcut koşulların elverdiği ölçüde giriştiği reformlar önemli, anlamlı ve değerlidir.
Özellikle Sayın Başbakanın pakete ilişkin yaptığı ve her bir kelimesi özenle seçilmiş giriş konuşmasındaki vurgulara dikkat etmek gerekiyor. 'Bu paket ilk değildir, son da değildir ' vurgusu çok önemli bir vurgudur.
REFORMLAR VE ANAYASAL DEĞİŞİKLİKLER
Akil İnsanlar Güneydoğu Heyeti'nin hazırlamış olduğu rapor, aynı zamanda çözüm önerileri kısmını da ihtiva ediyordu. Öneri kısımlarında yapılan tasnif Uluslararası Sözleşmelere İlişkin reformlar, Anayasal Reformlar, Yasal Reformlar ve İdari Reformlar olmak üzere dört başlık üzerine kuruluydu. Mevcut siyasi denklem ve meclis aritmetiğinde hükümetin tek başına anayasal reformlara girişmesi mümkün gözükmüyor. Yine uluslararası sözleşmelere ilişkin reformlar ancak anayasal değişikliklerle birlikte bir anlam ifade edebilirdi
Paketin ciddiyetle değerlendirilmesi ve belki de az hatayla reforma bürünmesi Türkiye'nin geleceği açısından hayati önem arz ediyor. Bu sebeple paketin içeriğine dair değerlendirmelerle destekleyici tutum almak çok önemlidir. Her bir maddesi çok değerli olan bu paket yargısal reformları kapsam dışı tutmuş. Türkiye'nin kronikleşmiş yargısal sorunlarının ise özel olarak değerlendirileceği reform ihtiyacını bir kez daha vurgulamak gerekiyor.
Seçim Yasası ve Siyasal Partiler Kanunu'na ilişkin düzenlemeler Türkiye'de siyasal alanın önünü açacak ve siyaset kurumunu güçlendirecek düzenlemeler öngörüyor. Bu değişikliklerin yanı sıra TCK ve TMK başta olmak üzere ifade hürriyetini kısıtlayan ardıl reformlar gelirse Türkiye'nin barış zemini bulacağı siyaset alanı tamamıyla açılmış olacaktır.
YARGININ İDEOLOJİK YAPISI
Nefret Suçlarına ilişkin cezaların ağırlaştırılması insan hakları açısından kuşkusuz ki önemli bir adımdır. Nefret suçlarının reformda öngörülen ciddi bir yaptırıma kavuşabilmesi için yargının ideolojik yapısına ilişkin bir takım adımlar atılması zorunludur. Bu konuda meslek içi seminerler başta olmak üzere konunun mantığını ve felsefesini kavratacak bir takım eğitimlerin yapılması HSYK'ya ve Adalet Bakanlığı'na düşüyor.
Alfabede yapılan değişiklikler, Kürt Dilinin bir adım daha özgürleşmesi ve kamusal yaşama entegresini sağlayacak çok değerli bir düzenleme olacaktır. Özellikle kişisel adların nüfusa tescili ve yine ticari işletmelere Kürtçe isim konulabilmesinin önündeki engellerde böylece kalkmış oluyor.
Özel okullarda ve bütün dillerde anadilde eğitim imkânının sağlanması devrim niteliğindedir. Böylelikle sadece Kürtler değil, Ermeniler, Rumlar, Süryaniler ve ülkeye ait tüm etnik unsurlar bu haktan istifade edeceklerdir. Kendi ötekisini yaratan ve vatandaşıyla kavgalı devlet yapısının zımni özrü olarak kabul edilebilecek bu düzenleme, her şeyden öte desteği hak ediyor. Süryaniler, yıllarca merdiven altlarında ve bina bodrumlarında dilleri kaybolmasın diye gizlice çocuklarına dil öğretiyorlardı. Artık kendi okullarını açıp, eğitim yapacaklar. Ayrıca Mor Gabriel Manastırı'nın el konulan arazilerinin iadesi Süryani vatandaşlar açısından büyük bir sevince vesile olmuştur.
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası mevcut haliyle devlet ve vatandaşın örgütlü kesimlerini karşı karşıya getiren, düşmanlaştıran ve aşırı polis müdahalesini mümkün kılan bir yapıya sahiptir. Yasanın öngördüğü kolluk hâkimiyetine son verilip ilgili kararların bir kurula havale edilmesi ve bu kurulun STK'ları da içeriyor olması çok önemli bir adımdır. Yapılacak olan düzenlemeler toplantı ve gösteriyi özgürlük olarak esas alan, kolluk kuvvetlerini de buna yardımcı olup, kolaylaştıran bir hüviyete büründürürse kuşkusuz önemli bir reform olacaktır.
Köy isimlerinin asıl adlarının iadesi Kürtlerin talebiydi. Akil İnsanlar Güneydoğu Heyeti çalışmalarında hemen her kesimden herkesin talep ettiği bu hakkın tesisi ve isimlerin iadesinin önünün açılması, aynı zamanda bir devlet özrü manasına gelmektedir. İl ve İlçe isimlerinin iadesinin ise yasal değişiklik gerektiriyor olması sebebiyle buradaki yük siyasetçilere düşmektedir. İlgili il ve ilçe halkının görüşleri doğrultusunda o yörenin yerel siyasetçileri ve milletvekillerinin konuyu meclise kanun teklifi olarak taşıması ve takip etmesi gerekiyor.
DEMOKRATİK ÜLKENİN VATANDAŞLARI
Paket açısından hakkıyla değerlendirilmeyen ve en kıymetli adımlardan birisi de dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin engellenmesinin, ceza kapsamında değerlendirilmesi ve yaptırıma bağlanmasıdır. Burada kast edilen şey elbette ibadet hürriyetidir. Bu hürriyet, cem etmeyi de kapsadığına göre cemevlerinin önündeki engeller de kalkmalıdır.
Öğrenci andına ilişkin halkın, sivil toplumun ve akil insanlar heyetlerinin taleplerinin dikkate alınıp andın kaldırılması, çözüm süreci açısından güven arttırıcı ve faydalı adımlarından birisidir. En büyük temennimiz, ileride yapılacak bir anayasal reformla birlikte tekçi ve ideolojik eğitim sisteminin baştan sona ele alınmasıdır.
Cumhuriyet tarihinin en mühim zulümlerinden birisi de kuşkusuz başörtüsü yasağıdır.
Ülkenin Müslüman çoğunluğunu dahi ötekileştiren mevcut sistemi alt edecek bu özgürleşme hamlesi büyük bir saygıyı hak ediyor. Temennimiz asker, polis ve hâkimlerin de başörtülü olabileceği demokratik bir ülkenin vatandaşları olma hazzını bir an evvel yaşamaktır.
Av. Murat ÇİÇEK - MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı - Akil İnsanlar Güneydoğu Heyeti Raportörü
SON VİDEO HABER
Haber Ara