Abdullah Gül: Türkiye'nin normalleşmesine özen gösterdim
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM'de 24. dönem 4. yasama yılının açılışında Genel Kurul'a hitabında görev yaptığı 6 yılı da değerlendirdi. Gül, "Türkiye'nin normalleşmesine özen gösterdim. Millet iradesine gölge düşüren, siyasi hayatımızı zaman zaman
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-10-01 14:21:38
TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü Genel Kurul'a takdiminin ardından kürsüye gelerek meclise hitap eden Gül, Türkiye'nin, ekonomisi, demokrasisi ve ordusuyla güçlü bir ülke olarak tüm dünyada saygın bir yere sahip olduğunu belirtti. Abdullah Gül, "6 yıl önce ben de milletvekili olarak şimdi sizin oturduğunuz sıralarda oturuyordum. Beni Cumhurbaşkanı olarak seçen, üyesi bulunduğunuz Yüce Meclis'tir. Kurtuluşumuzun, kuruluşumuzun ve demokrasimizin ocağı olan bu Meclis, istiklal ve istikbalimizin de nihai teminatıdır. Görev yaptığım 6 yıl boyunca Yüce Meclis'in seçtiği 11. Cumhurbaşkanı olmanın şeref ve gururunu hep taşıdım." şeklinde konuştu.
2007 yılındaki seçilme sürecinde yaşanan demokratik olgunluğa yakışmayan zorlama ve tartışmaları arkasında bıraktığını vurgulayan Gül, "Türkiye'nin normalleşmesine özen gösterdim. Millet iradesine gölge düşüren, siyasi hayatımızı zaman zaman tehlikeye sokan örtülü vesayetlerin ortadan kaldırılması için Meclisimizin ve halkımızın ortaya koyduğu kararlılığa destek oldum." dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, önümüzdeki iki yıldan az sürede Türkiye'de üç önemli seçimin gerçekleştireceğini hatırlatarak, demokrasinin en temel şartı olan seçim dönemlerinde bazen tanık olunan kutuplaşmanın, siyasi partilere de ülkeye de faydası olmadığına dikkat çekti. Gül, "Kutuplaşmalardan kaçınarak, demokrasimizin değer ve erdemlerine toplum olarak sahip çıkıp, demokrasiye yönelik tehlikeler konusunda hep birlikte uyanık olunmalı" diye konuştu.
DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ
Son yıllarda demokratik standartları yükseltmek amacıyla 'sessiz devrim' olarak adlandırılabilecek pek çok köklü reform hayata geçirildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı, "Bu sürece, iktidarın olduğu kadar, muhalefetin de katkısı olmuştur. Doğu'da da Batı'da da takdirle karşılanan bu reform ruhunu bugün de devam ettirmemizde büyük fayda vardır. Dün Sayın Başbakan tarafından açıklanan ve ülkemizin önemli sorunlarına çözüm getireceğine inandığım yeni adımları da memnuniyetle karşıladığımı belirtmek isterim." sözlerine yer verdi.
GEZİ PARKI OLAYLARI
Gezi Parkı'nda çevre duyarlılığı ve şehir estetiği kaygılarını sergileyen gençlerin barışçı eylemlerini, demokratik gelişkinliğimizin yeni bir tezahürü olarak gördüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Gül, "Uzun yıllar yargısız infazlarla, işkenceyle ve vahim insan hakları ihlalleriyle anılmış olan ülkemizin, bu kez, gelişmiş demokrasilerdekilere benzer kaygı ve taleplerle gündeme gelmesinden çekinilecek bir husus yoktu. Ne var ki, bazı aşırı gruplar, şiddet kullanarak ve vandalizm sergileyerek barışçı gösterileri istismar etme teşebbüsünde bulunmuşlardır. İyi niyetle başlayan bu eylemler zamanla kamu düzenini bozan, yanlış bir niteliğe bürünmüştür." dedi.
"Unutmayalım ki, farklılıklarımız milli kumaşımızın renk ve desenleridir. Esasen bu renkler ve desenler bir bütün olarak 'milletimizi' oluşturmaktadır. Bu nedenle, tüm kimliklere, inançlara ve hayat tarzlarına saygıyla yaklaşmak ve sorunlarını çözüme kavuşturmak toplumsal barışın vazgeçilmezidir." sözlerine yer veren Gül, "Yasama, yürütme ve yargının etkin ve verimli çalışması; ciddi, yapıcı, güçlü bir muhalefetin varlığı; özgür, eleştiren, tarafsız ve bağımsız bir medya; ülkelerin demokratik gelişimi açısından çok önemlidir. Anayasa ve yasalarla teminat altına alınmış özgürlüklerini kullanma iradesine sahip bir medyanın varlığı, demokrasimize güç katar." diye konuştu.
"ÇÖZÜM SÜRECİ PAZARLIK SÜRECİ OLAMAZ"
Cumhurbaşkanı Gül, uzun yılların ihmali ile demokratik noksanlıklarımızın eseri olan Kürt sorununun da yine demokrasi içerisinde çözülebileceğini hep savunduğunu yineleyerek, bu doğrultuda yürütülen tüm reform çalışmalarına ya öncülük ettiğini, bu gayretleri desteklediğini, bu çabaların siyaseten değil, milletimizin bekası için yapılması gerektiğine daima inandığını söyledi.
Hükümetin, hâlihazırda, iyi niyetle ve cesaretle çözüm sürecini sürdürdüğüne de işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, bu gayretlerin sonucunda erişilen sükunet ortamının, halkın barış, huzur ve refah yönündeki umutlarını arttırdığını aktararak, "Anadolu'yu ziyaretlerim sırasında, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde gerçekleştirdiğim temaslarda halkımızın bu heyecanına bizzat şahit oldum. Mevcut sükûnet ortamının kalıcı kılınması ve sürecin bir 'kardeşlik barışı'yla taçlandırılabilmesi için gerekli adımlar suhuletle ve kararlılıkla atılmalıdır. Bu elbette bir pazarlık süreci olamaz. Sorunun özü de, çözümü de demokrasimizin standartlarının daha da yükseltilmesinde yatmaktadır. Milli birlik ve beraberliğimizi pekiştirmenin yolu, ülkemizin geleceğine tüm vatandaşlarımızın eşit ve kararlı bir şekilde inanması ve sahiplenmesinden geçer. Demokratik sahiplenme ve ilerleme, tehditlerle, şiddetle sağlanamaz." dedi.
"SURİYE HALKININ BEKASI, DAR ÇIKAR HESAPLARINA FEDA EDİLMEMELİ"
Suriye'de cereyan eden iç savaşın ülkemizin en ciddi dış politika meselesi olduğunu ve kimyasal silahların kullanımının iç savaşa yeni bir boyut getirdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, insanlık onuru ve vicdanını yaralayan bu durum karşısında uluslararası camianın daha fazla hareketsiz kalmasının kabul edilemez olduğunu ve Suriye halkının bekasının, güç dengesi politikalarına, Soğuk Savaş mantalitesiyle yürütülen vekâlet savaşlarına ve dar çıkar hesaplarına feda edilmemesi gerektiğini söyledi.
MISIR'DA YAŞANAN GELİŞMELER
Çok büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir ülke olan Mısır'da yaşanan gelişmelerin, hem Arap dünyası hem de İslam Dünyası bakımından her zaman önemli yansımaları olduğuna da değinen Cumhurbaşkanı Gül, "Biz Mısır'ın geleceğinin, halkının özgür iradesinin tecelli ettiği, anayasal meşruiyetin hâkim olduğu ve demokrasinin temel prensiplerinin hayata geçirildiği bir sistemde yattığına inanıyoruz. Bu doğrultuda, kardeş Mısır'ın en kısa zamanda kaldığı yerden tekrar demokrasiye geçmesini; siyasi tutukluların serbest bırakılmasını; ülkenin yaralarını saracak şekilde bütün siyasi akımların yer alacağı özgür ve adil seçimlerin gerçekleştirilmesini umut ediyoruz" sözlerine yer verdi.
"İSRAİL'İN TAVRI ÇOK TEHLİKELİ"
Konuşmasında Cumhurbaşkanı Gül, Arap-İsrail ihtilafı çözülmeden bölgenin ve dünyanın huzur bulması mümkün olmadığını da belirterek, "Bu anlayışla, son dönemde başlayan müzakerelerin, tüm Filistinlilerin kabul edebileceği, 1967 sınırlarını esas alan, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve yaşayabilir bir Filistin Devleti'nin kuruluşuyla ve kalıcı bir barışla neticelenmesini arzuluyoruz. Ancak, bir yandan müzakereler sürerken, diğer yandan başta Doğu Kudüs'te olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarında yeni yerleşim yerleri inşasına izin veren İsrail'in tavrını çok tehlikeli ve bu süreçle bağdaşmaz buluyoruz" dedi.
"EKONOMİSİYLE, DEMOKRASİSİYLE VE ORDUSUYLA GÜÇLÜ BİR ÜLKE"
Bu yıl 29 Ekim'de Cumhuriyetimizin 90. yıl dönümünün kutlanacağını hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül şunları kaydetti: "Tüm halkımızla birlikte Cumhuriyetimizin bu süre zarfında elde ettiği kazanımlardan gurur duyuyorum. Bugün ekonomisiyle, demokrasisiyle ve ordusuyla güçlü bir ülke olarak tüm dünyada saygın bir yere sahibiz. Şimdiye kadar ki kazanımlarımızın üzerine daha büyüklerini inşa ederek yolumuza azimle devam edeceğimizden de hiç şüphem yoktur."
Haber Ara