CHP lideri: Sucuk fabrikasını yönetemeyen şimdi başbakanlık koltuğunda oturuyor
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yüklenerek "Bir sucuk fabrikasını yönetemeyen şimdi başbakanlık koltuğunda oturuyor." dedi.
Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesi Kongre Meydanı'nda d
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-09-28 14:13:56
Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesi Kongre Meydanı'nda düzenlenen 'Tarıma ve Çiftçiye Destek Mitingi'nde Trakya Bölgesi'ndeki partili ve çiftçilere seslendi.
CHP lideri, "bir sucuk fabrikasının muhasebesini yönetemeyen, muhasebeyi tuttuktan sonra fabrikayı batıran adamın şimdi maalesef Türkiye'de Başbakanlık koltuğunda oturduğunu" ifade etti. Buna bir de 'Usta' denildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sen kendin usta olduğunu iddia ediyorsan gel Lüleburgaz çiftçisi sana ustalığın ne olduğunu göstersin. Çiftçiyi, esnafı, sanayiciyi batırdın. İşçiyi sendikasızlaştırdın. Bir de sana usta diyorlar. Bırak ustalığı, sen çırak bile olamazsın. Biz Cumhuriyet Halk Partiliyiz. Biz yürekli insanlarız, boyun eğmeyiz. Mücadele adamıyız. Baskı kurmayız. Demokratik yollardan gideriz. Özgürlüğü savunuruz. 'Özgürlük Benim karakterimdir' diyen Mustafa Kemal'in askerleriyiz."
Cumhuriyet Halk Partisi'nin darbelere her dönemde karşı çıktığını savunan Kemal Kılıçdaroğlu, "Darbelerden en büyük zararı görmüştür, genel başkanları hapse atılmıştır, mallarına mülklerine el konulmuştur, ama CHP geçmişe dönüp bunu istismar etmemiştir. Çünkü CHP'nin yüzü çağdaş uygarlığa dönüktür. CHP, çağdaş uygarlık demektir." ifadesine yer verdi.
Türkiye'yi barış içinde yönetmek istediklerini dile getiren CHP Genel Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bütün komşularımızla barış içinde yaşayalım diyoruz. Kendisi kalkmış dünyayı dizayn etmeye kalkıyor. Kimsin sen? Sen birilerinin önünde diz çökmedin mi? Diz çöken adam dünyayı dizayn edebilir mi? Senin dünyaya söz söylemen için CHP kültürünü bilmem lazım. Bağımsızlık nedir onu bilmen lazım. O kadar cahil ki, Mısır'daki olayla Çanakkale'yi karıştırıyor. Çanakkale'yi sen nereden bileceksin. Daha öğrenmemişsin sen Çanakkale'yi. Sen Mustafa Kemal'in verdiği mücadeleyi biliyor musun? Savaş meydanlarından geldi o, Yemen'deydi, Trablusgarp'taydı, Adana'daydı, Antep'teydi, Çanakkale'deydi. Savaş meydanlarından geldi. Barışın ne kadar önemli olduğunu o biliyordu. Savaş verdi, ama barış istedi. Ecevit bizim liderimiz. Kıbrıs'a çıktı. Harekatın adı neydi? Barış Harekatı... Barışı sağladı mı? Sağladı. Şu ana kadar bir kişinin burnu kanamadı. Barışı sağladı. Biz buyuz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi'yiz. Bizim için önemli olan kişiler değil halkın çıkarıdır."
Kılıçdaroğlu, bir diktatörün bu ülkeyi yönetmesine izin verilmemesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle konuştu: "Gerçek yüzünü bütün dünya öğrendi. Artık bütün dünya şunu biliyor. Türkiye Cumhuriyeti'nde bir diktatör var. O diktatör bu ülkeyi yönetmeye çalışıyor. Baskı ile sopa ile ne olursa olsun ister plastik mermisi ile gel, ister biber gazı ile gel, ister polisini ister ordunu getir. Biz mücadelemize devam edeceğiz. Çünkü biz özgür ve bağımsız bir Türkiye istiyoruz."
Diktatörlerin özelliklerini sıralayan Kılıçdaroğlu, "Diktatörlerin bir özelliği vardır, halkı çok iyi kandırırlar. Geçenlerde biliyorsunuz Mısır'da genç bir kız öldürülmüş, bizimki başladı televizyonlarda çocuk gibi ağlamaya. Eee güzel, ağla kardeşim, ben şimdi soruyorum? Samsun'da 2,5 aylık çocuğumuz açlıktan öldü, bu vatandaş ağladı mı? Ağlamadı? En son Kenya'da bir Türk kızı 8 aylık hamile. Terör örgütü tarafından öldürüldü. Ağladı mı? Gözyaşı döktü mü? Başsağlığı bile dilemedi. Bunları iyi tanıyın. Biz yaşamını yitiren her insan için üzülürüz ve dua okuruz. Onu siyasete alet etmeyiz." şeklinde konuştu.
"BUNLARIN KÜLTÜRÜNDE İHANET VAR"
Konuşmasını "Bunların kültüründe ihanet etmek var. İhanet kültüründen geliyor bunlar." diye sürdüren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Kaddafi'yi düşünün. Kıbrıs çıkarmasında uçak yakıtımız yoktu. Kaddafi uçak yakıtını verdi. Jetlerin yedek parçalarını verdi. Depolarını açtı. Tamamında gelin istediğinizi alın dedi. Ne oldu bu zat-ı muhterem? Gitti Kaddafi'den bir ödül aldı. 120 bin dolar para aldı. Dedi ki, ben bu parayı şehit yakınlarına vereceğim. Sorduk hangi şehit yakınına vereceksin. Hangi derneğe verdin? Tık yok. Adam parayı seviyor. Yeşile aşık mübarek. Onu da cebine indirdi. Kaddafi'yi arkadan hançerledi, öldürdü. Vefa denen bir kavram vardır. En zor günlerinde Türkiye'yi destekleyen bir lideri linç ettirdiler. Bavulla para götürdüler. Kaddafi öldürülsün diye. Şimdi eli kanlı, Ortadoğu'ya el atıyor. Şimdi eli kanlı, dili kirli bir diktatördür. Temiz bir insan değil. Müslümanı Müslümana kırdırıyor. Demokrasi getirecekmiş o ülkelere. Dön kendi ülkene bak. Senin ülkende demokrasi var mı? Erbakan'ı da bunlar arkadan hançerledi. Onun için geçmişinde ihanet kültürü olana sakın güvenmeyin."
Başbakan'ın işçiyi, köylüyü, esnafı satarak kendisini usta ilan ettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "İhanet kültürün ustasıdır. Ama ben söylüyorum biz CHP olarak bütün yurttaşlarımızı kucaklıyoruz. Bana çoğu yurttaşım gelip soruyor. Biz parti için nasıl çalışabiliriz? Türkiye'nin geleceğini düşünen her vatandaşımın bir şey yapmasını istiyorum. Geçen seçimlerde CHP'ye oy vermemiş bir vatandaşı ikna edip sandığa gelsin CHP'ye oy versin. Türkiye'nin tamire, onarıma, yeni bir yüze, yeni bir iktidara ihtiyacı var. Çağdaş uygarlığa taşıyacak olan yeni bir hükümete ihtiyaç var." açıklamasında bulundu.
"KENDİ BAYRAĞINA SAYGI DUYMAYANA SİZ DE SAYGI DUYMAYIN"
Konuşmasında sözü bu yıl 652'ncisi düzenlenen Edirne Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'ne getiren Kılıçdaroğlu, bayrağın önünde kalkmayan AK Partili bakanları halka şikayet etti. Kılıçdaroğlu, "Edirne'de Kırkpınar Haftası'nda yağlı güreşleri izledik. Bütün dünya takip etti güreşleri. Bayrak geçerken hepimiz ayağa kalkarız bayrağa saygı diye. Bayrak geçti. Vatandaş ayakta, CHP'liler ayakta, milletvekilleri ayakta. Genel başkan ayakta, ayağa kalkmayan sadece ve sadece AKP'li bakanlar. Kendi bayrağına saygı duymayana sizler de saygı duymayın." sözlerini kaydetti.
Amacının, mücadelesinin, azminin ve kararlığının Türkiye'yi muasır medeniyet seviyesine yükseltmek olduğunu söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Bir amacım var, bir hedefim var, bir ilkem var, alın terine değer vermek; herkesin aşı, herkesin işi olsun, bunun için yola çıktık, bunun için Lüleburgaz'a geldik. Bunun için adım adım Türkiye'yi geziyoruz." dedi.
Türkiye'nin ayçiçek üretiminin Trakya'da gerçekleştiğini anlatan Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu büyük bir rakam. Buranın geçim kaynağının ne olduğunu bu rakam gösteriyor. Türkiye'nin yıllık 3 milyon ton ayçiçeğine ihtiyacı var. Bunun 1,5 milyon tonu bu yıl üretildi. Fiyatı ise gerçekten hepimizin üzerinde düşünmesi gereken bir fiyat. 1,5 milyon üretiyorsun. İktidarın övünmesi gerekir. Bir çiftçinin alın teri, çabayla, mücadele ile ürettiği 1,5 milyon ton ürünü almışsın, bununla gurur duymalısın. Ama bu fiyatlar 2012'nin altında. Şimdi ben buradan sesleniyorum Recep Tayyip Erdoğan'a; 2012'de 1 buçuk milyon fiyat verdin, 2013'te önce 1 lira, sonra da 1 lira 30 kuruş veriyorsun. Sen gübreye, mazota, ilaca, suya zam yaptın; üreticiye diyorsun ki (fiyat geçen senenin altında veriyorum) bu kabul edilemez. Her şeye zam yapacaksın, çiftçiye gelince bir dakika diyeceksin. Hangi gerekçeyle üreticiye düşük fiyat veriyorsun, hangi ekonomik kurama göre düşük fiyat veriyorsun. Çiftçi ekmesin ben bunu ithal edeceğim diyor."
Yurt dışından ithal ederken milyar dolarların ödendiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Ama kendi çiftçimizi görüyorsunuz, yeterli destek vermiyorsunuz, kendi çiftçimizi tarlaya, ürüne mâhkum ediyorsunuz. Başka ülkelerin çiftçilere dünyaları ödüyorsunuz. Bunun hesabını TBMM'de sormak benim ve partimin görevidir. Trakya'nın bereketine bakın ki gündöndünün yüzde 60'ını, çeltiğin de yüzde 55'ini üretiyor. Çeltiğe verilen fiyat 2009'da 1 buçuk liraydı, 2010, 2011, 2012'de 1 liranın altına düştü, 2013 hasadı başladı, fiyat 1 lira 30 kuruş civarında. Maliyet ne? 1 buçuk lira civarında. Üretmeyin diyor, dışarıdan GDO'lu pirinç getireceğim, onu vatandaşa yedireceğim diyor. Siz üretmeyin, siz oturun diyor. Buna izin vermeyeceğiz. Bizim topraklarımız bereketli, bizim insanımız çalışkan, bu duruma izin vermemenin tek bir yolu var, sandığa gideceğiz, AKP'yi sandığa gömeceğiz. Bu işin yolu budur. Buğdayın anavatanı Anadolu'dur, tüm dünyaya buğday tohumu Anadolu'dan dağılmıştır. AKP döneminde 2002 -2013 yılları arasında ithal edilen buğday rakamı 24 milyon ton ithal edildi, 7 milyar dolar para verildi. Şimdi vicdanınıza sesleniyorum; 7 milyar dolar Türk köylüsüne verseydi, çalışkan köylü tüm dünyayı buğday ambarı yapmaz mıydı. Ama vermediler, üretmesin köylü, mahkûm olsun köylü, ben de onların iradesini satın alayım diyor. Bunun mücadelesini yapacağız. 10 yıl önce 93 milyon hektar buğday biçiliyordu, şimdi 75 milyon hektara düştü, köylü artık buğday ekmiyor, çünkü zarar ediyor. Köylü topraktan daha da uzaklaşacak. 10 yıl önce çiftçi 3 buçuk kilo buğday sattı mı 1 litre mazot alıyordu, ya şimdi 9 kilo buğday satıp 1 litre mazot alabiliyor. Köylünün içindeki durumu vicdanınıza bırakıyorum. Mazotu köylüye vergisiz verin dediğimizde ayağa kalkıp, itiraz ettiler, Yata, gemiciğe vergisiz mazot veriyorsun dedik, onlar üretim mi yapıyor, hayır... Bu halkın yöntemi değil, harami yöntemidir, haramilerin iktidarını yıkmak da bizim görevimizdir. Bundan iki yıl once sizlere gün gelecek saman ithal edeceğiz diye bir konuşma yapsaydım, ya bu genel başkan ne diyor, saman da ithal edilir mi derdiniz. Ama bugün Cumhuriyet tarihinde ilk kez AKP döneminde saman ithal edildi, ovalarımıza, sularımıza, çalışkan insanımıza, güzel iklimimize, güneşimize ne oldu da bu Türkiye saman ithal etti. Ne oldu? Önce kuraklık oldu dediler, yahu 90 yıldır ilk kez 2012'de mi kuraklık gördü bu ülke?" diye sordu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara