Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

AK Parti'den Cemil Bayık'ın tehdidine cevap

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık'ın çözüm süreciyle ilgili olarak Hükümet'e yönelik yaptığı açık tehdide AK Parti kanadından bir cevap geldi.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-09-26 10:59:41

AK Parti'den Cemil Bayık'ın tehdidine cevap


AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, PKK ve KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık'ın çözüm sürecini yanlış algıladığını belirterek, PKK ve BDP'nin kendisini hükümetin ortağı gibi görmemesi gerektiğinin altını çizdi.

İşte Metiner'in Yeni Şafak gazetesinde bugün kaleme aldığı köşe yazısı:

PKK/BDP demokratikleşme ve çözüm sürecini ne yazık ki doğru okuyamıyor.

Kendilerini yanlış bir biçimde hükümetin ortağı gibi görüyorlar.

Başbakan tarafından 30 Eylül'de açıklanacak olan 'demokratikleşme paketi'ne yönelik eleştirileri bu yanlış konumlandırmadan kaynaklanıyor.

BDP adına yapılan açıklamalarda hükümetin bu paketi hazırlarken kendilerine danışmadığı yönünde bir suçlama göze çarpıyor.
Ayrıca bu paketin İmralı'da Öcalan'a da sunulmadığı yolundaki eleştiriler, BDP'nin kendisini ve PKK'yı hükümetin ortağı gibi algıladığını gösteriyor.

PKK/BDP demokratikleşmenin bizatihi kendisine odaklanmak yerine statüleri üzerinden hesap yapan ve pozisyon belirleyen bir yerde duruyorlar.

Paketin demokrasi çıtasını yükseltecek olması PKK/BDP canibi açısından belli ki hiçbir değer arzetmiyor.

Varsa yoksa kendi statüleri...

Kendilerini muhatap almadan atılacak hiçbir demokratikleşme adımı onlar için önem arzetmiyorsa o zaman oturup düşünmek lazım.

PKK Kürt sorununun eşit vatandaşlığı esas alan demokratikleşme perspektifi temelinde bizatihi çözülmesini mi istiyor, yoksa kendisinin muhatap alınmaması halinde demokrasinin de dibine dinamit yerleştirmeye hazır bir örgüt olarak mı kendini konumlandırıyor?

İkincisi, PKK'nın Kürt sorununun demokratikleşme perspektifi temelindeki bir çözümü engelleyici bir misyona büründüğü anlamına gelir ki bunun Kürtlük'le veya Kürt halkının çıkarlarını önceleyen bir anlayışla da alakasının olmadığı aşikâr.
Kandil Dağı'nda gazetecilere konuşan Cemil Bayık 'Süreci bitiririz' tehdidinde bulunmuş.

Gerekçelerinin iler tutar yanı yok.

Ve her zamanki gibi AK Parti hükümetine karşı derin bir güvensizlik suçlaması üzerine oturan bir düşmanlık anlayışını içkin.

'Demokratikleşme paketi'nin kendisini şimdiden itibarsızlaştırmaya dönük sözler ise calib-i dikkat.

'Paket ile halkı kandırmak istiyorlar' diyor.

BDP de aynı sözleri telaffuz ediyor.

İlginç!

Tam yukarıda sözünü ettiğim PKK/BDP zihniyetinin dışavurumu.

Diyelim ki pakette Alevi, dindar-muhafazakar ve gayr-ı müslim vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlükleriyle ilgili adımlar yer alsa, başka bir deyişle, hakları gaspedilen vatandaşlarımızın hakları iade edilse PKK/BDP canibi bunu bir 'kandırmaca' olarak mı değerlendirecek? Veya destek verilmemesi gereken bir geri proje olarak görüp karşı mı çıkacak?

İlginç bir demokratikleşme mantığı bu doğrusu!

Bir yanda herkes için demokrasi isteyeceksiniz, öbür yanda herkes için demokratikleşme düzenlemeleri gündeme geldiğinde sırf sizinle görüşülüp hazırlanmadığı için hiddetle ve şiddetle karşı çıkacaksınız, e pes vallahi!

Başbakan bu paketin nihai bir paket olmadığını ve bu tür paketlerin peyderpey geleceğini açıkladığı halde herşeyin niye bu pakette yer almadığı suçlaması üzerinden bir siyaset hattı inşa etmeye kalkışmak ayrıca iyi niyetle bağdaşmaz.

Bayık'ın şu gerekçeleri de ilginç:

'Pakette ne olduğunu kimse bilmiyor. Kürt halk önderi ile bu konuda görüşme yapılmış değildir.(...) Biz Kürdistan'da çözüm için savaşı durdurduk. Ancak, Türkiye Suriye'de el-Nusra'ya destek vererek Rojava'daki Kürtlere savaş açıyor.'

Bahane arıyorsanız bulursunuz.

Olmayan şeyleri varmış gibi göstererek suçlamalar da getirebilirsiniz.

En fenası, CHP'nin ve Ergenekoncu-ulusalcıların ağzıyla hükümetin el-Kaide'ye destek verdiğini de söylersiniz.
Oysa gerçek tamamen farklı...

Birincisi, AK Parti Hükümeti her türlü aşırılığa ve terörizme karşı olduğu el-Kaide ideolojisine de yöntemine de karşıdır. El-Kaide'ye yönelik ülke içi operasyonların varlığı ortada. Ayrıca el-Kaide'nin en büyük düşman olarak AK Parti Hükümeti'ni gördüğü de sır değil.

İkincisi, AK Parti Hükümeti Suriye'deki Kürtlere karşı bir savaşım içinde değildir, tam tersine onların da kurulacak yeni Suriye'de tıpkı diğer halklar gibi eşit ve özgür yaşaması gerektiğine inanmaktadır. Rojava'da kendinden farklı Kürtlere karşı elindeki silahı bir baskı unsuru olarak kullanan gücün PKK olduğunu söylemeye gerek var mı?

Öcalan'la yapılan görüşmelerin diyalog aşamasından müzakere aşamasına geçmesi önerisi hükümetin bu ülke vatandaşları için gerekli olan demokratikleşme adımlarını atarken Öcalan'ın onayını alması gerektiği anlamına gelmediğini söylemek bile gereksiz.

Öcalan ile müzakere edilecek mesele; bu ülke insanlarının hakları meselesi değil, silah yerine siyasetin ikame edilmesi meselesidir.

'Çözüm süreci', silahlı mücadelenin tasfiyesi ve siyasi mücadelenin önünün açılması süreci olduğuna göre 'müzakere' bahsini asıl mihverinden saptırmak, bahaneden öte bir anlam taşımaz.



SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara