UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne Denizli'den 9 aday
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO)'nın Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanteri'ne, Denizli Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü dokuz aday gösterdi. İl Müdürü Mehmet Korkmaz, Denizli'yi anlatan, tanımlayan, kimliğini oluştu
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-09-23 13:51:25
Denizli'nin yeni Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi adayları şöyle:
YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ HAYRİ DEV
UNESCO'nun Türkiye'den seçtiği yedi kişi arasında yer alan, "2008 Yılı Yaşayan İnsan Hazinesi" olarak ilan ettiği Hayri Dev. 1933 yılında Çameli ilçesinde doğan Dev, 100 yıllık bir gelenek olan çam düdüğünü büyüklerinden görüp öğrenerek yapmaya ve çalmaya başlamış. Çam düdüğü yapımcısı ve icracısı olarak faaliyetlerinden dolayı yerli ve yabancı bir dizi müzik ve halk kültürü araştırmacısı tarafından bilimsel çalışmalara konu oldu.
ZEYBEKLİK
Denizli genelinde yaygın olan zeybeklik geleneği, başta Tavas Zeybeği, İbrahim Usta Zeybeği gibi yerel olarak değişik adlarla anılan ve erkekler tarafından oynanan halk oyunlarıdır. Zeybek oyununun kahramanı efedir. Efe, haksızlığa karşı çıkan ve direniş gösteren halk kahramanın efsaneleşmiş figürünü yansıtır. Camadan, zıbın, gömlek, dolgu kuşak, kolon, kuşak gibi kıyafetleriyle, kendine has ezgisi ve ağır figürleriyle oynanan oyunda heybetli bir duruş, gurur, mertlik ve kahramanlık yaşatılır.
YARENLİK
Acıpayam ve Çameli ilçeleriyle köylerinde hayvancılık ve çiftçiliğe bağlı yaşam biçimlerinin sürdürüldüğü bölgelerde, kırda veya evlerde toplanan arkadaş gruplarının, "üç telli" denen cura ve çam düdüğü (sipsi) ile müzikli olarak icra ettiği, yörede "yarenlik" olarak adlandırılan, erkeklerin eğlence ve sohbet toplantısıdır.
ÇALGI YAPIMCILIĞI
Acıpayam, Beyağaç, Çameli, Kale ve Tavas ilçeleri ve köylerinde yaygın olarak görülen"çam düdüğü-sipsi" yapımı kültürel unsuru bulunmaktadır. Kargı adı verilen kamıştan veya taze çam dalından yapılan, el işçiliğine dayalı, üflemeli bir çalgıdır sipsi. Çobanlık kültürüne bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir.
TERAKOTA SANATI
Tavas ilçesi Medet köyünde, Türkiye'nin tek temsilcisi olan, Anadolu'nun eski uygarlıklarından Hititler dönemindeki gibi çanak çömlekler ürettiği için kendisini "Son Hititli" olarak tanıtan merhum Necip Savcı tarafından icra edilen seramik sanatıdır.
SUDAN KOYUN GEÇİRME
Çal ilçesi Aşağıseyit köyünde 8 asırdır devam eden bir yarışma olan "Sudan Koyun Geçirme", efsanevi bir aşk hikâyesinden esinlenilerek, insanın hayvana olan sevgisi ve onunla bütünleşmesini ortaya koyan, festival şeklinde kutlanan bir ritüeldir.
TEL KIRMA SANATI
Tavas ilçesinde yaklaşık 150 yıldır devam eden, tel kırma olarak adlandırılan oya işlemesi, el sanatları dalında nadir unsurlarından biridir. Altın, gümüş, bakır gibi metallerden yapılan tellerin, kumaş üzerine hiçbir kesici alet kullanılmadan işlenmesiyle yapılır.
BARDAKÇILIK VE ÇÖMLEKÇİLİK
Serinhisar ve Sarayköy ilçelerinde, çok eski tarihlerden beri yapılmakta olan testi, bardak, küp, saksı gibi ürünlerin üretildiği bardakçılık ve çömlekçilik geleneği bulunmaktadır.
KEŞKEK
Babadağ ilçesi başta olmak üzere il genelinde keşkek, çeşitli gün ve kutlamalarda başyemek olarak yenmektedir. Haşlanmış koyun veya keçi etiyle haşlanmış ve dövülmüş buğdayın karıştırılarak tereyağıyla servis edilmesi şeklinde yapılır.
BOĞAZ HAVALARI
Çameli'nde yörükler arasında yaygın olarak görülen "boğaz havaları", özel kütür örneklerindendir. El parmaklarının boğaza bastırılarak değişik sesler çıkarma tekniğine dayanan bir türkü söyleme biçimidir. Parmaklar boğaza bastırılarak, ezgide perde değişimi ve hareketlilik sağlanır. Her sözün ayrı bir ezgiyle söylenme zorunluluğu olmayıp aynı ezgiyle farklı türküler söylenebilir.
EREN GÜNÜ
Beyağaç ilçesi, Sandraz Dağı Çiçekbaba zirvesine yakın bölgedeki Kartal Gölü çevresinde yaklaşık 7 asırdır yöre halkı tarafından, Yörük-Türkmen kültürüne özgü Eren Günü ritüeli yapılmaktadır.
YATAĞAN KILIÇLARI
Serinhisar ilçesi Yatağan beldesinde 1400'lü yıllardan beri devam eden pala yapımcılığı geleneği, Yatağan palası veya Yatağan olarak da bilinen, kendine özgü bir kılıçtır. Osmanlı ordusunun önemli silahlarından olan kılıcın yapımında, "Türk eğris" olarak bilinen keskin kısmı içe doğru açılı olan kılıca "kulaklı" da denir. Beldenin adı da bu paladan gelir. Yatağan çok keskin, kısa ve keskin yüzü içe açılı olması bakımından diğer kılıçlardan ayrılır. Dış bükey kısmı keskin olmadığından, zayıf kişilere karşı bu tarafının kullanılması gelenektendir. Kabzasındaki tutma yerlerinin özel tasarımı ve hat işlemeleri yapılması bakımından da bu geleneğin sanat yönü ortaya çıkmaktadır.
SON VİDEO HABER
Haber Ara