TESEV: Paketler reform değil sistem içi revizyondur
Yargı paketlerine ilişkin rapor hazırlayan TESEV 'Değişiklikler yargının reformuna yönelik değil, sistemin revize edilmesine yönelik' tespitini yaptı.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-09-23 15:24:06
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı (TESEV), AKP hükümeti tarafından çıkarılan yargı paketlerini "Demokratikleşme Programı olarak, Yargı Paketleri: Hak ve Özgürlükler Açısından Bir Değerlendirme" başlıklı bir raporda ele aldı. TESEV Demokratikleşme Programı Direktörü Hande Özhabeş ile Hukukçu Naim Karakaya tarafından hazırlanan ve paketlerin hak ve özgürlükler açısından değerlendirildiği rapor, Karaköy Minevra Han'da düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı
Moderatörlüğünü TESEV Demokratikleşme Programı Proje Koordinatörü Özge Genç'in yaptığı toplantıya, TESEV Demokratikleşme Programı Direktörü Hande Özhabeş, hukukçu Naim Karakaya, Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Kenan Özdemir ile TESEV Mütevelli Heyeti üyesi hukukçu Mehmet Uçum katıldı. Raporun sunumunu yapan TESEV Demokratikleşme Programı Direktörü Hande Özhabeş, yargı paketleri ile düşünce ve ifade özgürlüğünde yapılan değişikliklere değinerek, Yargıtay'ın içtihatları sebebiyle uygulamada ifade özgürlüğünü sınırlandırıcı hükümler olan "örgütlü suçluluğun" düzenlendiği maddelerde hakime cezada indirime gitme olanağı getirilerek sınırlı ve yetersiz bir değişikliğe gidildiğini belirtti.
Basın özgürlüğü alanında yapılan değişikliklere ilişkin de konuşan Özhabeş, "Değişikliklerle basın özgürlüğüne yönelik yersiz sınırlamalar kaldırılsa da basın özgürlüğünün kapsamının genişletilmesine yönelik adımlar değildir" ifadelerini kullandı. Düşünce ve ifade özgürlüğünü önemli ölçüde sınırlandıran yasal birçok düzenlemenin varlığını koruduğuna dikkat çeken Özhabeş, "Düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgili mevcut sorunların sadece yasa maddelerinde değişiklik yaparak çözülmesi beklenemez. İfade özgürlüğünü kısıtlayan her maddenin ceza kanununda adeta bir yedeği bulunmaktadır. Bireyi koruma esaslı değil devleti koruma esaslı kurgulanmış yargı sisteminin ürettiği bakış açısı insan hak ve özgürlükleri lehine değişmediği sürece mevcut hak ihlalleri devam edecektir" tespitlerinde bulunduklarını kaydetti.
‘UZUN TUTUKLULUK SORUNU DEVAM EDİYOR’
Paketleri, bir diğer konu olan "Kişi özgürlüğü ve güvenliği" açısından değerlendiren Özhabeş, yargı paketlerinin kişi özgürlüğü hakkının ağır ihlaline sebep olan uzun yargılama sürecine yönelik, "Tutuklama yapılabilecek suçlar alanının daraltılması, tutuklama kararının belirli şekilde gerekçeli olmasının sağlanması" gibi değişiklikleri içerdiğini söyledi. Özhabeş, "Bu kapsamda yapılan değişiklikler incelendiğinde kanun değişikliği ile elde edilmek istenen durumun uygulamada yaşanan sorunlar nedeniyle hayata tam olarak geçemediği görülmektedir" diye konuştu. Özhabeş, bu konuda, "Uzun tutukluluk süreleri ile kişi özgürlüğünün ihlal edilmesinin temel sebebi, ceza adaleti sisteminin düzgün işlememesidir. Kalıcı bir çözüme hukuk sisteminin örgütlenmesinde kalıcı ve köklü reformlara ulaşılabilir" sonucuna vardıklarını söyledi.
'ANADİLDE SAVUNMA HAKKI YETERSİZ’
"Adil yargılanma hakkı" başlığı altında hazırlanan raporun içeriğine ilişkin ise Özhabeş, "Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemeleri kaldırılmış, Bölge Ağır Ceza Mahkemeleri kurulmuştur. Ancak istisnai yargılama usulleri terk edilmediğinden değişiklik isim değişikliğinin ötesinde bir anlam ifade etmemektedir" diye konuştu. Anadilde savunma hakkına yönelik yapılan düzenlemeye de değinen Özhabeş, düzenlemenin yetersiz olduğuna dikkat çekerek, "Bu haktan faydalanabilecek kişiler tercüman masraflarını kendileri ödemek zorunda bırakılmakta, hakkın kullanımı sadece yargılamanın kovuşturma aşaması ile sınırlandırılmakta. Hakkın bu şekilde aşamalı tanınması hakkın özünü ihlal etmektedir" değerlendirmesini yaptı.
2001-2011 ARASINDA 1734 KİŞİ CEZAEVİNDE HAYATINI KAYBETTİ
Özhabeş, raporda adil yargılama hakkının sağlanabilmesi için TMK'nın kaldırılması gerektiğine vurgu yaptıklarını söyledi. Cezaevlerinde bulunan hasta tutsaklara ilişkin de araştırmalarda bulunduklarını söyleyen Özhabeş, "Adalet Bakanlığı verilerine göre 2001-2011 yılları arasında 1734 kişi cezaevinde hayatını kaybetmiştir. Paketler bu konu ile ilgili yetersiz bir değişiklik getirmiştir" dedi. Özhabeş, bu alandaki sorunların çözümü için ise, ilk başta Adli Tıp Kurumu'nun bu alandaki tekelinin kaldırılması gerektiğini kaydetti.
Son olarak, "Yargı paketleri reform değil sistem içi revizyondur" diyen Özhabeş, "Bireyden çok devleti koruma refleksiyle hareket eden bu bakış açısının kaynağı yargının örgütlenme biçimi ve yargılama faaliyetinin amacıdır. Yargı reformlarının sistemi dönüştürmeye yönelik bir reformdan ziyade sistem içi bir revizyon olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır" ifadelerini kulandı. Ardından söz alan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi eski öğretim üyesi hukukçu Naim Karakaya da, "Doğru alanlara teşhis konulmuştur ancak etkin bir uygulama getirilmemiştir. Aynı zamanda daha önemli ve ciddi değişikliklere ihtiyaç vardır" dedi.
‘PAKETLER SORUNLARI ÇÖZMÜYOR’
Daha sonra konuşan Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Kenan Özdemir ise, "Değişikliklerde ülkedeki şartları göz önünde bulundurmak gerekir. Terör suçlarının yaşandığı dönemde ifade özgürlüğü açısından adım atılıyor. Terör anlamında bir zafiyet yaratmasın şüphesiyle yaklaşılıyor. 3 yargı paketi hazırlanırken aslında 4. Yargı Paketi'nde bulunan bazı değişiklikler öngörülmüştü ancak ülkedeki şartlar göz önünde bulundurularak bazı şeyler erteletilebiliyor" şeklindeki dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Müsteşar Yardımcısı Özdemir'den sonra söz alan TESEV Mütevelli Heyeti üyesi hukukçu Mehmet Uçum da yargı paketlerinin ihtiyaçların çok gerisinde olduğunun altını çizerek, "Türkiye'de yargı bakımından henüz bir reform süreci başlamış değildir. Yapılanlar sistem içi revizyondur. Düzenlemeler, Kürt sorununa, inanç, cinsel kimlik, azınlık sorunlarına çözüm getirmiyorsa, çözümlerine katkı sağlamıyorsa reform yaşıyor değiliz" değerlendirmesini yaptı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara