Mardin'deki olayda 60 el ateş edildi askerler sessiz kaldı!
Tüm Türkiye’nin kanını donduran saldırının detayları da dehşet uyandırdı. Olayda 4 şarjör mermi kullanılırken, ateş sırasında anne Emine İpek’in çocuklarının üzerine kapandığı, yaralı olan çocuğun da annesine bakarken saldırgan tarafından bir kez daha kafasından vurulduğu ortaya çıktı
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-09-21 08:32:58
Mardin’de önceki gün cezaevi önünde pusu kuran iki kişinin tabancayla başlarından vurarak öldürdüğü üçü çocuk, ikisi kadın beş kişinin cenazeleri Diyarbakır’da gözyaşları arasında toprağa verilirken saldırıyla ilgili kan donduran detaylar ortaya çıktı. İki ailenin fertlerini vurmak için dört şarjör mermi atan saldırganların ateşi sırasında Emine İpek’in çocuklarının üzerine kapandığı, yaralı olarak annesine bakan bir çocuğu gören saldırganın dönüp başına bir el daha eteş ederek onu da öldürdüğü belirlendi.
Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi önünde meydana gelen saldırı kamuoyunu dehşete düşürdü. Ayşe Sürer (38), çocuğu Süleyman Fırat Sürer (4) ile Emine İpek (27), çocukları Nizamettin (7) ve Narin İpek’in (10) kan davasına kurban gittiği ortaya çıkarken, olayın ayrıntıları da kan dondurdu.
Önce yaktılar
İddiaya göre, Mardin Savur’da geçen yıl aralarında husumet bulunan Erkan ailesinin fertleri ile birbiriyle akraba olan Sürer ve İpek aileleri arasında arazi anlaşmazlığı yüzünden kavga çıktı. Silahların ateşlendiği kavgada Ali Erkan ile Osman Erkan öldü, şüpheliler Abdulkadir Sürer, kardeşi Celil Sürer ile yeğenleri Mehmet İpek, tutuklanıp cezaevine konuldu. Olayın kan davasına dönüşmesi üzerine Mehmet İpek’in eşi Emine İpek, yedi çocuğu ile Diyarbakır’da yaşayan akrabaları Sürer ailesinin yanına yerleşti. Bağlar ilçesinde 13 kişiden oluşan iki aile fertlerinin yaşadığı ev, 29 Ocak 2013’te ateşe verildi. Olayda Ferzande (5) ile Nurhak İpek (3) kardeşler yaşamını yitirdi. Olayda 11 kişi de yaralandı. Vücudunda yanıklar oluşan Emine İpek, bir süre hastanede tedavi gördü.
Olayın üzeri kapatıldı
Sürer ve İpek ailelerinin fertlerinin iddiasına göre iki ailenin yakılarak yok edilmek istendiği bu kundaklamayla ilgili hiçbir soruşturma açılmadı ve olayın üzeri kapatıldı. Diyarbakır Valiliği İpek ve Sürer ailelerine kentte başka bir ev kiraladı. Olayın ardından Sürer ve İpek ailelerinin erkek fertleri ortalıkta görünmezken, geleneklere göre kan davalarında dokunulmayan kadınlar ve çocuklar, buna güvenerek önceki gün Mardin E Tipi Cezaevi’nde bulunan yakınlarını ziyarete gitti.
Cezaevinde Abdülkadir ve Celil Sürer ile Mehmet İpek’i çocuklarıyla ziyaret eden Ayşe Sürer ve Emine İpek, çıktıktan sonra cezaevi kapısının yaklaşık 15 metre önünde beklemeye başladı. Tam bu sırada ellerinde tabanca bulunan iki saldırgan, beş kişinin yanına gelerek iki kadın ve üç çocuğun başlarına art arda ateş etti. Saldırganlar döt şarjör boşalttı.
Annesi siper etti ama...
Görgü tanıklarının ifadesine göre Emine İpek, saldırı sırasında vücudunu çocuklarına siper etmeye çalıştı, ancak başarılı olamadı. Çünkü saldırganlar tutukluk yapan tabancalarının tutukluluğunu giderdikten sonra şarjörleri değiştirip ateş etmeye devam etti. Çocuklardan Nizamettin İpek’in ilk kurşunlarla yaralandığı, ancak saldırganın daha sonra yerde yaralı annesine bakan çocuğu başına bir kez daha ateş ederek öldürdüğü belirtildi.
Yaklaşık 60 kurşun sıkan iki saldırgan, Kortek Mahallesi yönüne kaçarak izlerini kaybettirdi. Görgü tanıklara göre saldırı yaklaşık 5 dakika içinde olup bitti. Mardin Cumhuriyet Başsavcısı Hakan Dündar, olayla ilgili olarak dört kişinin gözaltına alındığını açıkladı.
Kadın tülbentini çıkardı mı biterdi
Bölgede yüzlerce kan davasına çözüm bularak aileleri barıştıran “Sait Özşanlı Barış Komisyonu” üyesi İsmail Özşanlı, olayın Meclis’te ele alınmasını isteyerek şunları söyledi: “Geçmiş yıllarda hiçbir şekilde ne kadına, ne de çocuğa silah sıkılmazdı. Son zamanlarda yaşanan bu olaylar gerçekten çirkef bir şekilde topluma yansıyor. Bu tarz katliamlar sonrasında önemli önlemler alınması gerekiyor.
TBMM biran önce bir uzlaşma komisyonu kurmalı. Buna olaylarda tutuklu olan tarafların hangi cezaevinde olduğu gizlenmeli. Kan davası mağdurları başka bir ile göç ettiğinde maddi ve manevi yardımlarda bulunmalı. Kan davalarında saygı kalmadı. Eski zamanlarda çocuğun ve kadının gözü önünde asla olaylar yaşanmazdı. Kadın bir olay anında tülbentini çıkardığı zaman silahlar yere doğrultulurdu. Hiçbir şekilde patlamazdı. Bu değerler kalmadı.”
Asker havaya ateş etseydi
Bazı görgü tanıkları, şoke olduklarını nöbet kulübelerindeki askerlerin 15 metre önünde bu vahşetin yaşanmasına rağmen askerlerin donup kaldığını savunarak “Askerler tek el bile havaya etse belki bu katliam olmazdı” dedi. Görgü tanıkları, özellikle görüş günlerinde polisin cezaevi önünde ekip görevlendirmemesini de tepki göstererek, “Bölgenin hassasiyetleri ve husumetler biliniyor. Eğer bir polis ekibi olsaydı belki bu katliam yaşanmazdı” diye konuştu.
‘Önlem alınmadı ihmaller var’
Bazı Sivil toplum kuruluşları üyeleri de kan davalarının bu boyutta can almasını devletin ve STK’ların arabulucu olmamasına bağladı. Ortadoğu Sanayici İşadamları Dernek Başkanı Hüsnü Pervane şunları söyledi: “Önlem alınması noktasında ihmaller olduğunu düşünüyorum. Cezaevi önünde yaşanan ve en güvenli nokta olarak adlandırılan bir noktada öldürülmeleri içler acısı bir durum. Ciddi önlemler alınması gerekiyor. Burda birçok sivil inisiyatif bulunuyor, bu noktada ortak girişimlerle bu işler bir nebze de olsa çözülür.. Ne demek efendim! Güvenlik güçleri korumasında olan bir ailenin öldürülmesi? Bu durumda devletin kendini sorgulaması ve bu ve buna benzer olayları sorgulaması gerekiyor” dedi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara