Dolar

34,8824

Euro

36,5647

Altın

3.008,90

Bist

10.058,63

Çocuğun anne-baba üzerindeki hakları

Çocuk konuşmayı kavradıktan sonra dini duygu ve düşüncelerinin sağlıklı bir zeminde yürümesi için öğretilecek ilk şey Peygamber Efendimiz (SAV)’in emirleri doğrultusunda “La ilahe illallah” cümlesi olmalıdır.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-09-18 18:18:49

Çocuğun anne-baba üzerindeki hakları


Sultan Dermir *

Çocuk konuşmayı kavradıktan sonra dini duygu ve düşüncelerinin sağlıklı bir zeminde yürümesi için öğretilecek ilk şey Peygamber Efendimiz (SAV)’in emirleri doğrultusunda “La ilahe illallah” cümlesi olmalıdır.

Bismillah! Allah-u Teâlâ dünyadaki en değerli emaneti dünyaya getirme şerefini kadına yani anneye vermiştir. Bu değerli emaneti eğitme sorumluluğu, ilk yıllarda bebekle daha çok zaman geçiren anneye düşmektedir.

“Allah, sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmezler olarak çıkardı” (Nahl: 78) ayetinden anlaşılacağı gibi çocuğun eğitilmeye ve terbiye edilmeye ihtiyacı vardır.

“İnsanın öldükten sonra geride bıraktığı en hayırlı şeylerden biri de yetiştirdiği salih evlattır” (Ebu Davud) hadisinde de görüldüğü gibi babanın evladına güzel terbiyeden daha iyi bir hediye veremeyeceği belirtilmiştir.

Geçen yazımızda ele aldığımız gibi anne sütünün mucizelerinden biri de bebekle anne arasında bir sevgi bağı kurmasıdır. Anne, bebeğini emzirirken ona şefkatle yaklaşmalı, bebekle göz temasına çok dikkat etmeli, onun duyabileceği ses tonuyla sevgisini dile getirmeli ve onu okşamalıdır ki bebek annesinin onu sevdiğini, istediğini, şefkatini hissedebilsin. Yapılan bilimsel araştırmalarda da sevgi gören bebeklerin ileride daha zeki ve mutlu oldukları kanıtlanmıştır. Ayrıca anne ve baba çocuklarına şefkat gösterdikçe kendileri de sevap kazanmaktadırlar.

Bir baba kucağında bebeği, Peygamberimiz (SAV)’in yanına gelir. Sık sık çocuğuna sarılıyor, onu öpüp kokluyordur. Rahmet Peygamberi (SAV) bu görüntü karşısında gülümseyerek sorar?

-Ona şefkat duyuyor musun?
-Evet duyuyorum.
-İşte sen ona nasıl şefkat duyuyorsan, Allah da senin bu şefkatinden daha çok sana şefkat duyar, diye buyurur. (Ebu Davud)

Bebeklik döneminde bebekler kendine bakan kişiyi -anneyi- ve diğer aile bireylerini tanımaya başlarlar. Bu dönemde gördüğü sevgi ve şefkat, çocuğun karakterinin ilk temel taşlarını oluşturur. 0-2 yaş çocuk için tam bir taklit dönemidir. Doğru ve yanlış kavramlarını bilmez, ne görürse onu taklit eder. Ve bu filli hareketler çocuğun bilinçaltına yerleşir. Bu dönemde anne sütü ne kadar önemliyse anne ve babanın hal ve hareketleri de o kadar önemlidir. Manevi yönden sağlıklı nesiller yetiştirmek istiyorsak çocuklarımızı maneviyatı yüksek bir aile ortamında yetiştirmeliyiz. Çünkü her çocuk, anne ve babasından bir şeyler alır. Çocuklar ailesini yansıtan bir ayna gibidirler. Anne ve baba ne yaparsa çocuk da şuursuz bir şekilde onları taklit eder.

Sözün burasında gerçek yaşamdan bir kesit vermek istiyorum… Aynı ailede bulunan iki elti vardır. Eltilerden biri başı açık ve namaz kılmayan Cansu’dur. Diğeri Allah’ın koyduğu kanun ve nizamlar ölçüsünde yaşamını sürdüren Zeynep’tir. Cansu’nun Ceren adında iki yaşlarında bir kız çocuğu vardır. Allah’ın koyduğu hayat nizamına uymayan Cansu’nun babası bir gün hastalanır ve kızı Ceren’i eltisine bırakmak zorunda kalır. Zeynep normal günlük yaşamını sürdürürken bir de bakar ki Ceren de kendisi gibi başını örtmüş, namaza durduğunda o da gelip yengesinin yanında namaza duruyor, onun gibi hareket ediyor. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Ceren sürekli başındaki başörtüsüyle birlikte eline bir kitap alıp yengesinin Kur’an okuyuşunu taklit ederek gününü geçiriyormuş. Hasta ziyaretinden dönen Cansu kızını böyle görünce şaşırır ve yengesine “Sen ne yaptın?” diye sorar. Yengesi de “Ben bir şey yapmadım, her çocuk tertemiz bir fıtrat (İslam) üzerine doğar ve bu yaştaki çocuklar da gördüklerin her şeyi taklit ederler” der.
Çocuk fıtratı gereği inanmaya hazırdır. Onda bulunan bu inanma potansiyelini ortaya çıkarmalı ve işlemeliyiz. Âdeta o, yazılmamış bir kâğıt gibidir. Ona her şeyi yazabilirsiniz. Fakat bunlar Allah’ın hoşuna giden hususlar olmalıdır.

Manevi ortamda büyüyen çocuk, ilerde Allah’ın izniyle İslam’dan uzak kalmaz. Bizler anne ve babalar olarak ne ekersek onu biçeceğimizi unutmamalıyız. Çocuk iki yaşında artık çat pat konuşmaya ve bizlerin telkinleriyle anne ya da baba demeye başlar. Neden çocuğumuza bunların yerine ilk olarak Allah (CC) lafzını söyletmeyelim. Zaten sonradan anne ve baba kelimesini söyleyecektir.

Çocuk konuşmayı kavradıktan sonra dini duygu ve düşüncelerinin sağlıklı bir zeminde yürümesi için öğretilecek ilk şey Peygamber Efendimiz (SAV)’in emirleri doğrultusunda “La ilahe illallah” cümlesi olmalıdır. Ondan sonra bazı dini kavramlar öğretilmelidir. (Bismillah, elhamdülillah, İslam, Kur’an, Peygamberimizin ismi gibi) Çocuğun din eğitiminde bilinmesi gereken en önemli şey, hangi dönemde nasıl bir eğitimin verilmesi gerektiğidir. Gelişim dönemlerine göre eğitimin metodu bilinmeli, çocuğun içinde bulunduğu her dönem din eğitimi açısından değerlendirilmelidir.

Şunu da unutmamak gerekir ki onun saf bir cevher olarak yaratılan kalbi, hayrı da şerri de kabule elverişlidir. Ebeveynler olarak bizler kendimizi en iyi şekilde yetiştirirken “El kadar çocuk ne anlar!” deyip onlara ilgilenmezsek, “Ben şu işim bitirinceye kadar televizyon seyretsin” dersek ve onu başıboş bırakarak rastgele her programı izlemesine izin verirsek kendi ellerimizle onun tertemiz kalbine belki de şer tohumlarının atıldığının farkına bile varamayız.

Daha öncede dediğimiz gibi 0 -2 yaş arlığı, çocuğun taklit yaşı ve ileriki yaşam şeklini belirleyecek ilk basamaklarının oluşturulduğu zamandır. Öyleyse bu dönemde çok seçici ve dikkatli olup çocuğumuzun kalbindeki şer kapılarının açılmasına izin vermemeliyiz.

Allah, bizlere ve bütün Müslüman anne ve babalara çocuklarını Kur’an ve İslam ışığında eğitmeyi nasip etsin. Âmin

* Nisanur Dergisi
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara