Teröristbaşı Abdullah Öcalan'a bir avukat vasi olarak tayin edildi
Adalet Bakanlığı, teröristbaşı Abdullah Öcalan'a bir avukatın vasi olarak tayin edildiğini bildirdi.
CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cevaplaması istemiyle Meclis'e soru öner
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-09-17 07:27:18
CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cevaplaması istemiyle Meclis'e soru önergesi verdi. Yasaya göre teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın da kısıtlı olduğunu dile getiren Dibek, "Kısıtlı olduğu için hukuki ehliyeti yoktur. Vasisi olmadan devletle ilgili hiçbir işlem yapamaz. Kendisine ait, ev, arsa, tarla satamaz, oy kullanamaz, vekalet veremez, bankadan kredi alamaz vs. Buna göre, Abdullah Öcalan'a vasi atanmış mıdır? Atandıysa Öcalan'ın vasisi kimdir?" diye sordu.
Hükümlü olduğu için kısıtlı olan Öcalan'la MİT'in ve devletin yaptığı görüşmelerde vasisinin de bulunup bulunmadığını soran Dibek, "Medeni Kanunumuza göre hukuki ehliyet olmadığı için kendiliğinden hiçbir iş yapamayacak olan bir kişi ile devletin yetkili organların görüşme yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorularını yöneltti.
Sorulara cevap veren Adalet Bakanı Sadullah Ergin, "4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 'Özgürlüğü bağlayıcı ceza' kenar başlıklı 407. maddesinin birinci fıkrasında, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan her ergin kısıtlanacağının hüküm altına alındığı; kısıtlıların tam bir fiil
ehliyetine sahip olmadığı malûmlarıdır. Bakanlığımız kayıtlarının incelenmesinden, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilen ve cezası İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda infaz edilmeye devam olunan, soru önergesinde adı geçen hükümlüye, Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 08/04/2004 tarihli Kararıyla bir avukatın vasi olarak tayin edildiği anlaşılmıştır." açıklamasında bulundu.
Bakan Ergin, şöyle devam etti: "Anayasanın 98. maddesinin ikinci fıkrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bilgi edinme ve denetim yollarından biri olan 'soru'nun, Bakanlar Kurulu adına, sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Başbakan veya bakanlardan bilgi istemekten ibaret olduğu; aynı maddenin son fıkrasında soru ile ilgili önergelerin verilme sekli, içeriği ve kapsamı ile cevaplandırılma, görüşme ve araştırma yöntemlerinin Meclis içtüzüğü ile düzenleneceğinin öngörüldüğü; Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğünün 'Sora' kenar başlıklı 96. maddesinde 'soru'nun kısa, gerekçesiz ve kişisel görüş ileri sürülmeksizin, kişilik ve özel yaşama ilişkin konuları içermeyen bir önerge ile hükümet adına sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılmak üzere, Başbakan veya bir bakandan açık ve belli konular hakkında 'bilgi istemek'ten ibaret olduğunun belirtildiği; 'Sorulamayacak konular' kenar başlıklı 97. maddesinde de, başka bir kaynaktan kolayca öğrenilmesi mümkün olan konular ile tek amacı istişare sağlanmaktan ibaret konuların ve konusu evvelce Başkanlığa verilmiş gensoru önergesiyle aynı olan soruların sorulamayacağının hükme bağlandığı dikkate alındığında, soru önergesine konu edilen hükümlünün yaptığı ifade edilen görüşmelerin yorumu yoluyla ve kişisel görüş ileri sürmek suretiyle düşünce öğrenmeyi amaçladığı anlaşılan sorulara cevap verilmesine yasal imkân görülememiştir."
SON VİDEO HABER
Haber Ara