Dünya ekonomisi küçük azınlığın elinde
İslam Ekonomisi ve Finans Konferansı'nın dokuzuncusu bu yıl İstanbul'da yapıldı. Konferansta ortaya çıkan en ilginç tespit: Dünyadaki insanların yüzde 0,6'sı küresel servetin yüzde 40'ını elinde bulunduruyor.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-09-11 13:33:46
Uluslararası İslami Ekonomi ve Finans Konferansı’nda, mevcut ekonomik sistemin eksik yanları ele alınarak İslam ekonomisinin dünyaya katacağı faydalar gündeme geldi.
İstanbul Wow Hotel’de yapılan konferansa katılan yurtiçi ve dışından birçok konuşmacı, ‘kapitalist ekonominin insani olmadığı’ vurgusu yaptı. Katılımcılar, İslam ekonomisinin sahip olduğu özellikler ile bunu düzeltebileceği yönünde görüş bildirdi. Zaman'ın haberine göre bazı akademisyenler ise İslam ekonomisinin konvansiyonel ekonominin rakibi olmadığını ve onun açıklarını giderebileceğini söyledi. Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen konferansta konuşan bazı katılımcıların görüşleri şöyle:
İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik, Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC) Genel Direktörü Prof. Dr. Savaş Alpay: Yaşanan 2008 ekonomik krizi sonrası finans ve ekonomi dünyası kritik bir dönemden geçiyor. Uluslararası finans mimarisini yeniden yapılandırmaya ihtiyaç var. İslami finans bu alternatiflerden biri. Dünyadaki insanların yüzde 0,6’sı küresel servetin yüzde 40’ını elinde bulunduruyor. Bu tablo kimse tarafından kabul edilemez. Mevcut finans sistemi refah getirmemiş ve adalet sağlamamıştır. Sahip olduğumuz ahlaki değerler büyük önem taşıyor. Bu değerlerin finansal sistemin akışına da yansıtılması gerekiyor. İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) üye ülkeler gaz ve petrolün çoğunu elinde bulundurmasına rağmen asıl güçler buradan değil nüfuslarından kaynaklanıyor. 0-24 yaş nüfus oranı İİT ülkelerinde yüzde 54. Bu oran gelişmiş ülkelerden yüzde 20 daha iyi. Bu gençlere tüm alanlarda iyi bir eğitim sağlamalıyız.
Prof. Dr. Nejatullah Sıddıqi: Ekonomi son 300 yılda Batı’da çok gelişti. Fakat bu arada aile kavramı göz ardı edildi. Sadece bireyin piyasadaki rolü üzerinde konuşuldu. Şimdi Batı tekrar aile kavramını canlandırmaya çalışıyor. Bugün ekonominin matematik hesapları olduğu söyleniyor. Ama ekonomi sayısal gerçekçilikle beraber insani dokunuşun dışında olmamalı. İslam ekonomisi bireyselliği de ifade eden bütünsel yaklaşımı benimsiyor. İlave servet elde etme isteği ekolojiyi ve sürdürülebilirliği yok etme tehlikesi doğurdu. Bu yüzden mevcut sistem insani olmayan bir sistemdir.
Prof. Dr. Umer Chapra: Genel soru, ‘konvansiyonel ekonomi varken İslam ekonomisine neden gerek var?’ sorusudur. Konvansiyonel ekonomi iyi işler yapsa da İslam ekonomisi onun eksiklerini kapatmalı. Gelir dağılımındaki eşitsizlik devam ediyor. Genel olarak buna ‘kaynaklar kıt, hedeflere erişilemiyor’ deniyor. Ama bu görüş dünyada birçok insan tarafından kabul edilmiyor. Konvansiyonel ekonomide mal ve hizmet dağıtımında sadece para mekanizması ortaya çıkıyor. Aşırı taleple fiyat artıyor ve bu fakirler için zorluk oluşturuyor. Dolayısıyla aşırı talep kısıtlanmalı ki eşitlik yakalansın. İslam ekonomisi ahlâki kriterleri kullanarak aşırı talebi engellemeye çalışıyor. Mevcut sistemde etkinlik, asgari kaynakla azami üretim yapmak anlamına geliyor. Ahlaki sistemde ise etkinlik, kaynakların tüm insanların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kullanılması anlamına geliyor. Ahlaki filtre, insanların üstünde bir baskı uygulamadan bunu sağlar. Sosyalist sistem insanlara karşı güç kullandığı için başarılı olamadı. İslam ekonomisi konvansiyonel ekonomiden kurtulmanın yolu olarak görülmemeli.
Prof. Dr. Monzer Kahf: İnsanı duygularıyla, hırslarıyla, amaçlarıyla ele alan İslam ekonomisi, dünya ekonomisine önemli katkıda bulunabilir. Sadece finans alanında değil, kalkınmanın planlanmasında yardımcı olabilir, piyasaların düzenlenmesinde rol oynayabilir. Burada İslam ekonomisinin sahip olduğu ahlaki değerler piyasanın bir parçası olacaktır. Buna örnek olarak zekâtı verebiliriz. Zekât sayesinde gelir yeniden dağıtılmış oluyor.
Prof. Dr. Volker Nienhaus: Batı ekonomik sistemi denildiği kadar ahlâka karşı değil. Tabii ki güçlü kapitalistler var ama özellikle kıta Avrupa’sında bu böyle değil. Burada din göz ardı edilmemiş, aksine göz önünde tutulmuştur. Özellikle Avrupa’nın kuzeyindeki refah devletlerinde bu böyledir. İslam ekonomisini bir devrim gibi bütün halinde değil de parça parça geliştirip mevcut ekonomik sistemin eksiklerine çözüm sunarsanız, İslam ekonomisinin gelişmesine yol açarsınız. Müslüman ülkelerde bizde olmayan deneyimler var. Bunlardan faydalanılabilir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara