DEÜ 'hayat kurtaran pil'le Avrupa'da zirvede
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hastanesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı bünyesinde 1,5 yıldır hizmet veren, Türkiye'nin tek 'Diyafragma Pil Uygulama Merkezi', 34 müdahaleyle Avrupa'da ilk sırada yer aldı. Merkez Başhekim Prof. Dr. Mehmet Refik Mas, Gö
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-09-11 14:30:48
Toplantıda konuşan Başhekim Mas, DPS'yi Türkiye'de uygulayan ilk merkez olmalarının büyük önem taşıdığını belirtti. Prof. Dr. Özdemir ise 11 yıl önce kurulan Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı'nda çok hızlı bir gelişme gösterip dünyadaki ameliyatların hepsini yapar hale geldiklerini belirterek, "DPS, dünyada sadece 20 ekip tarafından yapılabiliyor ve 2000 yılından beri uygulanıyor. Çok zor bir cerrahi. Avrupa'da sadece 10 merkezde yapılıyor. Bu merkezlerin içerisinde DEÜ Hastanesi, 34 hasta ile birinci sırada." dedi. Prof. Dr. Şengün de halk arasında Fenerbahçeli Sedat'ın hastalığı olarak bilinen ALS'de, sinir hücrelerinin sebebi bilinmeyen bir şekilde öldüğünü ve kas erimesinin ortaya çıktığını söyledi. Bu hastalığın dünyada tedavisinin olmadığını belirten Şengün, "Bu hastalarda, ölümlerine kadar kas erimesi sürüyor. Solunum kasları da etkileniyor. Göğüs kasları ve diyafragma eriyor. Hastalar kanlarında birikmiş karbondioksiti atamıyor, dışarıdan da yeterince oksijen alamıyor. Böylece hastalığın hızı belirgin şekilde artıyor. Son 1,5 yıldır özellikle Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı'nın katkıları ile DPS uygulamasını başlattık. Oldukça iyi sonuçlar aldık. Uygulama hastalığı durdurmuyor ancak belirgin şekilde yaşam kalitesini arttırıyor. Zatürre görülme sıklığı azalıyor. Boğazına tüp takılmış ve solunum cihazına bağlı hastaların yatağa bağlanma süresini azaltıyor." diye konuştu.
Colombia Üniversitesi'nden eğitim alarak Türkiye'de yetişmiş ilk uzman olan Doç. Dr. Şanlı ise Gaziantep'te iki hafta önce dünyada ilk kez 7 yaşındaki bir hastaya bu uygulamayı yaptıklarını belirterek şöyle konuştu: "Şu anda Avrupa'daki en iyi seri bizde. Bu işlemi, bir kişinin başarısı olarak görmemek gerek. Nöroloji, göğüs cerrahisi, göğüs hastalıkları, anestezi ve en önemlisi fizyoterapi ekipleriyle birlikte çalışmak zorundayız. Ayrıca Sağlık Bakanlığı'nın, hastaların transferinde çok büyük desteği var. Sadece ALS hastalarında değil, özellikle boynu kırılıp felç olan hastalarda, ALS hastalığının tersine tamamen yüz güldürücü bir şekilde sonuç alabiliyoruz. Bu hastalar, hemen solunum makinesinden ayrılabiliyor. Bu bir ameliyat. Hasta, genel anestezi alıyor. Hastaya beş elektrot yerleştiriliyor. Bu elektrotların, kişiye özel ayarı var. Ameliyat sonrası elektrik mühendislerinin gelip ayarladığı bir sistem var. Hastaların sürekli bakım ve gözetimi gerekiyor. Pil ayarlarının sürekli güncellenmesi gerekiyor." dedi.
Şanlı, diyafragma kasının göğüsle batını ayıran bölümde yer aldığını ve solunumda önemli bir yeri olduğunu belirterek, sistemin işleyişini şöyle anlattı: "ALS hastalarında bir süre sonra diyafragmanın çalışması yavaşlıyor, hattâ bazılarında duruyor. Bunu çalıştırdığınız takdirde solunumu oldukça normal bir hıza getiriyoruz. Böylece kandaki oksijen düzeyi artıyor, karbondioksit düzeyi düşüyor ve nöron ölümünü yavaşlıyor. Genel anestezi altında yapılan ameliyatla iki elektrot ve elektriği taşıyan hatlar, vücudun içerisine yerleştiriliyor. Hat, bir soketle göğüs bölgesinde vücut dışına çıkarılıyor. Vücuttan dışarıya çıkan kabloya, pil sistemi takılıyor. Hastaya yedek olarak üç pil veriliyor. Operasyonun ardından mühendisler tarafından bilgisayar ve jeneratörle hastaya uygun ayarlar yapılıyor. Dört pil, 2 bin dakika sistemin çalışmasını sağlıyor. Cihaz, bazı hastaların solunum cihazından bağımsız yaşamasını sağlarken bazı hastaların ise solunum cihazına bağlı kalmadan yaşama süresini arttırıyor. Bu uygulamada en önemli nokta, kimlere yapacağınızı iyi bilmeniz gerekiyor. Maliyetli bir uygulama ve SGK karşılıyor."
Haber Ara