"28 Şubat sonrasında, biliyorsunuz Merve Kavakçı Meclis'e girmişti. O gün kendisine bence demokrasiye göre de insan haklarına göre de hiç uygun olmayan bir protesto gerçekleşti ve dışarı dışarı tempolarıyla bu kadın dışarı atıldı. Siz o gün Meclis'te olsaydınız ve yetkin bir pozisyonda olsaydınız Ecevit'in yaptığını yapar mıydınız?" sorusu üzerine konuşan Kılıçdaroğlu, "Milletin oyuna ve seçtiği kişilere saygı göstermek her siyasal partinin görevidir. Yeter ki seçimler demokratik ve özgür bir süreç içerisinde gerçekleşmiş olsun. Bizim savunduğumuz görüş bu." dedi.
VİDEO İÇİN TIKLAYINIZ
"SARILGÜL'DEN ADIM BEKLİYORUZ"
Mustafa Sarıgül'ün durumu bir başvuru olmadığı için Parti Meclisi'nde görüşülmedi. Sarıgül'den partiye dönüş için adım bekliyoruz. Eski hastalıklardan partinin arınması gerekiyor. Bölünme, hizipçilikle geliyorlarsa kimse gelmesin.
BAŞÖRTÜSÜ KONUSU
Herkes giyiminde kuşamında özgürdür. Onu inancı nedeniyle takıyorsa ona saygı duyuyoruz. Başörtüsünün siyasetin gündemine getirilmesini asla doğru bulmuyorum. İstanbul’da merdiven altı atölyelerde binlerce başörtülü kadın çalışıyor. Yüzde 90’ı sigortasız. O kadınların sorunlarıyla kim ilgileniyor. Ben ilgileniyorum. O başörtülü bu başörtüsüz diye bir ayırım yok. Bize en büyük günah olarak kul hakkı yemeyi öğrettiler. Ankara’da bir demir kafes vardı. O yapılırken türbanlı türbansız ayrımı yapıldı mı? Kılık kıyafet konusu anayasa konusu değildir. İç tüzükte de bir sorun yok. Bu konunun siyasetin gündemine getirilmesi yanlış zaten.
Türkiye yıllar yılı çok boş bir tartışmaya sürüklendi türban konusunda. Biz özgürlüğü savunuyoruz. Evrensel batı kulübünde yani bizim üye olduğumuz toplulşukta hangi tür özgürlük ve demokrasi varsa hepsinin altına imzamızı atıyoruz. "ECEVİT'İN YAPTIĞINI YAPAR MIYDINIZ"
"28 Şubat sonrasında, biliyorsunuz Merve Kavakçı Meclis'e girmişti. O gün kendisine bence demokrasiye göre de insan haklarına göre de hiç uygun olmayan bir protesto gerçekleşti ve dışarı dışarı tempolarıyla bu kadın dışarı atıldı. Siz o gün Meclis'te olsaydınız ve yetkin bir pozisyonda olsaydınız Ecevit'in yaptığını yapar mıydınız?" sorusu üzerine konuşan Kılıçdaroğlu: "Milletin oyuna ve seçtiği kişilere saygı göstermek her siyasal partinin görevidir. Yeter ki seçimler demokratik ve özgür bir süreç içerisinde gerçekleşmiş olsun. Bizim savunduğumuz görüş bu."
ODTÜ'DEKİ SON OLAYLARÇevre konusu zaten 20. yüzyılın sonlarında tüm dünyanın gündemine gelen bir konu. Biz de doğa haklarında sarrumlu Şafak Pavey görev yapıyor. ODTÜ'de öğrencilerin değerlendirmelerine saygı göstermek zorundayız. Bir ağacı korumak için o para harcanabilir. Kaldı ki, bir kentin ortasından otoban geçmez! Kent dediğimiz olay aynı zamanda estetikle beraber düşünülmek zorundadır. Kentin bir kimliği olmak zorundadır.
Bunu yapmak için de kenti yöneten kişide kent kültürü olmak lazım. Kent kültürü diye bir şey var. Kentli olmanın bir kuralı da çevreye saygı duymaktır. Gezi olaylarında unutmadığım bir olay var; 76 yaşında bir kadın, orada çadır kuran gençlere destek veriyor. Başörtülü bir kadın.. Bu parka destek çıkın nefes aldığım tek yer burası diyor. 30 AĞUSTOS RESEPSİYONU
30 Ağustos resepsiyonuna katılmamamın başörtüsü konusu ile bir ilgisi yok. Kaldı ki, stadyumda hanımefendiyle karşılaştık ve tokalaştık. Bu konuları Türkiye'nin aşması gerekiyor. MHP İLE SEÇİM İTTİFAKI İDDİALARINA YANIT
Böyle bir konu yok. İstanbul ve Ankara gerçekten de hakettiği büyümeyi ve gelişmeyi sağlayamadı. Bu iki kente sosyal demokratların imza atması lazım.
ANKARA'DA BÜYÜKERŞEN'İN ADAYLIĞI KONUSUBu iddiaları da gazetelerden okuyorum. Tabii o haberlerin de dayandığı bazı kaynaklar vardır ama henüz alınmış bir karar yok. "SİYASETTE YENİYİM"
Karizmadan kastedilen halka doğruları söylemekse, ben bunu kendimde görüyorum. Çünkü siyasete girerken "Hangi koşulda olursa olsun halka doğruları söyleyeceğim" dedim. Bizim çok iyi bildiğimiz bir laf var: Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar diye. Ben dokuz köyden de kovsalar 10. köye gidip yine doğruları söyleyeceğim.
Bazen söylediğim şeyler benim tabanımı da kızdırıyor, bunun da farkındayım. Ama bir şeyin farkındayız, halka doğruları söylemek zorundayız. Bu bir karizma yaratır mı bilmiyorum ama halka gideceğiz, halk seçimlerde kararını verecek. Halkın dediğine saygı duyacağız. Halkımızın sağduyulu olduğuna inanıyorum. Ben siyasette yeniyim. Bizim de eksiklerimiz, yanlışlarımız olabilir. Fakat ben eleştirilere hep olumlu yaklaştım. OLİMPİYATLAR KONUSU
Ben çok umutluydum. Türkiye Batı içinde çok cazip bir ülke. Olimpiyatlar barış demek aslında. Eğer sizin ülkenizde çatışma varsa size biraz kaygıyla yaklaşmış olabilirler. Ama ben Olimpiyatların Türkiye'ye gelmemesinin başka olaylara bağlanması gerektiğine inanıyorum. Sizde demokrasi, özgürlük olacak, kentin yeşilliği, trafik düzenlemesi olacak. Pek çok parametreye bağlı yani.
Japonya ile Türkiye ile kıyasladığımızda bizde duran adam durdu, polis gitti çantasını aradı neden duruyor diye. Çok saçma bir şey. Oysa bu o kişinin anayasal hakkı. GEZİ PARKI OLAYLARI
Gezi protestolarına katılan gençlere hoşgörülü davranmak gerekiyodu ama yapılmadı. Ama ne oldu? Bu gençler Başbakan'a diz çöktürdüler. Bu sadece bizim ülkemizde değil tüm dünyada böyle oldu. Demokrasi istemek ne zamandan beri suç oldu? Bu tablo aslında Türkiye'nin özgürleşmesi açısından çok önemli bir sonuç doğuruyor. Ülke nüfusunun yarısı genç ise, bu gençlerin isteklerini dinlememiz gerekiyor. Bizim gençliği anlamda yetersiz kaldığımız itiraf edeyim. Gezi olayları gençliğin apolitik olmadığını ortaya çıkardık. Biz de kendi payımıza düşen dersi çıkardık. Daha önce bir manifesto yayınlamıştık, son olaylarla bu manifestonun büyük ölçüde örtüştüğünü gördük. "GELİN CHP'Yİ DEĞİŞTİRİN"
O gençler tek bir grup değil, biz ekipler kurduk birçok ilde onlarla buluştuk, konuştuk. Gençler, CHP'yi değiştirin dediler. Daha renkli bir parti olsun dediler. Açık çağrı yapıyorum; bütün gençleri CHP'yi kendi istemleri doğrultusunda değiştirmek istiyorlarsa CHP'yi onlara açıyorum, gelsinler. Her alanda görev yapabilirler.