Her Müslüman İhvan değil, fakat her İhvan Müslümandır!
'Her Müslüman İhvan değil, fakat her İhvan Müslümandır. Bu mantık önermesini kimse inkâr edemez ve tartışma konusu da yapamaz. Tabi sadece kendini gören inatçı, kör, kindar, başkasını yok etmek için çalışan; öldürerek ve zindana atarak onu ortadan kaldırma yoluna gidenler hariç.'
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-08-31 12:12:02
Mustafa Es-Savvaf *
Her Müslüman İhvan değil, fakat her İhvan Müslümandır. Bu mantık önermesini kimse inkâr edemez ve tartışma konusu da yapamaz. Tabi sadece kendini gören inatçı, kör, kindar, başkasını yok etmek için çalışan; öldürerek ve zindana atarak onu ortadan kaldırma yoluna gidenler hariç. Yakıtı kan, işkence, sıkıntı ve ağır bedel olan hak, er yâda geç mutlaka bir gün gömüldüğü yerden bitip boy verecektir. Bu durumlar onu daha güçlü ve kuvvetli kılacaktır. Çünkü yaşananlar özgürlüğün vergisidir.
Şu anda Mısır’da olup bitenler Cemal Abdunnasır tecrübesinin bir kopyasıdır. Başta Müslüman Kardeşler olmak üzere İslami hareketlerle uğraşanlar zamanın değiştiği gerçeğini görmüyor, işin artık Müslüman Kardeşlerle sınırlı olmadığını da unutuyorlar. Buna ek olarak baş döndürücü hızla gelişen teknolojik imkânlar fotoğraf ve videolarla birçok şahidin doğmasına katkı sağlıyor, yaşanan her olayın yorumlanmasına, tartılmasına ve değerlendirilmesine vesile oluyor. Yani Abdunnasır dönemini taklit edenler ve ondan kopya çekenler bugün herkesçe biliniyor, kamuoyu onların kirli çamaşırlarını yakından görüyor. Diğer taraftan bugünkü Mısır halkı da Abdunnasır döneminde Özgür Subaylar eliyle yapılan ve Abdunnasır tarafından gasp edilen devrim dönemindeki halktan daha dindar, daha bilinçli ve daha duyarlıdır. Abdunnasır’ın yaptığı gibi bugün de hukuksuz, kanunsuz ve ahlaksız bir şekilde hareket eden bir çete halkın yaptığı devrimi binlerce kişinin kanını akıtma, ülkeyi harabeye döndürme ve ekonomik değerleri yok etme pahasına gasp etmektedir.
Bugün Mısır’da olup biten zahirde baskı, zulüm, işkence iken, içinde ise hayır barındırıyor. Çünkü İslami akımın barışçıl direnişinin; zulme, tutuklanmaya ve öldürülmeye cunta ve cuntanın arkasında duranların arzu ettiği gibi silah ve şiddetle karşılık vermemesi olup biteni hayra tebdil edecektir. Cunta ve arkasında duran şer güçler işleyecekleri cinayet ve katliamlara İhvan’ın silah ve şiddetle karşılık vereceğini umuyorlardı. Bu durumda kendileri onu terörle tanımlayacak, kötü gösterecek ve darbe üstüne darbe indireceklerdi. Tabi bunun sonucunda en büyük ve ağır bedeli tabiatı gereği laikliği reddeden Mısır halkına ödeteceklerdi.
Mısır halkıyla ilgili tarihi bir tabloyu paylaşmak istiyorum. Bu olay Mısır halkının tabiatını, mizacını, duruşunu, bağlılığını özetliyor. Olay Mısırlı köylü sade bir vatandaşla ilgili. Misyonerliğin çok popüler olduğu dönemde Mısır’ın köylerini karış karış gezen misyonerler bir köyde bütün köylüleri toplar ve kendi mesajlarını vermeye başlarlar. Saatlerce propaganda yaparlar. Sonra kendilerine hediye dağıtmak için izin isterler. İnsanlar susmuş onların gelmesini bekliyor. Misyonerler tam hediyeleri dağıtırken onları bir hayli bekleyen halk arasından bir köylü çıkar ve “haydi O’nu birleyin (tevhid kelimesini söyleyin)” der. Bunun üzerine papazlardan biri durumu şöyle ifade eder: “Sabahtan beri onlara anlatıyor, izah ediyor, müjde veriyor ve söz veriyoruz. Ama siz kısa bir müddet içinde tekrar eski tabiatınıza geri döndünüz. (Arkadaşlar) kalkın gidiyoruz.” İşte Müslüman Mısır halkının tabiatı budur.
İslami akım ve Müslüman Kardeşlere yönelik bir korkumuz yok. Olup biten ağır da olsa geçici sıkıntıdan başka bir şey değildir. Bu, ardından ismine ayrışma dediğimiz bir merhalenin habercisidir. Grinin yer almayacağı beyaz ve siyahın olduğu bir merhale. Bu merhale sınav, ayrışma aşamasıdır. Hak ve batılın birbirinden ayrılacağı aşamadır. Bu koltuk veya yönetim kavgası değildir. Bu akide ve kimlik savaşıdır. Bu hoşgörü dini olan İslam’ın Mısır’ı kimliğinden uzaklaştırmak isteyenlere karşı yaptığı savaştır.
Mısır’a geçek yüzü geri geleceği gibi, Mısır da irade sahibi güçlü önderlik konumuna geri gelecektir. Allah Mısır halkını, toprağını ve kimliğini koruyacak, zalimler yaptıklarından dolayı pişmanlık duyacak ve hayal kırıklığı yaşayacaktır. Allah’ın onlarla ilgili “zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yanında bileceklerdir” hükmü pratikte kendini gösterecektir. Bizim Allah’ın şu sözünü de asla unutmamamız gerekir: “Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz.” Şu ayeti de unutmamak gerekir: “Peki ne zamandır? diyecekler. Deki: ‘Belki düşündüğünüzden de daha yakındır.”
Bazıları bunlar da Müslüman diyorlar. Halkını namazda iken, rükû ve secdede iken katledenlerin kimlikleri en azından kuşkuludur. Hz. Osman’ın katledenler de Müslümandı.
* Filistin Haber
SON VİDEO HABER
Haber Ara