Davutoğlu: 'Türkiye, Suriye'de bir planın parçası olacak' algısı doğru değil
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye'ye müdahale konusunda, 'sanki bazı ülkeler karar alacak ve Türkiye de bunun parçası olacakmış' gibi bir algının doğru olmadığını söyledi. Davutoğlu, "Bir hafta önce Türkiye'nin Suriye konusunda yalnızlaştığını
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-08-28 16:31:51
Ahmet Davutoğlu, Suudi Arabistan'a gerçekleştirdiği çalışma ziyaretinin dönüşünde Esenboğa Havalimanı'nda bir basın toplantısı düzenledi. Burada kendisine Türkiye-Suriye sınırında olası mülteci akını sorulan Davutoğlu, "Şu andan itibaren ortaya konan her politikanın bir takım sonuçları olacak, istenilmeyen sonuçları da olabilir mülteci akını konusunda. Bu konuda Türkiye tecrübesini birikimini son 2,5 yıl içinde gösterdi. Bir anlamda örnek bir sığınmacı politikası takip ederek sorunun aşılmasına katkı sağladı. Ama daha büyük bir mülteci akınının ortaya çıkmaması için büyük bir çaba sarf ediyoruz. 4 Eylül'de Cenevre'de BM ile 4 komşu ülke ile bir toplantı yapacağız. Türkiye, Irak, Ürdün ve Lübnan mülteci akını karşısında alınacak tedbirleri birlikte değerlendireceğiz." diye konuştu.
Kamuoyunda müdahaleye ilişkin yanlış algıları da değerlendiren Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Kamuoyu algısı bakımından, malum bu günlerde bütün kamuoyumuzun çok soğukkanlı bir şekilde bu gelişmeleri değerlendirmesi lazım. Ama aynı zamanda üzerimizde tarihi bir sorumluluk da var. Ülkemizin yanı başında kendi halkına karşı kimyasal silahı barbarca kullanan bir rejimin varlığı bizatihi bir risk unsurudur. Biz hiçbir zaman hiçbir yerde herhangi bir rejimin değişmesi için çaba sarf etmedik. Ancak Suriye'de kendi halkına karşı açık bir suç işleyen rejime karşı da net bir tavır aldık. Burada sanki bazı kararlar alınacak ve Türkiye bir şekilde şu veya planın parçası olacak gibi bir algı bir kanaat doğru değil. Bir hafta önce Türkiye'nin Suriye konusunda yalnızlaştığını iddia edenler ve Türkiye'nin tek başına diplomasi yürütmek zorunda kaldığını söyleyenler şimdi 'Türkiye büyük bir uluslararası koalisyonla hareket ediyor' diyor, bu sefer de bu koalisyon bir şey yapacak Türkiye ona alet olacakmış gibi bir kanaat uyandırıyor. Herkesin sorumluluk içinde davanması lazım. Muhalefet partilerimizin sivil toplumumuzun basınımızın..." dedi.
"Ortadoğu'daki bu değişm süreci, belki de cumhuriyet tarihimizin en önemli kritik eşiklerinden birisi." diyen Davutoğlu, "Aynı 90'lı yıllarda Balkanlar'da nasıl bir Balkan depremi yaşandıysa şimdi Ortadoğu'da bir deprem yaşanıyor. Hepimizin böylesi bir depremin ülkemizi etkilemesini engellemek için çaba sarf ederken bir taraftan, diğer taraftan da aynen Balkanlar'da olduğu gibi nasıl Boşnak varlığının karşı karşıya kaldığı trajedide Türkiye tarihi sorumluluğunu gereğini yapıp her türlü desteği sağlamıştır. Şimdi de Ortadoğu'da açık bir şekilde ki Balkanlar'da olmayan bir şey bu kimyasal silah kullanılması karşısında da biz oradaki kardeşlerimiz de acı çekenlerle bunu hissetmek buna karşı tavır almak durumundayız. Tarihi bakımından gerçekten kritik bir eşikte bulunduğumuz bu dönemde kamuoyumuzun hem sükunetle ve suhületle olayları değerlendirmesi hem de yürütmekte olduğumuz kapsamlı diplomasi çerçevesinde Suriye'de etnik mezhebi kökeni ne olursa olsun bütün kardeşlerimizin çektiği acıların sona ermesi için yürüttüğümüz çabalara destek vermesi gerekir. Bugün ucuz politika yapma günü değil. Herkesin Ortadoğu'nun kaderinin şekillendiği bugünlerde bu aylarda üzerine düşen sorumluluk içinde davranması büyük bir önem taşır." diye ekledi.
"KİMSENİN TSK'NIN KAPASİTESİNDEN ŞÜPHESİ OLMASIN"
Bir başka soru üzerine Suriye'deki durumun Libya'dan farklı bir durum oluşturduğunu belirten Davutoğlu, "Türkiye'nin komşusu ve 910 kilometre bir sınırı var ve yoğun bir güvenlik riski var. Aslında geçen yıl uçağımıza yapılan saldırı sonrasında yaptığımız angajman değişiklikleri ile Türkiye kendisine yönelebilecek her türlü güvenlik riski karşısında gerekli tedbiri almıştır. Çıkardığımız tezkere ve bu angajman kuralları ile TSK'ya bütün gelebilecek riskler karşısında en yetkin şekilde gerekli tedbirleri alma konusunda ve bu konuda ne gerekiyorsa yapma hususunda yetkilendirilmiştir. Burada da şu veya bu misyon diye bir ayrım yapılmamıştır. Madem ki güneyimizde 910 kilometrelik alanda bu kadar büyük bir iç savaş yaşanıyor ve bunun bizi etkileme riski var. Türkiye kendi stratejik çıkarları çerçevesinde ne tedbir alması gerekiyorsa bu tedbiri alır. Geçen sene verdiğimiz angajman kuralları ki silahlı kuvvetlerimiz son son derece başarılı şekilde bu angajman kurallarını yerine getirmiştir. Düşen her bir mermi her bir top karşısına muhalif unsur olarak karşı tarafı cezalandırıcı, nereden gelmişse kimden gelmişse, cezalandırıcı tedbir almıştır. Burada terminolojik tartışmalar üzerinden yürümekte bir fayda yok. Sayın Başbakanımızın başkanlığında yapılan birçok güvenlik toplantılarında ki önümüzdeki günlerde tekrar bu çerçevede toplantılar yapılacaktır, verilen talimat açıktır, hükümetin talimatı Suriye'den veya herhangi bir yerden gelebilecek herhangi bir güvenlik riski karşısında her türlü tedbiri herhangi bir sınır olmaksızın alma yetkisi ve angajman kurallarınca misillemede bulunma yetkisi de silahlı kuvvetlerimize verilmiştir. Bu kimyasal silahlardan önce böyleydi şimdi ise daha müteyakkız durumdayız, alınabilecek tedbirleri bütün kurumlarımız gözden geçiriyor. Bu tür kritik durularda bütün alternatiflerin, o tarz bir bütün A veya B şeklinde değil ama bütün opsiyonların ve ihtimallerin senaryoların tartışıldığı bir durum söz konusudur." ifadelerini kullandı.
"Silahlı kuvvetlerimizin her zaman olduğu gibi gerektiğinde hükümetimizin belirlediği çerçevede ve Meclisimizden alınan tezkerenin verdiği yetki çerçevesinde her türlü görevi en başarılı şekilde üsleneceği konusunda kimsenin kaygısı ve şüphesi olmamalıdır." diye konuşan Davutoğlu, "Bu durum Bosna'da da, Kosova'da da böyle olmuştur, yakın zamanda Libya'da da böyle olmuştur. Diğer birçok Türkiye'nin güvenliğini gerektiren durumlarda da silahlı kuvvetlerimiz böyle dönemlerde güvenliğimiz neyi gerektiriyorsa hiçbir şüpheye mahal bırakmaksızın bunun gereğini yapmıştır. Bundan sonra da inşallah ihtiyaç olmaz, inşallah hiçbir zaman böyle bir durumla karşı karşıya kalmaz. İnşallah BM Güvenlik Konseyi ortak bir tavır takınır, bu kez bu sınavı geçerek ortak bir tavır takınır, İngiltere'nin müracaatı var Güvenlik Konseyi'ne bildiğiniz gibi. Bütün bu riskler yaşanmaz. Bir insanlık suçu işleyen o zavallı çocuklara kadınlara sivillere bu zulmü uygulayanlar insanlık vicdanında olduğu gibi uluslararası hukuk nezdinde de mahkum olurlar. Bütün bunlara ihtiyaç kaldığında Türkiye Cumhuriyeti devletinden ve Türk Silahlı kuvvetlerinin kapasitesinden kimsenin şüphesi olmamalıdır." açıklamasını yaptı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara