İhvan'ın gayesi İslam'ın yeniden hakim olması
Mısır'da gerçekleşen darbenin ardından başlayan katliama bir de İhvan'ın yasaklı hale gelmesi ihtimali eklendi. İhvan'ın kurucusu Hasan el Benna'nın kitaplarını Türkçe'ye ilk kazandıran ve hareketin tüm kodlarına vakıf olan Yazar Beşir Eryarsoy, 'Mısır'da yaşanların sonuçları Müslümanların lehine olacak' dedi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-08-21 10:55:38
İhvan Hareketi Mısır'ın İskenderiye şehrinde, İslam halifeliğinin kaldırılışından sonra kuruldu. İhvan kurulduğunda Mısır, İngilizlerin işgali altındaydı ve ciddi bir sömürü söz konusuydu. Dini ve ahlaki açıdan Müslümanlara yönelik ciddi baskılar vardı. Mısır, işsizlik, cehalet ve fakirlikle boğuşan bir sömürü ülkesiydi.
Yola çıkış gayesi neydi?
İhvan, iki önemli gaye ile ortaya çıktı. Öncelikle Mısır'ın İngilizlerin işgalinden kurtulması hedeflendi. İkinci olarak da İslam'ın yeniden hâkim olması, İslam'ın Mısır'da yeniden hayatı yönlendirdiği bir ortamın oluşması esasıyla yola çıkıldı.
Hareketin Mısır'da kısa sürede geniş kitlelerce teveccüh görmesinin sebebi nasıl izah edilebilir?
Halk, esasen kendisine bu anlamda güven verecek, kendisine kendi diliyle hitap edecek, kimliğinin farkına vardıracak bir çağrı bekliyordu. Hareket, bu sebeple çok kısa sürede hem sahil şeridinde hem de güneye doğru yayıldı.
HAREKET HASAN EL BENNA'NIN ŞEHADETİ İLE YAYGINLAŞTI
Mısır eksenli bir yapıda kurulan yapının zamanla diğer ülkelere tesir ettiğini biliyoruz. Bu nasıl oldu?
Mısır'ın İslam âleminde çok yoğun bir şekilde tanınması ve kendini dünyaya duyurması, İsrail'in kurulmasının akabinde Araplarla başlayan savaşlarda İhvan birliklerinin İngiliz ve Mısır yönetiminin hesaba katmadığı bir zamanda hazırlamış oldukları İhvan fedailerinin Sina Cephesi'nde savaşa katılmalarıyla oldu. Bu savaş önceden hazırlanmış bir senaryoydu. Herkes rolünü senaryoya göre oynarken, İhvan birliklerinin İsrail karşısında çok ciddi bir savunma yapması birçok hesabı altüst etti. Böylece İhvan dikkatleri üzerine çekti. Hasan el Benna'nın şehit edilmesi kararı ve İhvan Hareketi'nin önünün kesilmesine yönelik alınan kararların ve uygulamaların başlangıcı da etkili oldu. Bu gelişmeler, İslam dünyasında ciddi bir yankı ve hayranlık uyanmasına sebep oldu, birçok ülkede hareket konuşulmaya başladı. İhvan, böylece Afrika da dahil olmak üzere bütün İslam ülkelerinde tanınıyor.
İLMİ YANI ÇOK GÜÇLÜYDÜ
Hasan el Benna'nın kitaplarını Türkçe'ye ilk kazandıran kişisiniz. Onun hakkında neler söylersiniz?
Hasan el Benna, her ne kadar öğretmen olmak için tahsil görmüş olsa da İslam'ı çok iyi bilen bir ilim ailesinde yetişmişti. Babası özellikle hadis alanında oldukça yetkin birisiydi. Hasan el Benna'nın eserlerine baktığımızda onun ilmi yanının ön planda olduğu görülüyor. Hitabetini dinleyen, risalelerini okuyan bir kimse, başkalarının bir formda kolaylıkla ortaya koyamayacağı çalışmaları oldukça konsantre bir halde icra ettiğini görür. Eskilerin tabiriyle sehl-i mümteni yani anlatılması zor olan bir tarzının olduğunu görüyoruz. Hasan el Benna, İslam'ı baştan sona teferruatlıca öğrenmiş, anlamış, idrak etmiş birisidir. Çocukken bile insanlara iyiliği emretmek, kötülükten nehyetmek maksadıyla ortaokulda sınıf arkadaşlarıyla bir cemiyet kurmuştur. Hasan el Benna, toplumu çok yakından, içinden gözlemleyen, ibadetine düşkün ve güzel ahlak sahibi bir kimseydi.
NİCE ZEYNEP GAZALİLER YETİŞTİ
İhvan Hareketi denilince akla gelen isimlerden birisi de Zeynep Gazali. Hareketin içinde kadınlar nasıl bir role sahipti, mücadeleye nasıl katkı sunuyorlardı?
Rabia Meydanı'ndaki son gösterilerde şehit edilen kızımız Esma'nın annesiyle birlikte orada olması, kadınların erkeklerle ne kadar yan yana ve hareketin bizzat içinde olduğunu gösteriyor. Babalar da, kızlar da, anneler de meydanda. Hareketin içinde nice Zeynep Gazali'ler vardır. Hasan el Benna, 'İnsanlık nüfusunun yarısı kadındır, diğer yarısını da kadın yetiştirir' demiştir. Bu ifade kanaatimce kadının hareket içindeki yerini anlatması bakımından yeterlidir.
Başkaldırı, İhvan'ın lügatinde ne anlama geliyor?
Başkaldırının bir hukuku vardır, bu hukuk bizzat Peygamber Efendimiz tarafından belirlenmiştir. İhvan da bu temelden beslenir. İhvan'ın lügatinde yaratana isyanı gerektiren hiçbir konuda yaratılmışa itaat yoktur.
SELEFİLER DE MEYDANLARDA
Selefiler ve İhvan arasında nasıl bir ilişki var?
Selefiler de birçok cemaat gibi tek tip değildir. Selefilerin bir kolu, son olaylarda da gördüğümüz gibi gerçekten de Körfez'den komut alır. Bir kolu da yukarıdaki Selefilere protestolarını çekerek Rabia Meydanı'na gelerek eylemlere katılmışlardır. Meydanlarda İhvan'la birlikte yer alan büyük Selefi grubu da bulunmaktadır.
İhvan hareketi, diktatör yöneticilere karşı nasıl bir yaklaşıma sahip?
Hasan el Benna'nın İslam dünyasının birçok kralına yazdığı bir mektup vardır. Mektup, 'Siz halk nazarında meşru birer yönetici olmak istiyorsanız yapmanız gereken ilk şey; kendi nefsinize, toplumunuza ve ailenize İslam'ı uygulamanızdır. Bunu yapmadığınız sürece sizin yönetiminiz meşru değildir.' mesajını muhteva ediyor. Dikkat ederseniz burada Hasan el Benna 'Siz gidin, biz yönetelim' demiyor. Bu ifadeler, İhvan'ın diktatörlere yaklaşımının çerçevesidir.
Darbeye silahlı direnişi şer'an uygun görmüyorlar
İhvan bu kadar büyük katliama maruz kaldığı halde niçin aynı şekilde yani silahla karşılık vermiyor?
İhvan, kendilerine karşı uygulanan bunca zulme karşı, şer'an silah kullanımını gerektiren bir durum olarak görmediklerinden dolayı sivil direniş sergiliyor. Yapmaları gereken de zaten bu yolu seçmek ve şiddete yönelmemektir. İhvan, çok geniş bir kitleye sahip, eğer isteseler silaha sarılıp Mısır'ı kan gölüne çevirebilirler fakat bir Müslüman olarak böyle bir şey yapmalarına imkan yoktur. İhvan ilk kurulduğu günden itibaren hiçbir şekilde silahlı mücadeleye yönelmemiştir, yönelmez de.
Yaşananlar Müslümanların lehine sonuçlanacak
Yaşanan bu hadiseler ileride nasıl bir sonuç ortaya çıkarır?
Gelecek adına bir şey diyemem ama yaşanan tüm hadiselerin İslam'ın ve Müslümanların lehine sonuç vereceğini düşünüyorum. Artık sınırların bir hükmü kalmamıştır. Müslüman kardeşlerimin zulüm altında ezilmesine her Müslüman kardeşim gibi üzülüyorum. Ancak Müslümanlar adına hiçbir gerilemenin olduğu kanaatinde değilim. Müslümanların çok daha ciddi bir şuura sahip olduğunu düşünüyorum.
İhvan'ın hedefi zaten belliydi ve bu hedefe gitmek için izlemeleri gereken yolu adım adım biliyorlardı.
Yolda ilerlerken karşılaşacakları zorluklarla nasıl mücadele edecekleri bilgisine sahiplerdi. Ve hareketin başında atılan güçlü maya hareketin erimesine mani oldu.
İslami olduğu için siyasi
İhvan Hareketi'nde siyasi mi yoksa İslami ton mu baskın?
Bahsettiğimiz şekilde yetişen bir kimse, İslam'ın muhtevası içinde siyasal hedeflerin ve söylemin olduğunu elbette bilmekteydi. Hareket siyasi bir hareket değildi. İslami bir hareket olması sebebiyle, Müslümanların hayatında siyasetin ne kadar olması gerekiyorsa o kadar siyaset vardı. Hareketi, siyasi bir hareket olarak tanımlamak doğru olmaz. Bu yaklaşım, siyasetin hareketteki payını abartmak olur.
Bu tespit, İhvan'ın günümüzdeki yapısı için de geçerli mi?
Elbette. Yapı aynı şekilde devam etmektedir. İhvan, kuruluşundan bu yana aynı şekilde yapısını, amacını korumuştur. Bunun teminatı da hareketin ilk mürşidi, lideri olan şehit Hasan el Benna'nın yazmış olduğu eserlerle hareketin belirgin özelliklerini açık ve net ortaya koymuş olmasıdır. Adeta her konuyla ilgili olarak hareketin yapısal formülleri belirlenmiştir.
Geçen zaman içinde hareketin bu özellikleriyle ilgili yenilik çalışmalarına ihtiyaç hâsıl olmuş mudur?
Bu formüller Kur'an ve sünnetten ilham alınarak yazıldığı için uzunca bir süre gözden geçirilmeyi gerektirmeyecek kadar kapsamlıdır. Bu temel ilkelere baktığımızda şimdiki zamanı kuşattığı gibi gelecek zamanlar içinde aynı etkiye sahip olacağı görülüyor.
Zalim ve mazlum tarihini bilir
Mısır başbakanı Hazim Biblavi İhvan'ın kapatılması önerisini getirdi. Bu ne anlama geliyor?
İhvan'ı yok etmeleri mümkün değil ancak cemaat yeniden yapı dışı ilan edilirse, mallarına yeniden el konulursa İhvan'ın nefes alması bile suç sayılacaktır. Bu yeni katliamlara yol açar Nasır'dan sonra yapılanların ne olduğunu hala bilmiyoruz. Zalim de mazlum da tarihini bilir. Biz geçmişte ne kadar büyük acıların yaşandığını biliyoruz, o zulümleri yapanlar da zulümlerini biliyorlar.
NİL GÜLSÜM / YENİ ŞAFAK
SON VİDEO HABER
Haber Ara