Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü ÖğretimÜyesi Prof. Dr. Hızır Önsoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hemen hemen her yıl olduğu gibi bu yıl da Karadeniz Bölgesinde sel ve taşkın meydana geldiğini söyledi.
Dünyada küresel iklim değişikliğinin yaşandığını ve özellikle son 10 yılda yağış rejiminin alabildiğine değiştiğini belirten Önsoy, "Bölgede eskiden ağustos yağmurları olurdu. Yağışlar ayın başında kendini gösterir ve sonuna kadar yağardı. Yağış belli bir zaman içine yayıldığı için toprağa sızar ve böylece felaket yaşanmazdı" dedi.
Önsoy, değişen iklim şartları sebebiyle eskiden bir ayda düşen yağışın artık bir haftada, bir haftada düşen yağışın ise bir günde meydana geldiğini ifade ederek, "Çok miktardaki yağış toprağa sızmadığı için yüzeysel akışa geçerek taşkın ve heyelanlara neden oluyor. Bu da maalesef can ve mal kayıplarını beraberinde getiriyor" diye konuştu.
Yapılan ulusal ve uluslararası araştırmaların, yağışların ülke genelinde azalacağını ancak Doğu Karadeniz'de artacağını gösterdiğine dikkati çeken Önsoy, şöyle devam etti:
"Bu noktada suyla uğraşan bilim adamlarına çok büyük iş düşüyor. Aslında sorunun teşhisi belli, tedavi için reçete de belli ancak uygulamada sıkıntı çekiyoruz. Bilim adamları olarak bizler alınacak tedbirlere ilişkin her şeyi söylüyoruz ancak uygulama olmadığı sürece söylemlerimiz bir işe yaramıyor. Bilim, heyelan, taşkın ve sele bağlı can kayıplarının nasıl sıfıra indirileceğini bize söylüyor. Uygulama bizim dışımızda olduğu için maalesef dün Yomra ilçemizde iki vatandaşımızın kaybolması gibi felaketleri içimiz sızlayarak takip ediyoruz."
"Bölgede yağış rejimi acayip hale gelebilir"
Önsoy, "Bölgede yağış rejiminin değişmesi ve dağılımının acayip hale gelmesi ihtimali var" diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Doğu Karadeniz dere ve akarsu havzalarının taşkın riski haritalarının çıkarılması lazım. Yıllardır bu konuda çalışma yapılması için bağırıyoruz, adeta dilimizde tüy bitti. Her havzanın birinci, ikinci ve üçüncü derece taşkın olasılık haritalarının çıkarılması gerekir ki tedbir alabilelim. Yağışı nasıl tehlikesiz şekilde göletlere aktarabileceğimize ancak bu haritalar sayesinde kararverebiliriz. İnsan canı, hiçbir maddi değerle ölçülemez. Onun için alınacak tedbirler ne kadar paraya mal olursa olsun, bizim yine de tedbir almamız lazım. Tedbirler bellidir. Uygulamadayaşanan sıkıntının da ortadan kalkması için bilim adamları ile uygulayıcı kuruluşlar arasındaki ilişkinin yeterli düzeye getirilmesi gerekir. Bunun için yasa ya da yönetmelik çıkartılması gerekiyorsa çıkartılmalı ve bu sorun çözülmeli. Valilik başkanlığında 'Bölgesel Su Konseyi' oluşturulmalı ve bu konseyde suyun fayda ve zararları görüşülmeli."
750'nin üzerinde ölü, 20 kayıp
Prof. Dr. Önsoy, 1929-2013 yılları arasında Doğu Karadeniz'de çok sayıda heyelan, taşkın ve sel yaşandığını anımsatarak, "Büyük maddi hasarların meydana geldiği 50'nin üzerinde sel, heyelan ve taşkında 750'nin üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetti. Yaklaşık 20'ye yakın kişi de kayboldu" dedi.
Bölgede en çok can kaybının, 1929 yılında Trabzon'un Of ilçesine bağlı Bölümlü beldesindeki heyelanda 146 kişinin hayatını kaybettiği olayda meydana geldiğini belirten Önsoy, şunları kaydetti:
"1988 yılında yaşanan Trabzon'daki Çatak heyelanında 68 kişi, 1990 yılında Rizen'in Çamlıhemşin ilçesindeki heyelanda 62 kişi, 1998'de Trabzon'un Beşköy böldesindeki sel ve heyelanda ise 50 kişi hayatını kaybetti. Bunlar kayıp sayımızın yüksek olduğu olaylar. 84 yılda daha bunlar gibi 50'nin üzerinde olay yaşandı."