Dolar

34,8734

Euro

36,6770

Altın

3.041,57

Bist

10.058,47

Ezilenler hep Müslümanlar

Birleşmiş Milletler Cenevre toplantısında sunulan küresel insanî yardım raporuna göre, baskı gören, ölen, katledilen ve ülkesinden kaçmak zorunda kalan insanların yüzde 95'i Müslümanlardan oluşuyor.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-08-20 17:24:37

Ezilenler hep Müslümanlar

Batı dünyasında yaşanan ekonomik kriz, artan ihtiyaçlara karşılık küresel çaptaki insanî yardımların azalmasına yol açıyor. Ancak insanî yardım bütçesinden kesintiye giden bazı ülkelerin aksine, Türkiye yardım miktarını giderek arttırıyor. Küresel insanî yardım raporuna göre, en fazla uluslararası yardımda bulunan ülkeler listesinde Türkiye dördüncü sırada yer alıyor.
Listenin ilk üç sırasında ise, ABD, AB ve İngiltere bulunuyor. Son Cenevre toplantısında sunulan rapora göre, Türkiye, 2012'de insanî yardım bütçesini neredeyse ikiye katlayarak, 1 milyar dolarlık yardımda bulundu.

EN FAZLA YARDIM SOMALİ

Raporda, yardımların büyük bölümünün komşu Suriye’deki krizden kaçıp Türkiye’ye sığınan 350 bin Suriyeli mültecinin barınması için harcandığı belirtiliyor. Türkiye aynı zamanda Somali, Irak ve Pakistan gibi ülkelere de her zamankinden daha fazla para yardımında bulunuyor. 2007-2011 yılları arasında toplam insanî yardımların yüzde 67’si bu ülkelere harcandı. 2011’de Somali 78 milyon dolar ile Türkiye'den en fazla insanî yardım alan ülke oldu.

2007-2011 yılları arasında Türkiye’den resmî yardım alan ülkeler ve aldıkları yardım miktarı şöyle:

Pakistan: 154 milyon dolar
Somali: 78 milyon dolar
Irak: 77 milyon dolar
Libya: 51 milyon dolar
Suriye: 21 milyon dolar
Filistin: 17 milyon dolar
Sudan: 11 milyon dolar
Haiti: 7 milyon dolar
Afganistan: 5 milyon dolar
Kenya: 4 milyon dolar



ARAKAN ZOR DURUMDA

Myanmar yönetimi, bugün insanî yardıma en çok ihtiyaç duyulan bölgelerden biri olan Arakan'a yardım kuruluşlarının bölgeye ulaşmasına engel oluyor. Şiddetten kaçan binlerce Müslüman ise komşu ülke bangladeş'te kurulan kamplarda zor şartlarda hayat mücadelesi veriyor. Bu kamplarda gıda ve ilaç sıkıntısı had safhada...

Arakan'da geçtiğimiz yıl haziran ayında budistlerin Müslümanlara saldırmasıyla başlayan şiddet olaylarında bugüne kadar 1000'den fazla insan hayatını kaybetti, 140 binden fazla insan da evini terk etmek zorunda kaldı. Bölge nüfusunun büyük bölümünü oluşturan ve çoğu Arakanlı olan Müslümanlar'ın Myanmar vatandaşlığı yok. Ülkedeki budist nüfus, Müslümanların yasadışı göçmen olduğunu iddiasında ve sınır dışı edilmelerini talep ediyor.

MYANMAR HÜKÜMETİN KILINI KIPIRDATMIYOR

Uluslararası yardım örgütleri, Myanmar hükümetine sayısız defa evlerini terk etmek zorunda kalan Müslümanlarla ilgili yardım çağrısında bulunmasına rağmen, Myanmar hükümeti kılını bile kıpırdatmadı. Evlerini terk etmek zorunda olan binlerce Müslüman, Myanmar ve Bangladeş başta olmak üzere bölgedeki kamplarda yaşıyor.

İnsan hakları izleme örgütünün yayımladığı raporda, Myanmar'da bulunan kamplara gönderilen yardımların ulaştırılmasının engellediğini ilan etti. Resmî kamplarda bile yeterli gıda ve sağlık ihtiyaçları karşılanamıyor. Bunun yanı sıra kamplardaki sağlık hizmetleri de yetersiz olduğu gibi, kamplarda yaşayan binlerce kişi kolera ve tifo gibi salgın hastalıklara yakalanma tehlikesi altında yaşıyor. Ülkedeki geçici kamplarda yaşayan binlerce kişi de mayıs ayında sel felaketiyle karşı karşıya kaldı.

TAYLAND'A KAÇMAK DA ÇÖZÜM DEĞİL

Birleşmiş Milletler, sel tehlikesi nedeniyle bölgenin boşaltılması çağrısında bulundu. Ancak bölgeden ayrılmaya çalışan yüzlerce kişinin içinde bulunduğu teknede yaşanan kazada en az 50 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi de kayboldu. Bölgeden kaçarak Tayland'a geçmeye çalışan Müslümanları ise tehlikeli bir yolculuk bekliyor. Tayland'a ulaşabilenler de insan kaçakçılarının eline düşme tehlikesiyle karşı karşıyalar... Bunun yanı sıra, getireceği ekonomik külfet nedeniyle, Tayland hükümeti, Arakanlılar'ın ülkeye gelmesine sıcak bakmıyor.



Arakanlı Müslümanların büyük bölümü ise Müslüman bir ülke olduğu için Malezya'ya gitmek istiyorlar. Malezya yönetimi de Arakanlılar'ın iltica müracaatlarını değerlendirmesi için BM mülteci komiserliği'ne onay verdi. Binlerce Arakanlı Müslüman ise Bangladeş'teki kamplarda kalıyor ancak ekonomik anlamda bu yükü kaldıracak durumda değil... Sadece Leda mülteci kampında 1,5 milyon Arakanlı Müslüman'ın mülteci olarak yaşadığı tahmin ediliyor. Ancak, BM bölgede bulunan kampların şartlarının sağlıksız olduğuna dikkat çekiyor. Kamplarda bulunan mültecilerin gıda, sağlık ve barınma ihtiyaçlarının karşılanmasında güçlük çekiliyor.

GAZZE'DEKİ DRAM BÜYÜYOR

Filistin topraklarındaki işgal, uzun yıllardır bölgede hayatın normalleşmesinin önündeki en büyük engeldir. İsrail'in Filistin halkına karşı uyguladığı baskı ve tecrit politikası bölgedeki sıkıntılara çözüm bulunmasını da güçleştiriyor. İşgal altındaki Batı Şeria'da binlerce Filistinli öz yurdunda mülteci konumuna düşmüş durumdadır. Batı Şeria sınırları içinde yükselen "utanç duvarı" günlük hayatı olumsuz etkiliyor.
Son olarak BM'de "üye olmayan devlet" statüsü kazanan Filistin yönetimi ise, iktisadi açıdan uluslararası desteğe muhtaç. Ancak bu yardımlar, isral'in girişimi ve çoğu kez batılı devletlerin pozisyonlarını tel aviv yönetimine göre belirlemelerinden ötürü sekteye uğruyor. Bu nedenle kamu çalışanlarına ödemeler yapılamıyor, istikrarın sağlanamadığı bölge yatırımlardan mahrum kalıyor, istihdam açığı her geçen gün artarken, işsizlik çığ gibi büyüyor.

GAZZELİLER'İN YÜZDE 70'İ YARDIMLA YAŞIYOR

Gazze'de ise Hamas'ın 2006 yılındaki seçim zaferinden sonra başlayan abluka, bölgeyi bir açık hava hapishanesine çevirmiş durumdadır. Uluslararası Af Örgütü'nün 2012 yılı raporuna göre, Gazze'de nüfusun yüzde 70'i insanî yardım kuruluşlarının desteğiyle yaşamak zorunda kalıyor. Abluka, 2010 ortasındaki Mavi Marmara baskınından sonra, son olarak ise kasım ayındaki "bulut sütunu" operasyonundan sonra biraz olsun hafifletilmişti. Fakat hastaların dışarıda tedavi görmesi, öğrencilerin Batı Şeria'da bile olsa eğitim fırsatlarına erişmesi ve işadamlarının bölge dışında iş yapması tamamen engelleniyor.

BM'in son yayınladığı rapor, önümüzdeki yıllara yönelik çok daha ciddi bir tablo çiziyor: Buna göre temel altyapı hizmetlerinin geliştirilmemesi durumunda, Gazze şeridi 2020 yılına kadar ‘yaşanabilir bir yer olmaktan’ çıkacak. Raporda ayrıca bölgenin tek temiz su kaynağının da 2016 yılına kadar kullanılamaz hale geleceği tahmin ediliyor. Temel altyapı hizmetleri de artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak. İsrail, 2009'daki "dökme kurşun" ve geçtimiz yıl sonundaki "bulut sütunu" operasyonlarıyla büyük zarar gören altyapının onarılması için gereken inşaat malzemelerinin bile bölgeye girmesine izin vermiyor.

Kuzey Haber Ajansı
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara