Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Davutoğlu: Mısır'daki katliamı ancak uluslararası baskı durdurur

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Mısır'da devam eden katliamı durduracak olan en önemli aracın uluslararası baskı olduğunu söyledi.

Azerbaycan'ın Gebele şehrinde düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) toplantı

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-08-15 12:38:11

Davutoğlu: Mısır'daki katliamı ancak uluslararası baskı durdurur
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Mısır'da devam eden katliamı durduracak olan en önemli aracın uluslararası baskı olduğunu söyledi.

Azerbaycan'ın Gebele şehrinde düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) toplantısı sonunda Davutoğlu basın mensuplarının Mısır'daki son gelişmelerle ilgili sorularını yanıtladı.

Davutoğlu, Türkiye'nin kardeşi ve dostu olan Mısır'ın Ortadoğu'nun omurgasını oluşturduğunu, Ortadoğu'daki gelişmeleri belirleyebilecek kudrette olduğunu söyledi. Davutoğlu, 'Barışçıl gösterilerini günlerdir sürdüren göstericilere karşı bu şekilde sert bir müdahalede bulunulmanın, yüzlerce insanın ölümüne, binlercesinin yaralanmasına yol açılmasının hiçbir şekilde ve uluslararası standartta kabul edilemez" dedi. Davutoğlu, ayrıca sayılarının gittikçe artmasından dolayı göstericilere müdahalede yoğun bir şekilde, doğrudan silahlı araçlar kullanıldığının anlaşıldığını kaydetti.

Davutoğlu olaylarda Mısır Sağlık Bakanlığı'nın bile 327 kişinin yaşamını yitirdiğini açıklamasının rakamın çok daha yüksek olduğunun anlaşıldığını söyledi. Davutoğlu, olayın başlamasını müteakiben, duyulan kaygı sebebiyle yoğun bir telefon diplomasisi yürüttüğünü bildiren Davutoğlu, duyulan kaygının muhataplarla paylaşıldığını ve görüştüğü kişilerin de benzer kaygıları dile getirdiğini aktardı. Davutoğlu, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Mısır'da devam eden katliamı ve baskıyı durduracak olan en önemli araç uluslararası baskıdır. Maalesef şu ana kadar yapılan telkinler, iyi yöndeki tavsiyeler, arabuluculuk girişimleri Mısır'da meşru bir siyasi yönetimin tekrar iş başına gelmesi konusunda darbe yönetimini ikna edemedi. Bir çok çalışma yapıldı. Türkiye'nin içinde olduğu açık ve gizli diplomasiyle bir çok faaliyet yürütüldü. Ancak halkın oylarıyla seçilmiş cumhurbaşkanının bırakın görevine dönmesi, serbest bırakılması konusunda bile herhangi bir adım atılmadı. Bütün tarafların siyasi sürece katılması gerektiği vurgulandı ama en önemli siyasi gruplar bu siyasi sürecin dışında tutulmaya devam edildi. Bu siyasi grupların liderleri tutuklandı, liderleri tutuklu olan bir siyasi grup siyasi sürece nasıl dahil olacak? Haftalardır, bir ayı aşkın bir süredir, son derece barışçıl yöntemlerle ve güzel mesajlarla meşruiyetin yeniden ihdası konusunda göstericiler gösterilerini sürdürdü. Böyle bir ortamda, neredeyse bu göstericileri imha mahiyeti taşıyacak şekilde, toplu bir katliama yol açacak şekilde bir müdahalede bulunulması hiçbir şekilde, hiçbir standartta kabul edilemez."

Davutoğlu, Türkiye'nin Mısır'da huzurun, istikrarın ve meşruiyetin yeniden kurulabilmesi için elinden geleni yapacağını söyledi. Mısır'da kurulacak yönetimin kaynağının halk olduğunu belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hiçbir güç, hiçbir ülkede halka rağmen ve halktan meşruiyetini almadan güç kullanamaz, etkili olamaz. Bunun idrak edilmesi lazım. Sayın Baradey'in bile istifa etmesi, aslında şu anki darbe yönetiminin meşruiyetinin ne ölçüde yıprandığını, ortadan kalktığını ortaya koyuyor. Eğer seçimle iş başına gelen Sayın Mursi, ki bir yıllık dönemde hiçbir gösteri bu şekilde bastırılmadı, hiçbir gösteride kan dökülmedi, meşruiyetini kaybettiği iddia ediliyorsa bugünkü yönetimin meşruiyeti nereye dayanıyor, hangi zemine dayanıyor?'dedi. Davutoğlu sözlerine şu çekilde devam etti.
'Bir an önce bütün tarafların sürece katkı sağlayacağı ve siyasi tutukluların derhal serbest bırakılacağı bir yeni sürecin başlaması gerekir. Aksi takdirde, Mısır için çok kaygılıyız, çok büyük kaygı duyuyoruz. Bütün gece, saat farkı dolayısıyla da telefon diplomasisini yürüttük, bu anlamda gözümüze neredeyse uyku girmiyor. Mısır'daki huzursuzluk ve istikrarsızlığın bütün bölgeye misliyle yansımasından büyük kaygı duyuyoruz.'

LÜBNAN'DA YAŞANANLAR BİR TERÖR FAALİYETİDİR
Ahmet Davutoğlu Lübnan'da kaçırılan Türk pilotları hakkında sorulan soruya
konuyla ilgili olarak da yoğun bir telefon diplomasisi sürdürüğünü ve yaşanan olayın bir terör faaliyeti olduğunu söyledi.

Davutoğlu, Lübnan Başbakanı ve Meclis Başkanı ile görüştüğünü, bir çok diplomatik temas yaptığını, dün de Lübnan Dışişleri Bakanı Adnan Mansur ile görüşme gerçekleştirdiğini ifade etti. Davutoğlu, elden gelen her türlü gayretin gösterildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir heyetimiz dün Lübnan'a gitti ve görüşmeler gerçekleştirdi. Lübnan'daki bütün taraflarla Sayın Büyükelçimiz de görüşmeler sürdürüyor. En kısa zamanda pilotlarımızın serbest bırakılması büyük önem taşıyor. Muhataplarımıza da söyledim, bu açık bir terör faaliyetidir. Lübnan'da, Beyrut Havalimanı'ndan Beyrut'a giden bir yolun, açıkça Lübnan güvenlik güçlerinin kontrolünde olan bir yolda, böyle bir terör faaliyetinin gerçekleşmiş olması Beyrut'taki güvenlik şartlarının ya hiç ortada olmadığını gösterir ya da bazı destekler gördüğü anlamı çıkar. O bakımdan derhal pilotlarımızın serbest bırakılması yönünde beklentimiz her düzeyde dile getiriliyor. Bütün kurumlarımızla yoğun bir çaba sarf ediyoruz.
Bunun Suriye'deki olaylarla ilişkilendirilmesi kabul edilemez. Suriye'deki hiçbir olaydan Türkiye mesul tutulamaz. Eğer Suriye'deki olaylardan mesul tutulacak bir taraf varsa Suriye rejimidir. Biz bu yönde insani çabamızı hep gösterdik, Suriye'deki her olay konusunda insani çaba gösterdik, bundan sonra da gösteririz ama bizim vatandaşlarımıza dönük böylesi bir muameleyi herhangi bir şekilde tartışmamız dahi söz konusu olmaz. Derhal pilotlarımızın serbest bırakılmasını bekliyoruz. Bu konudaki çabalarımızı da artırarak sürdüreceğiz. Aksi takdirde Lübnan'ın herhangi bir şekilde güvenli bir ülke olmadığı kanaati dünyada yerleşmesi herhalde Lübnan'a verilebilecek en büyük zarardır. Biz, Lübnan'ı dost ve kardeş bir ülke olarak görüyoruz, bütün Lübnanlıları kardeş görüyoruz. Ama vatandaşlarımızın hukukunu koruma konusunda da kesin bir kararlılık içindeyiz."




Haber Ara