Körfez ülkelerinin ölümcül dansı
Mursi ve İhvan'ı kendi iktidarlarına yönelik bir tehdit olarak algılayan zengn Körfez ülkeleri, Arap Baharı'ndan rahatsız olduklarını gösterdiler. Suudiler başta olmak üzere, Mısır'daki darbecilere para akıtıyorlar.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-08-07 17:04:14
Körfez ülkelerinin bölgedeki politikalarını şekillendiren Körfez İşbirliği Konseyi (KİK), 6 ülke tarafından 1981 yılında kuruldu. Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Katar ve Umman tarafından kurulan birliğin gayesi; iktisadi, siyasi, kültürel ve emniyet politikalarını koordine etmekti.
Birliğin en zengin üyelerinden Suudi Arabistan alınan pek çok karara öncülük ediyor. Suudi Arabistan komşuluk münasebetlerini daha çok bu Birliğin menfaatleri istikametinde yürüterek, ülkesinin Arap yarımadasındaki etkinliğini muhafaza ediyor.
2009 yılında kurulan Körfez İşbirliği Konseyi Ordusu da, Bahreyn'deki muhalif gösterileri bastırmak için ülkeye asker göndererek milletlerarası arenada dikkat çekti.
Zira Konsey, dışarıdan gelen bir tehdide değil, üye bir ülkenin kendi vatandaşlarına karşı müdahalede bulundu. Fakat bu olaya rağmen Birlik Arap, dünyasındaki önemini sürdürmeye devam ediyor.
Son olarak Fas ve Ürdün de Konsey'e katılma kararını açıkladılar ve Körfez ülkelerini korumak için 20 bin askerden oluşan ordu kuracaklarını ilan ettiler. Konsey, Fas ve Ürdün'ün Birliğe âzâ olmalarına sıcak bakıyor.
Körfezin petrol bölgesi olması da küresel güçlerin bölgeye olan ilgisini artırıyor. Dünyadaki kanıtlanmış petrol rezervlerinin büyük bir kısmını elinde bulunduran Körfez bölgesi, ABD'nin petrol ihtiyacının yüzde 30'undan fazlasını karşılarken, ihracaatının 3'de 1'ini de Avrupa ülkelerine yapıyor.
Başta ABD olmak üzere bütün batılı ülkelerin öncelikli maksadı, bölgeden yapılan petrol sevkiyatını korumak olduğu net olarak anlaşılıyor. KİK de bunun için jandarmalık yapıyor.
KÖRFEZ ÜLKELERİ, BATI İLE UYGUN ADIM GİDİYORLAR
Konsey, düzenlediği her toplantıda özellikle Katar'ın öncülüğünde, Suriye muhalefetine desteğini açık bir dille kamuoyuna duyurmuştu. Suriye'de iç savaşın başladığı günlerde yapılan tartışmalarda, ülkeye bir Arap gücü gönderilmesi gündeme gelse de bu görüş kısa sürede destekçilerini kaybetti.
Henüz çatışmaların başladığı günlerde ABD'nin Şam'daki elçiliğini kapatmasının ardından, 6 körfez ülkesi de büyükelçilerini geri çekerken, Suriye büyükelçilerini de sınır dışı ettiler.
Suudi Arabistan ve Katar'ın muhaliflere silah desteği yaptığı belirtilirken, Suriye yönetimi de Suudi Arabistan rejiminin ülkesinin içişlerine müdahale ettiğini söylüyor. Esad yönetiminin baskıcı tavrı nedeniyle muhalefete destek verdiğini açıklayan ve 25 Mayıs 1981 tarihinde Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve BAE tarafından kurulan konseyin tüm üyeleri monarşi ile yönetiliyor.
Mısır'da gerçekleşen darbe, bölge dengelerini doğrudan değiştirirken, Müslüman Kardeşler'e mesafeli duran körfez ülkeleri, yeni Mısır yönetimini ilk tebrik eden ülkeler oldular. Suudi Arabistan kralı Abdullah bin Abdülaziz "Tarihin bu kritik dönemecinde Mısır'da üstlendiğiniz liderlik dolayısıyla sizi tebrik ederim.
Allah, omuzlarınıza yüklenen kardeş Mısır halkının umutlarını gerçekleştirme görevinde yardımcınız olsun" ifadelerini kullandı. BAE dışişleri bakanı Abdullah bin Zayid âl- Nehyan yaptığı açıklamada Mısır ordusuna desteğini dile getirdi. Bakan Bin Zayid; "Büyük Mısır ordusu, ülkenin bir hukuk devleti olarak kalmasını sağlayarak, halkının koruyucusu olduğunu bir kez daha göstermiştir" dedi.
Tebrik mesajı yayınlayan başka bir ülke ise Kuveyt oldu. 3 körfez ülkesi, darbenin ardından, Mısır'a toplam 12 milyar dolarlık yardım yapma kararı aldılar. Uluslararası para fonu IMF'den 10 milyar dolarlık yardım bekleyen Mısır'a, 3 körfez ülkesi 12 milyar dolar yardım yaptı. Mursi döneminde Mısır'a 8 milyar dolarlık yardımda bulunan Katar, darbenin ardından bölge sahip olduğu gücünü kaybetti.
Yapılan yorumlar, körfez ülkelerinin Mısır'daki darbeyi ve darbe yönetimini desteklemesinin temel sebebinin, Arap baharının muhtemel tesirlerinin sona ermesini sağlamak. Körfez ülkeleri, Mısır yönetiminde bulunan Müslüman Kardeşler'i kendi iktidarlarına yönelik bir tehdit olarak algılıyorlardı. Riyad yönetiminin Arap baharı öncesi Mısır'a yaptığı yardımları kesmesi de bunun en büyük göstergesi olarak değerlendiriliyor.
BAHREYN'DE SULAR DURULMUYOR
Arap Baharı'nın estirdiği rüzgârdan en çok etkilenen körfez ülkesi Bahreyn olmuştu. Ülkede, gerilim sürerken yönetim ise geri adım atmamakta ısrar ediyor. Bahreyn'de Arap baharının ardından başlayan gerilim, ülkede uzun yıllardır süregelen mezhep ayrımını da tetikledi.
Şiiler Bahreyn'deki nüfusun çoğunluğunu oluşturuyor. Fakat iktidardaki el-Halife ailesinin şii olmaması ve çoğunluğun taleplerinin karşılanmaması, çatışmaları körüklüyor. Şiiler, güvenlik güçleri, devlet ve iş dünyasının yüksek kademelerine yerleştirilmemekten şikâyetçiler...
Halk iktisadî meselelerden şikâyetçiyken, ülkede artan çatışmalar da emniyet problemi oluşturuyor. Polis merkezlerinden, kraliyet sarayının önüne kadar bir çok yerde bombalı saldırı yapılıyor. Ülkede ayrıca muhaliflere yönelik de baskı artıyor.
Muhalif Vifak hareketi, sadece Haziran ayı içerisinde 183 kişinin gözaltına alındığını iddia etti. Vifak'ın açıklamasına göre, 4'ü kadın, 9'u çocuk 183 kişinin gözaltına alındığını, gösteri yapan eylemcilere yönelik şiddet sebebiyle 68'den fazla kişi de yaralandı.
Güvenlik güçleri 263 vatandaşın evine baskın düzenlerken, Vifak hareketinin internet sitesinden yapılan resmî açıklamada, 29 kişiye de işkence yapıldığı iddia edildi. Muhalifler sadece Haziran ayı içerisinde ülke genelinde 448'den fazla gösteri düzenlendiğini kaydediyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara